Yaşı kemale ermiş insanlar, başka bir deyişle “Haddi aşmışlar” Türkiye’nin koalisyonlardan neler çektiğini çok iyi bilirler.
Koalisyonların tarihçesine dalarak konuyu iğdiş etmenin bir anlamı yok.
Kaç partili bir koalisyon yapısı mevcutsa, her partinin etki alanını nasıl arpalık haline getirdiğini unutmadık.
Ülkenin alî menfaatlerinden çok, partisel menfaat arayışlarının devlet kadrolarını gereğinden fazla şişirip parlattığını hep gördük, biliyoruz. Devlet kadroları militanlarla doldurulmuş olduğundan üretimler durmuş, imza atıp maaş almanın ötesinde başkaca bir faaliyet kalmamıştı.
16 Nisan’dan sonra bu ihtimal tarihin derinliklerine postalanmıştır.
Bundan böyle ülkemizde koalisyonlar devri bitmiştir.
En kötü hükümetin bile en iyi koalisyondan daha iyi olacağı muhakkaktır.
Bu günlerin oluşumunda en büyük pay, hiç şüphe yok ki Devlet Bahçeli’ye aittir.
Kendi partisinin bir bölümünün ciddi manada tepkisini çekse de, ismiyle müsemma davranışı, devlet adamı tavrının ne kadar önemli olduğunu bir kere daha göstermiştir.
15 Temmuz öncesindeki Bahçeli ile, 15 Temmuz sonrası Bahçeli arasında çok ciddi fark olduğunu hep beraber gözlemliyoruz.
Ülkemizin başına çorap örmek isteyen hainlerin niyetlerini anlayan Bahçeli, siyasi ikbali bir tarafa atarak “Önce vatan” demiştir. Buna karar verirken, ben inanıyorum ki, siyasi geleceğini de yok hükmünde görmüştür.
Ben, isimlerin insan karakterleri üzerinde etkili olduğuna inananlardanım. Bu açıdan baktığımızda Bahçeli’ye “Devlet” isminin ne kadar yakıştığını görüyorum. Şimdi diyeceksiniz ki, “Kemal” neden Kılıçdaroğlu’nu etkilememiş? Ona da “Standart sapma” diyelim, “Üretim hatası” diyelim.
Referandum sonrası “Yüksek ateş”in, zaman içinde normalleşeceğini bekliyoruz. İlk günlerin heyecanı ve şaşkınlığının bazılarında şok etkisi yapmış olması çok normal.
Sonuçların ülkemize, İslam alemine, tüm mazlumlara hayırlar getirmesini diliyoruz. Bilerek veya bilmeyerek oluşturulmak istenen algıların anlamsız olacağı günler yakındır.
Ayrıca sabır her şeyin ilacıdır.