İşsizlik dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’nin de en önemli ekonomik ve sosyal sorunlarının başında gelmektedir. Türkiye ekonomisinde; 90’lı yıllar ve 2000’lerin başında arka arkaya yaşanan sosyo-ekonomik sorunlar ve istihdama yönelik ekonomi politikalarının olmaması, işsizlik sorunu derinleştirmiş ve işsizlik oranlarında kademeli bir artışa sebep olmuştur.
Dünya ekonomisinde; 2007 yılından itibaren başlayan enflasyon oranındaki artış eğilimi, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinde de 2008 Ağustos ayına kadar sürmüştür. ABD mali piyasalarında başlayan kriz finans piyasasında büyük zararlara, reel kesimde üretimin daralmasına hatta gerilemesine, istihdamın azalmasına ve işsizliğin artmasına yol açmıştır.
Tüm dünyada kelebek etkisi yapan kriz gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada işsizlik oranlarının ekonomileri derinden etkileyecek biçimde yükselmesine neden olmuştur ve etkileri halen hissedilmektedir. Üretim ve tüketim seviyesinin birbirini tetikler şekilde kısır döngüye girmesiyle birlikte, ekonomik aktiviteler birbiri ardına düşüşe geçmiştir. Daralan üretim ve düşen talep hem istihdamın düşmesine hem de işsizlik oranlarının artmasına neden olmuştur. Dünya genelinde işsizlik oranlarına bakmamız gerekirse; 2013 yılı Eylül Ayı itibariyle işsizlik oranı ABD’de yüzde 7,2 AB27 bölgesinde 10,9 Euro Alanı’nda ise 12,2’dir. (Euro Para Birimini kullanan ülkeleri kapsamaktadır) Özellikle krizden derin yara alan Yunanistan’da bu oran 27,4 İspanya’da ise 26,6 olarak gerçekleşmiştir. Krizin göreceli olarak daha az hissedildiği uzak doğu ülkelerinde ise işsizlik oranı ortalama yüzde 5 gibi kabul edilebilir düzeylerdedir.
Ülkemizde işsizlik oranı 2006-2007 yıllarında yüzde 10,3 düzeylerinde iken, krizin etkisiyle 2008 yılından itibaren yükselişe geçerek 2008’de yüzde 11, 2009’da yüzde 14, 2010’da ise yüzde 11,9 olarak gerçekleşmiştir. Krizin bu yıldan sonra kısmen etkisini yitirmesiyle birlikte işsizlik oranı düşüşe geçmiş ve 2011 yılında yüzde 9,8 ve 2012 yılında 9,2 oranına gerilemiştir. TÜİK tarafında son olarak açıklanan hane halkı işgücü istatistiklerine göre ise ülkemizde işsizlik eylül ayı itibariyle yüzde 9,9 oranındadır. (Konya’da ise 2012 yılı ortalaması 6,2)
Toplumsal refahın alt gelir seviyesinde daha fazla vatandaşa ulaşması, işgücünün uzun süreli piyasadan uzak kalmasının önlenmesi, iş arayanların moral ve motivasyonunun bozulmasını engellemek amacıyla, işsizlikte küresel ekonomik kriz öncesi % 9’lu rakamlarına ulaşmak için yeni bir büyüme ve istihdam politikalarına ihtiyaç duyulmuştur.
Makro ekonomik alanda para ve maliye politikaları krizi önleyecek paketler içinde yeniden tanımlanmış, faiz oranlarında hızlı düşüşler yapılmıştır. Finans piyasalarına likidite sağlanırken, üretimin devamı için reel kesim işletmelerine destekler verilmiştir. Bu süreç içerisinde bir takım teşvik paketleri açıklanmıştır. İstihdamı artırmak işsizlik oranını azaltmak amacıyla İstihdam Destekleri başlığı altında Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünce İşgücü Uyum Programlarına ağırlık verilmiştir. İŞKUR’un istihdamın artması yönündeki desteklerini maddeler halinde incelersek,
1-Genç ve kadın istihdamına teşvik yükseltilmiştir.
2-İşsizlik ödeneği artırılmıştır.
3-Toplum yararına işler için oluşturulan çalışma programlarına aktarılan (TYP) kaynak artırılmıştır.
4-İŞKUR’un mesleki eğitim faaliyetleri genişletilmiştir.
5-Kişilere girişimcilik ve eğitim danışmanlığı verilmektedir.
6-İşbaşı eğitim programları uygulanmaktadır. Son yapılan değişikle sigortalı iki çalışanı bulunan bir iş yerinde 3. kişinin işverene yükü İŞKUR tarafından karşılanmaktadır.
7-İşyerlerinde mevcut istihdamın üzerinde gerçekleştirilen ilave istihdam için sosyal güvenlik prim desteği sağlanmaktadır.
8-Engelli istihdamında kontenjan dahili işe alımlarında sosyal güvenlik işveren payı, kontenjan harici işe alımlarda ise sosyal güvenlik işveren payının yarısı karşılanmaktadır.
İŞKUR piyasanın ihtiyaç duyduğu nitelikte işgücünü tespit etmek amacıyla belirli aralıklarla İşgücü Piyasası Talep Araştırması yapmaktadır. Buradan derlenen veriler raporlaştırılarak kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Nihai amaç, işgücünün eğitimi, nitelik ve mesleki yöneliminin öne çıkarılmasıdır.
Sonuç olarak; Türkiye bugün gelinen son noktada küresel kriz öncesi piyasa yapısı ve kriz sonrası aldığı önlemlerle, dünyanın en büyük 17. Avrupa’nın ise 6. büyük ekonomisi konumuna yükselmiştir.
Lokman CEYLAN
Konya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü