Öylesine kendimize has bir dünyada yaşıyoruz ki
Dün yok, yarın yok, her şey anlık.
Tahammüller zorlanıyor, dostluklar sığlaştırılıyor,
Sevgiler kısırlaştırılıyor, insani değerler yozlaştırılıyor.
Herkes kendi dünyasında;
Hesap yok, kitap yok…
Varsa yoksa daha çok para.
Hiçbir şey paylaşılmıyor
Böyle bir anda, soru ne?
İNSAN OLMAK…
Var olanı ortaya çıkarmak, mevcut DNA’larımıza geri dönmek
Elbette daha birçok söylenebilir.
Söylenenler, yazılanlar ve öğütler;
-Eğer; bütün herkes panik içindeyken, sen başını dik tutuyor ve sağduyunu kaybetmiyorsan
-Eğer; sana kimse güvenmezken, sen kendine güveniyorsan
Eğer; beklemesini bilip ve beklemekten yorulmamış, sabır diyebiliyorsan
Eğer; hakkında yalan söylendiğinde bile sen yalanla iş görmüyorsan
Ya da senden nefret edilip de sen kendini nefrete kaptırmıyorsan
Büsbütün bunlarla beraber, ne çok iyi ne de çok akıllı görünmüyorsan
Eğer; düşünebilip de düşüncelerini amaç ediniyorsan
Eğer; zafer ve mağlubiyet ile karşılaşır ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabiliyorsan
Eğer; ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabiliyorsan
Ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür ve eğilip yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabiliyorsan
Kaybedip yeniden başlayabilirsen ve kaybın hakkında bir kelimecik olma da bile bir şey söylemiyorsan
Eğer; kalbini, sinirlerini, kaslarını yıprandıktan sonra da bile işi yaramaya zorlayabiliyorsan
Ve kendinde “dayan” diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman dayanabiliyorsan, en azından onurunu koruyabiliyorsan
Ya da krallarla yüzüp, karakterini kaybetmiyorsan
Ya da bir daha dönmeyecek olan dakikayı 60 saniye koşarak doldurabiliyorsan
Yeryüzü ve üstündekiler bizimdir.
Ve dahası “Biz bir insan oluruz!”