Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin konferansları devam ediyor. İl Halk Kütüphanesi Salonu'nda yapılan ve internet üzerinden sosyal mecralarda canlı yayınlanan yılın 7. konferansında, araştırmacı yazar Sait Mermer İslam Düşüncesi'nin Tarih Yapıcı Rolünü anlattı.
TYB Şube Sekreteri Atilla Yaramış’ın takdimiyle açılan konferansta, TYB Genel merkezi tarafından İslâm Düşüncesi'nin Tarih Yapıcı Rolü adlı kitabı Araştırma dalında ödüle değer görülen Sait Mermer yazılı metin tarihleri çok zayıf olan batılıların bu yüzden kendilerine bir tarih inşası yoluna gittiğini anlattı. Yeryüzü tarihi Hazreti Âdem’le başladığını ve bunun aynı zamanda İslam’ın başlangıcı olduğunu dile getiren Mermer “Kur’an bize bir tarih perspektifi sunuyor” dedi. Mermer konferansında şunları dile getirdi:
BATI MİTOLOJİ İLE İDARE EDİYOR
Bizim İslam Tarihi Dönemi dediğimiz zamandan itibaren, metin tarihi dönemine bakıyoruz; batılıların o dönemlerde yazılı tarihleri bile yok, mitoloji ile idare ediyorlar. Prehistorya batılı arkeologların, antropologların çıkardığı bir kavramdır ve tarih öncesi demek. Niye tarih öncesi demek? Çünkü tarihleri var, öncesi yok, karanlık! Tarih öncesini de evrimci bir bakışla inşa ediyorlar. Kuzey İngiliz bilimcilerinin icat ettiği arkeolog kazmasını toprağa vurduklarında hayvan iskeletiyle karşılaştılar. Bunun üzerine ‘Bizim Prehistoryamız hayvandan geliyor’ dediler.
KUR’AN BİZE NET BİR TARİH PERSPEKTİFİ SUNUYOR
Batılılar modern tarih yazım döneminde de tarih felsefesi yaptılar. Bu da kendilerine yeni bir tarih inşası ortaya koymak demekti. Çünkü uygarlığın temeli ancak bunun üzerine inşa olabilirdi. Tarihiniz varsa medeniyetiniz vardır. Bizim tarihimiz var ama tarih perspektifimiz yok ve bizim tarihimizi batı tanımlıyor. Bizim yazılı metin tarihimiz ortada, Kur’an-ı Kerim ortada… Oysa Kur’an bize net bir tarih perspektifi sunuyor. Resulullah Hadisleriyle tarih perspektifi sunuyor. Sahabe sonrası dönemde Hadis rivayetleriyle temellenen bir tarih yazımı da ortaya çıkıyor. Resullullah döneminde Hadis yazılmasına başlanmıştı. Abdullah İbni Amr Bin As bizzat izin alıp yazmaya başlamıştı. Hadis yazmanın ve nakletmenin de şartları vardı.
İSLAM TARİHİ DÜNYA TARİHİDİR
Yeryüzü tarihi Hazreti Adem’le başlar. Hazreti Nuh zamanı, Hazreti İdris de mekânı başlattı. İkisi aynı çağın peygamberidir. Bakın, tarihi peygamberler yapıyor ve hareket ettiriyor. Hani İslam’dan önce Araplar, İslam’dan önce Türkler diyorlar ya; İslam’dan önce bir şey yok. Bütün her şey İslam’dan sonradır. Çünkü İslam Hazreti Adem’le başlıyor. Dünya’da ne olup bittiyse hepsi İslam’dan sonradır. İslam tarihi dünya tarihi demektir.
İKTİSAT İLMİ YAHUDİLERE HZ. YUSUF’TAN GEÇTİ
Nuh tufanında mekân helak oldu, zaman başladı. Gemideki insanlar, Hazreti İdris’in ördüğü mekân üzerine ayak bastı. İdris mekân peygamberidir. Hazreti Yusuf’a bir rüya tabiri bir de dünya tabiri öğretildi. Rüyasının tabiri olarak da Mısır hazinesinin başına geçirildi ve Mısır’ın iktisadını düzenledi. Hz. Yusuf iktisat peygamberiydi. Kardeşleri Yusuf’a en sonunda biat etmişlerdi ve onlar vasıtasıyla Hz. Yusuf’un iktisat ilmi kardeşleri üzerinden İsrail kavmine hem yaşayarak hem de metin üzerinden intikal etti. Onun için Yahudiler iyi ekonomi bilir. Beni İsrail’in iyi iktisat bilmesi Hz. Yusuf’tan aldıkları mirastan kaynaklanır.
AÇIKTAN TEBLİĞ HZ. ÖMER İLE BAŞLADI
İnsandan maksat Hazreti Muhammed’dir. Hüma’nın tanımını yapacaksanız model odur. İnsan için peşin veri odur. Hazreti Muhammed olduktan sonra; Hz. Adem’le başlayan süre işledi. İslam’ın emekleme döneminde peygamberimiz yakınlarını ve akrabalarını davet etti. Ayağa kalkış ise Hz. Ömer’in Müslüman oluşuyla gerçekleşti ve açıktan tebliğ dönemi başladı. Bu Hz. Nuh’un zamanı başlatıp yürüttüğüne benzer. Hz. Musa’nın asası da Nuh’un gemisindendir. O ikisi arasında doğrudan tarihsel bağ var. Hz. Adem, Nuh, Hud, Musa, Muhammed sonra Hz. Ömer… Sahabede Hz. Musa’nın rol modeli Hz. Ömer’dir. Sahabenin en büyük müçtehidi Hz. Ömer’di. Ömer’in Müslüman oluşuyla yürüyüş başladı.
TASAVVUF MAVERAÜNNEHİR’DE KURUMLAŞTI
İmam-ı Âzâm hareketi, Abbasilerin başı ve Emevilerin sonunda Maveraünnehir’e yürüdü. Ondan evvel Ehlibeyt Emeviler döneminde, Hz. İsâ’nın tebliğ hareketi Muhammedî bir biçimde Hz. Ali üzerinden yürür. Hz. Ali ve Ehlibeyt hareketi yine Kûfe üzerinden Horasan ve Maveraünnehir’e; sünnet ve hadis kayda geçirilerek hareket ettiriliyor. Emeviler döneminde Ehlibeyt Horasan’a gidiyor. Hz. İsa’nın ruh (velayet) hareketi, Hz. Ali üzerinden tasavvuf olarak Maveraünnehir’de kurumlaşıyor. Hanefilik mezhep olarak kurumlaşıyor. Ve akidevî bir şekilde İmâm Maturidi’de tecessüm ediyor.
TÜRK İSMİNİ HZ. PEYGAMBERİMİZ VERDİ
Buhari, Müslim, Tirmîzi, Ebu Davut... Bütün hadis musanniflerin yüzde 90’ı Orta Asya’dadır. Çünkü orada Müslüman olmaya hazır bekleyen bir topluluk var. O topluluğa peygamberimiz Türk diyor. Türk kelimesi yazılı metinlerde ilk defa hadislerde geçer. O topluluğa Türk ismini peygamberimiz verdi. Türkler ve Türk. Bu manada Türk ismi Arapça’dır. O Türkler, Ehlibeyt tarafından tasavvuf çatısı altında Müslüman kılınıyor. Sonra tasavvuf, hânifilik ve hadis, yâni üç şey oraya gidiyor. Ruh, Ehlibeyt üzerinden tasavvuf; Akıl, İmam Maturidi üzerinden Hanefi; Hâfıza, Hadis hareketi. Ebu Hureyre hareketi. Bunlar (Tasavvuf, Hanefilik, Hadis) Türk bünyesinde birleşiyor ve Anadolu’ya geliyor. Özellikle13. ve 14.yüzyıl çok kritik. Haçlı saldırıları ve Moğol istilâları var. Haçlı saldırıları ve Moğol istilâlarının yoğun olduğu enkazdan da Osmanlı çıkıyor. Nasıl çıkıyor? Bu üç şeyle çıkıyor. Bu üç şey Anadolu gemisinin ana direğidir. Anadolu Gemisi’nin çatısını ve direklerini Hanefiler yontuyorlar. Gemisini Gazali çakıyor. Zeminini muhaddisler kuruyor.
TENNURU MEVLÂNA ATEŞLEDİ
Nuh’un gemisinde bir özellik var. Nuh gemiyi yaptıktan sonra Cenâb-ı Hakk, ‘Tennur’ diyor. Tennur ateşlendikten sonra… Nuh’un gemisi yelkenli değil. Herhalde buhar gücüyle çalışıyor. Bu geminin tennurunu Mevlâna ateşliyor. Bu tennurun ateşini Hacı Bektaş-ı Velî harlıyor. Bu geminin dilini de Yunus Emre kuruyor.
BU GEMİ NİYE BATMADI?
Maveraünnehir’den gelen ehl-i sünnet ve’l-cemaat çatısının kurduğu bu gemi, şimdi yaralı. Bu gemiyi belki Batılılar (aydınlanma ve modernleşme çağımız) belki de Hızır yaraladı; bilemiyorum. Kehf suresinde hani Musa aleyhisselam ile gemiye biniyorlar da Hızır, gemiyi yarıyor ya... Sonra Musa diyor ki; gemiyi yardın, ne yaptın? Batıracaksın bizi diyor. ‘Bak! İtiraz istemem demiştim ya’ diyor Hızır. Sonra açıklıyor. ‘O gemiyi niye yardım biliyor musun? Buranın emperyalist, işgalci büyük kralı sağlam gemilere el koyuyordu. Dolayısıyla bu gemiyi yaralayayım da şu fukaranın gemisine el koymasın diledik’ diyor. Belki, Anadolu Gemisi’ne bir yarık attı Hızır, emperyalizm el koymasın diye. Hani “Anadolu, Dünya’da yüzde yüz işgal edilememiş tek ülkedir, tek toprak parçasıdır” diyoruz ya… İşte oradan bir şey çıkaralım. Dolayısıyla Anadolu gemisi biraz yaralı ama yürüyor. Netice inşallah hayır olur.”
KÖSEOĞLU PLAKET VERDİ
Program sonunda Yazar Sait Mermer İslam Düşüncesinin Tarih Yapıcı Rolü Adlı kitabını imzaladı. Mermer’e teşekkür eden TYB Konya Şubesi Başkanı Ahmet Köseoğlu günün hatırasına minyatür sikke rölyefi takdim etti. TYB Üyesi Prof. Dr. Kemal Kahraman Sait Mermer’e ve TYB Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Ahmet Akman’da programın düzenleyicisi Atilla Yaramış’a TYB’nin 2021 programlarının çözümünden oluşan İnsanlığa Sözümüz Var adlı kitabı takdim etti.