İslâm Dünyası’nda Ramazan

Mustafa Balkan

Paramparça olmuş bir dünyanın Müslümanları olarak, II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya insanlığının başına gelebilecek en büyük mülteci krizinin ayak seslerini, yâni 50 milyonun üzerinde mülteci durumuna düşen insanların feryatlarını sadece ve sadece Türkiye’nin duyması önemli bir gelişme!

Daha düne kadar Türk-İslâm dünyasına kulaklarını tıkayan ve gözlerini kapatan bir Türkiye’den hangi kıtada bir mazlum sesi varsa o sese duyarsız kalmayan ve maddî yardımda dünya üçüncüsü, manevî yardımda ise ilk sırada yer alan bir Türkiye’ye gelebilmek elbette kolay olmadı.

Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e intikal eden koca bir mirasın emanetçisi durumunda olan bir ülke, yiğit düştüğü yerden kalkar hesabı, yeni bir uyanışın şafağında kendisinden beklenen performansı göstermemesi için küresel güçler, ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar.  İstanbul ve Midyat’ta patlatılan bombalarla Türkiye’deki Ramazan’ı koskoca bir millete kara getirmek ve rahat bir Ramazan-ı Şerifi yaşatmak istemeyen emperyalist işgalci güçler, Kudüs’te de 83 bin Filistinli’ye Ramazan sevincini yaşatmamak için her türlü zulme başvurmakta. Filistinlilerin Kudüs’e girmelerini yasaklayan Yahudi tıynetini ile Uygur soydaşlarımız ile dindaşlarımıza orucu yasaklamakla dinde taassubu seçen Çin’li zâlimler arasında pek bir fark yok.

Amerikan işgali altında olan Afganistan’dan iç savaş dolayısıyla vatanlarını terk ederek Pakistan’a sığınan 2,5 milyon Afgan’ın yaşadıkları ise, susuz yazı hatırlatırcasına çok ağır yaşam şartlarında karın tokluğuna çalışmaları da cabası… Irak’ta DAİŞ belâsından oradan oraya sürüklenen 3 milyon mültecinin durumları da hiç iyi değil. Suriye’de ise bugüne kadar 6 milyon insan başka ülkelere göç ederek mülteci durumunda. Türkiye’de bu sayı 3 milyona yaklaşmışken Konya’da Suriyeli mülteci sayısı 65 bini buluyor. Bu insanların Ramazan-ı Şerifi, Avrupa’ya daha iyi şartlarda yaşamak hayaliyle gitmek isteyen ve fakat Makedonya’da, Yunanistan’da, Bulgaristan’da zor şartlar altında derme çatma çadırlardaki mültecilerden daha iyi geçtiği ifade edilebilir. Halep’ten gelerek Konya’nın Şükrân ve Şems mahallelerine yerleşen Suriyeli göçmenler tarafından açılan dönerci dükkânları ile diğer lokantalar kapalıyken Form, Zafer ve Araboğlu Makasına doğru bizim dönerci dükkânları ile bazı lokantaların açık olması; Ramazan-ı Şerife ve Müslümanlara karşı saygıda kimlerin daha saygılı olduğu, hassasiyet gösterdiği konusunda hangi tarafın beyin özürlü olduğu tesbit etmek zor değil.

***

2. Cihan Harbi’nden sonra yaşanan Dünya’nın en büyük göç krizi derinleşirken göçe maruz bırakılan Müslüman ailelerin nasıl parçalandıklarını televizyon ekranlarından, gazete haberlerinden öğreniyoruz. Bu krizden en çok etkilenen kesim ise çocuklar ve gençler. Avrupa’da ve başka ülkelerde onların başına nelerin geldiği ise araştırılmaya değer. Ramazan’da gülmeye ve tebessüme hasret kalan yüzlere baktıkça kırılan onca kalplerin onarılması pek kolay gözükmüyor! Bombalar altında paramparça olmuş iftar sofralarına düşen kanlı görüntüler ise; İslâm Dünyası’nda 2016-Ramazan’ının nasıl geçtiğini ve yaşandığını göstermesi açısından düşündürücüdür.

Rusya’da yaşayan 20 milyon Müslüman Ramazan sevincini yaşamak için camilere, teravih namazları kılmak için akın ederken Rus işgali altındaki Kırım’da her gün bir Kırımlı Müslüman Tatar kaçırılarak öldürülüyor.

Makedonya’dan bir çocuk ise; TRT Avaz ekranları aracılığı ile bütün Müslüman âlemine şu mesajı yolluyor:

“Dünyanın neresinde olursa olsun bütün Müslümanlara oruçta kolaylıklar diliyorum.”

Şu mübarek Ramazan-ı Şerif ayında biz de İslâm Dünyası’na ve Müslüman kardeşlerimize kolaylıklar diliyoruz. Bizler Efendimiz (S.A.V.)’in sofrasına bakarak lüks denilecek sofralarda oruçlarımızı huzur içerisinde açarken, mülteci konumundaki sofraları da göz önüne getirmek açısından diğerkâm olmaya mecburuz.

ERCAN USLU’NUN BOŞNAK İLAHİSİ

Bosna Hersek’in Konya Fahri Konsolosu Ercan Uslu, renkli bir simâ. Ud çaldığını bildiğim ve daha pek çok meziyetleri olan o güzel insan, geçtiğimiz gün TRT Diyanet ekranlarında Rahmet Akşamları programında okuduğu Boşnak ilahisi beni oldukça duygulandırdı.

Bizleri Bosnalı kardeşlerimizin duygularıyla evrensel bir mesaj olan mûsıkî ile buluşturduğu için Uslu Bey’e teşekkürler.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Elbette orucun yoksulların ve açların halini anlamakla ilgisi yok!  Öyle olsaydı, oruç fakirlere de farz kılınmazdı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.