“Hicret “ kelime anlamının çok çok ötesinde Peygamber Efendimiz (sav)’in Hz. Allah (cc)’ın emri gereği Mekke-i Mükerremeden Medine-i Münevvereye ağır şartlar içinde en yakın dostu, peygamberlerden sonra insanlığın medarı iftarı Hz. Ebubekir (ra) Efendimiz ile birlikte çıktığı zor yolcuğun adıdır.
Mekkeli müşrikler Müslümanlar üzerindeki baskılarını o kadar artırdılar ki; abluka altına aldıkları bölgelere her türlü yiyeceklerin girmesini bile engelleyerek açlığa terk ettiler.
Azgınlıklarını öyle ileri götürdüler ki; Peygamber Efendimiz (sav)’i öldürmeye karar verdiler. İşte Efendimiz (sav) bu şartlar altında Hz. Ebubekir (ra) Efendimizle mübarek yolculuğa çıktılar.
-Yolculuk zor ve meşakkatli olsa da bu yolculuk Yesrib’in Medine olma yolculuğudur!
Büyük İslam Devleti ve İslam Medeniyeti Peygamber Efendimiz(sav)’in önderliğinde Medine Şehrinde kurulmuştur.
Dünyanın huzuru, mutluluğu bu Medeniyetin dünyaya hakim olmasıyla orantılıdır. Maalesef, bugün bütün insanlık bu medeniyetten uzaklaşmanın bunalımını yaşamaktadır. Nasıl Mekkeli müşrikler bu büyük medeniyeti yok etmeye çalıştılarsa bugünün müşrikleri de İslam medeniyetinin insanlığa sunduğu huzuru, barışı yok etmeye çalışmaktadırlar.
İşte dünyada akan kanların, gözyaşların, zulümlerin, sömürülerin ve her türlü kötülüğün arkasında Medine Medeniyetini yok etmeye çalışanların mirasçıları vardır.
Yüreğim sızlayarak da olsa ifade etmeliyim ki, biz Müslümanlarda Medine Medeniyetinden uzaklaşmanın sıkıntılarını yaşıyoruz. Her ne kadar kendimizi Müslüman olarak tanımlasak da İslami değerlerden uzaklaştık ve zaman geçtikçe daha fazla uzaklaşıyoruz.
Kendi medeniyetine yabancı, kendi medeniyetinden utanan yığınlarla karşı karşıyayız. Kendi medeniyetini hor gören hiçbir millet huzur bulamaz ve zelil olmaya mahkumdur. Bu zelilliği toplumsal yaşamın her alanında görmekteyiz. Müslümanız diyoruz İslam hayatımızda yok! Vatanımızı, milletimizi seviyoruz diyor, sevginin gereklerini yerine getirmiyoruz!
Gelin her türlü önyargılarımızı, farklılıklarımızı bir kenara bırakarak gerçeklerle yüzleşelim ve ne kadar milli ve manevi değerlerimize yabancılaştığımızın muhasebesini yapalım.
Medine Medeniyetinin düşmanları başta ev hayatımız olmak üzere tüm hayatımızı müşriklerin Mekkeli Müslümanları abluka altına aldığı gibi abluka altına almış durumdadır. Bu düşmanlar canın yanında imanımıza da saldırmaktadırlar.
Mekkeli Müslümanlar her türlü fedakarlığı göstererek Medine Medeniyetinin kurulmasında Efendimiz (sav)’e canlarıyla, mallarıyla hep destek oldular. Bizler ise İslam düşmanı emperyalist ablukaya karşı direnç gösteremediğimiz gibi kendi değerlerimizden de uzaklaştık.
Hepimiz şu gerçeği kabul etmeliyiz ki, büyük oranda yenildik. Yenilginin ayıbını, utancını yaşayacağımız yerde her türlü olumsuzluğun sebep ve sonuçlarını İslam’a yükler hale geldik.
-Bu gidişin sonu hiç iyi görünmüyor!
-Hicret zamanı geldi ve geçiyor! Birbirimizle uğraşmak yerine birlikte hareket etmenin yollarını aramalıyız. Kendi medeniyetimize sahip çıkmalıyız. Maddi ve manevi kalkınma bir toplumun kendi medeniyetine sahip çıkmasıyla gerçekleşir.
Uzaklaştığımız İslam’a hicreti toplumsal olarak gerçekleştiremesek bile kendi nefsimizde gerçekleştirelim. En büyük felaket olan İMANSIZLIK felaketiyle karşı karşıyayız. Düşman direkt imana kastetmektedir. Dünya hayatında bir insan için en büyük nimet İMAN nimeti olduğu gibi en büyük felakette İMANSIZ olarak bu dünyadan öbür dünyaya gitmektir.
Hicret, Müslümanlar için çok önemli olan Hicri Takvimin başlangıcıdır. Bizim dinimizle ilgili tüm mübarek günler ve yapılan ibadetler Hicri Takvime göre yapılmaktadır. Onun için Müslümanlar için yılbaşı Muharrem Ayının birinci günüdür.
Hicri Yılbaşınızı en derin duygularla tebrik eder ülkemiz ve tüm İslam aleminin sıkıntılarının son bulmasına vesile olmasını Yüce Rabb’imden niyaz ederim.
-Uyan uyan Müslüman kardeşim; İslam’a hicret vakti geldi de geçiyor!!!