Artık internetimizin önünde bir fişlenme engeli bulunduğu için yazımın başlığı interset…
Malum halkımızın bilinçlenip örgütlenmesinden çekinenler önceleri, şimdi paralel dedikleri kahramanlarca destanlar yazdılar ve yurtseverleri zindanlara kapattılar… Halkın aydınlanmasının önüne geçebileceklerini sandılar…
Gezi olayları sırasında yanıldıklarını anladılar… Çünkü halkı sadece gazetecilerin ve aydınların bilinçlendirip bir araya getirebileceğini sananlar vatandaşlarımızın sosyal medya aracılığıyla nasıl örgütlenip organize olabildiğini gördüler… Ve deyim yerindeyse çuvalladılar…
Şimdi kendilerinin inkâr edemedikleri, aksine kabul ettikleri kasetleri ve yolsuzlukları ortaya çıkınca ve bunlar da sosyal medya ve internet aracılığı ile yayılmaya başlayınca önlem alma gereği duydular…
Bizim eleştiri kabul edemeyen, hazım sorunu yaşayan ileri demokratlarımız ne yazık ki kendilerini düzeltmek yerine çareyi vatandaşın bilgi ve haber alma özgürlüğünü kısıtlamakta buldular…
Siyasal iktidarda kim olursa olsun eğer iktidar tarafından atanan bir kamu görevlisi tarafından herhangi bir hakim izni ve mahkeme kararına gerek duyulmadan internet sağlayıcılarınız durdurulabiliyorsa ve yayınlarınız kesilebiliyorsa ortada özerklik değil keyfilik vardır… Tıpkı Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu gibi… Nasıl oranın özerkliği Adalet Bakanı tarafından bozulup siyasal iktidarın emrine giriyorsa, TİB de aynı bu şekildedir. Bu anlamda da özellikle yeni yasanın ciddi anlamda vatandaşın temel hak ve hürriyetlerine müdahale anlamına geldiğini, bunun da herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın yapılmasının anayasal bakımdan da ciddi sıkıntılar doğuracağını düşünmekteyim.
Hükümet tarafından atanan bir yetkilinin siyasal iktidarın hoşuna gitmeyecek yayınları durdurmak en temel görevi haline gelecektir. Çünkü işvereni, amiri hükümettir. Bu son derece sakıncalı ve tartışmalı durumlar meydana getirebilecektir.
Aynı şekilde bir diğer sakıncalı durum da kişilerin internet aracılığı ile ziyaret ettikleri sitelerin ve yaptıkları aramaların iki yıl boyunca arşivlenmesidir ki bunun adı bildiğiniz fişlemedir… Başka bir açıklaması yoktur…
Bunun bir de teknolojik boyutu vardır ki o da bu arşivleme sebebiyle internetimizin son derece yavaşlayacağı ve artık bu hizmetten de vatandaşımızın hak ettiği gibi yararlanamayacak oluşudur… Vatandaşımız her konuda olduğu gibi internette de, bilgi ve habere ulaşmada da en iyiye, en hızlıya layıktır. Halkına, vatandaşına bu özgürlüğü dahi çok görenlerin tutumunu ancak bir kelime açıklayabilir… Korku…
Halkımızın aydınlanıp, bilgi sahibi olmasından, fikir sahibi olup haberleşmesinden korkanlar bu düzenlemeleri yapmaktadırlar…
Uzay çağındayız diyoruz… Uzaya uydu gönderiyoruz diyoruz… Teknolojimizle övünüyoruz… Ama gelin görün ki, internetimize sahip çıkıp, özgür bir şekilde bilgi ve haber alamıyoruz… Bilgiye ve habere sansürsüzce ve özgür bir şekilde ulaşamadıktan sonra uzaya uydu göndermişiz, okulda tablet dağıtmışız kime ne… Veya teknoloji bizim neyimize…
Halk adına bir şeyler yaptıklarını savunan siyasiler, işin ucu kendilerine dokunmaya başlayınca dokunulmaz olmaya çalışmaktadırlar…
Özgürlük ve demokrasi konusunda mangalda kül bırakmayanlar, aşırı ileri demokrat oldukları için özgürlükleri kısıtlama konusunda inanılmaz bir özgürlüğe sahip olduklarını sanıyorlar…
Biz ülke olarak internet ve özgürlükler konusunda Arabistan, İran ve Çin ile yarışıyorsak yapılan düzenlemenin yerindeliği elbette tartışılmaz…
Sorun şurada biz internet ve özgürlükler konusunda kiminle yarışıyoruz…
Amacımız “Çağdaş Uygarlıklar Seviyesi” mi?.. Yoksa… Üçüncü dünya ülkeleri mi?
Her konuda dünya devi olduğumuz iddia edilirken bu konuda sınıfta kalmamız bu topluma reva mıdır?
Yüz metreyi en hızlı şekilde koşmak için engelli mi koşarsınız engelsiz mi?.. Lütfen düşünün ve bu yasayı siyasi düşüncelerinizi bir kenara bırakarak değerlendirin…
İnternet mi… İnterset mi…