Yabancı gelin hikâyeleri çoktur. Bunu da onlardan biri sayabiliriz ancak bu sefer ki başka. Bir İngiliz gelinimizin hayta bakışı, bir aileyi nasıl yönlendirdiği ve aşk yarası almış Türk eşini hayata nasıl bağladığının gerçek hikâyesi.
Yakın zamanda bir görevim sebebi ile şehirlerarası yolculuk yapıyoruz. Yol arkadaşım 60’lı yaşlarda, oldukça tecrübeli bir şoför. Hayatı tanıyan, aklı başında, ne dediğini bilen bir Anadolu insanı. Arabada iki kişi olunca yol boyunca susacak halimiz yok ya. Sağdan soldan, konu konuyu açıyor; en sonunda da aile meselelerine geliyor. Bu konularda daha çok dinlemeyi seviyorum.
Yol arkadaşımın 2 çocuğu var. Kendisi de oldukça romantik bir evlilik yapmış ve çok da mutlu. Büyük şirketlerden birinde idari işlerden sorumlu bir kardeşimiz. İhtiyaç durumundan şoförlük de yapıyor.
İki çocuğundan biri olan 30 lu yaşlarda ki tek oğlu evleneli 1 sene olmuş. Gelin İngiliz asıllı. Birçok gerçek hikayede olduğu gibi, oğlu şu an ki eşi ile tur rehberi iken tanımış. Bundan önce öğrencilik yıllarından beri tanıdığı ve evlenmek için her şeyin hazırlandığı 8 yıllık kız arkadaşından 2 sene önce ayrılmış. Daha doğrusu kız arkadaşının babası kızını daha zengin birisi ile evlendirmek üzere arkadaşlıklarını sonlandırmış ve kızını zengin talibine vermiş. Olaylar da bundan sonra başlamış.
Tam evlenmek üzere iken parayı tercih eden kız arkadaşının aniden terki karşısında bunalıma giren ve hayata küsen bu delikanlının imdadına İngiliz Kız yetişiyor. Tur operatörlüğünde tanışan bu 2 genç önce arkadaş sonra da boşlukta olan delikanlının karısı oluyor. Babanın ifadesiyle “İyi ki de bu kız ile evlenmiş, böyle evlilikler tüm Türk erkeklerinin başına”, denilecek cinsten bir evlilik.
Evlilik 1 senedir huzur ve mutlulukla devam ediyor. İngiliz gelin sadece sevgili Türk eşini değil, ailenin de hayata bakışını değiştirmiş. Öyle ki evliliklerde para ve lüksten önce iyi geçinmenin daha önemli olduğunu öğretmiş. Bunu söylerken de ailenin bütünlüğünü, paylaşmayı, sağlığı esas alarak çalışma ritmini, kanaati öğretmiş tüm aileye.
Altmış yaşına gelmiş kayınbabaya dinlenmeyi, çok yemek ve aşırı temizlik yaparak hayatını yıpratan kayınvalideye sağlığı, 8 yıllık geçmişinde ki tramvayı atlatmasına yardımcı olduğu eşine, evlendiği ilk günde yeni bir hayata başlamayı öğretmiş.
Tüm aileye her günün sabahında yeni doğduklarını, bunun kıymetini bilmelerini, hastalıklardan ve ağrıyan yerlerinden şikâyet eden kayınvalideye dinlenmeyi ve kendisini dinlememesi gerektiğini, bunun için de telkinlerle tedaviyi öğretmiş.
Onlara düzenli ve ölçülü yemeyi, misafirlere ikramların ölçüsünü; düzenli, zamanında ve yeteri kadar uyuma ile eğlenmeyi ve onun da dozunu öğretmiş. İsrafın haram olduğunu, İslam’ın temizliğe değer verdiğini, insanları sevmeyi ve paylaşmayı tavsiye ettiğini öğretmiş yeni ailesine. Okuyarak Müslüman olmayı istiyor ve İslam’ı bizden daha iyi öğrenmeye ve yaşamayı çalışıyor, diyor kayınbaba.
Kayınbaba “son 1 yılda hayatımız inanılmaz değişti, en önemlisi de hayata küsen oğlumun yeniden hayata, hem de sıfırdan başlamasına yardımcı oldu” diyor. Bunların yanında evlenirken ne altın, ne eşya, ne de lüks bir düğün istemedi, “sadelik huzurdur” diyerek komşulara da örnek olmuş. Türk kızlarının düğünlerde saadet, sağlık ve huzurdan önce takı, elbise, eşyayı önde tutmalarının doğru olmadığını anlatıyormuş. Düğünde komşuları tenkit etseler de bunu İngiliz gelin kolaylıkla aşmış.
Daha neler, neler ancak önemli olan buradan ders alınması. Evliliklerin azalması ve gecikmesinin önemli sebepleri arasında düğünlerin de oldukça masraflı olması değil mi?
Yabancı gelinlere alıştık, İngiliz gelini de çok sevdik. Allah mutlu ve saadetli kılsın. Bizim kızlarımız da “üzümün çöpü, armudun sapı” demeye devam etsin; düğün gecesi takılardan dolayı nişanı atsın. Bizi kızlarımız dinlemiyor da, belki İngiliz gelini dinlerler de ona göre tavır alırlar.
Kurban Bayramınızı tebrik ediyor, sağlık ve huzurla kalın diyorum.