İstanbul sözleşmesi ile ilgili ben de bir şeyler söylemek istiyorum. Bu sözleşmeyle hedeflenen kadına şiddeti ortadan kaldırmaktı. Ancak niyetin iyi olması durumu kurtarmıyor. Kadınları korumak için kanunlar yapılsın ama biz yapalım. Bizim için bize kanun yapmasınlar. Bu sözleşmenin mevcut durumu değiştirmediği ortada. Hukuki bir düzenleme sonuç getirmiyorsa yeniden düzenlenmeli değil mi?
Bir kere konu hukuksa referansınız kuran olmalı. Nisa suresi 127 de “ey Muhammed senden kadınlar hakkında açıklama istiyorlar. De ki kadınlar hakkında ancak Allah fetva verir.” Buyrulur.
Maide 51 de ”kim hukukunu Yahudi ve Hristiyanlara teslim ederse hidayetten uzaklaşmış olur.”
“Sana vahyolunana sımsıkı sarıl, sen bunu yapınca doğru yoldasın” (zuhruf, 43)
Kuran sorar insanlara “İzzet ve şerefi onların yanında mı arıyorsunuz.” (nisa, 139)
Münafikun 8 de cevap verir: “Güç, şeref ve izzet ancak Allah’ın yanındadır.” Kutsal kitap kuranı ümmül kitap olarak isimlendirir. (Zuhruf, 4) Ümmül kitap anayasa demektir.
“İhtilaf ettiğiniz konularda Allah’ı hakem tutmadıkça gerçek mümin olmazsınız.” (Nisa, 65)
“Yoksa onlar cahiliye kanunu mu istiyorlar? İyi anlayanlar için Allah’tan daha iyi kanun koyucu olabilir mi?” (Maide, 50)
Uzun yıllar doğuda hakime olan bir hanım youtube da gözlemlerini anlatıyordu. Köydeki okumamış bir kadın ayrıntılı bir şekilde kanunları biliyor, toplumsal algıyı görüyor ve ustaca kullanıyor, bu yolla bertaraf etmek istediği birini iftira atarak içeri attırabiliyor. Üstelik iftira atılan 20 yılla yargılanırken iftirayı atan bir yıl yatıp çıkıyor. Hanımefendi devamla şunu söyledi : “Kadınları korumaya çalışırken, kadınları neden canavarlaştırdık”
Çok enteresan bir cümle daha kullandı : “Maalesef kadın beyni farklı çalışıyor”
Bence yanlışlık kanunların toptancı bir zihniyetle hazırlanmasında. Yani sanki bütün kadınlar birbirinin aynı ve hepsi melekmiş gibi kanun yapılıyor. Bütün kadınlar aynı değil. İçinde samimiyetle adalet duygusu taşıyan da var. “iki numara çevirdim mi benden iyisi yok “ kafasında yaşayanda.
Gerçekten mağdur edilen kadınlar var. Hiç mağdur edilmemiş kadınlar var. Bir de avcı kadınlar.
Avcı kadınlar kanunlardaki açıkları kolluyor, toplumsal algıyı biliyor, kime, nerden, nasıl musallat olacağını çok güzel hesaplıyor. Kime nasıl iftira atılır iyi biliyor. Kuran Yusuf Suresinde “kadın tuzağından Allaha sığınmayı öğretiyor. İftira için çoğu zaman işbirlikçiler, yalancı şahitler gerekir. Yani kulis fesatçılığı. Bu Mücadele Suresi, 7, 8,9,10. Ayetlerle yasaklanmıştır. Dikkat edin üç kişinin fısıldaştığı yerde dördüncüleri Allah’tır denmiştir. Yüzünüze gülüp arkanızdan günah ve düşmanlık konuşanlar cehenneme girecek buyrulur.
Nur Suresi, 19 da buyrulur ki: müminler arasında ahlaksızlığın yaygınlaşmasını isteyenlere dünyada ve ahirette can yakıcı bir azap vardır.
Toplum barışı ve aile huzurunu korumak adına gerçekten ne yapılmalı bunu düşünmek gerek. Kanun koyucular, uygulanan kanunların sonuçları üzerinde bir araştırma yapsa görecek ki mağdurlar daha da mağdur olmuş. Gerçek suçlular ortada geziyor. Hakimlerin ifadesidir: iftirayla ilgili caydırıcı bir ceza yok.
Toplumda adaleti tesis etmek sadece hukuk sistemine borç değildir. Adil olmak herkese düşen sorumluluktur. Allah bize adaletten asla ayrılmayın der. Kendiniz veya anne babanız ve akrabanız aleyhine olsa bile. (Nisa, 135) Allah bize “ne zalim olun ne de mazlum” der, Bakara suresi, 279 da.
İftira ile ilgili yaptırımlar ve ihtarlar çok ağırdır kuranda. Örneğin nur suresinde diyor ki siz iftira ederken bunu önemsiz görüyorsunuz ama o Allah katında büyük bir şeydir. (15. Ayet)
Devamında diyor ki eğer gerçek müminlerseniz bir daha asla böyle bir şey yapmayın. (17. Ayet)
Tekrar tekrar iftira atan dinden çıkmış oluyor. Çünkü iftiracının altta yatan psikoloji ahireti inkardır.
Dolayısıyla siz iftira sayesinde müminle münafığı ayıt edersiniz. (Nur Suresi, 11. Ayet)
İftira suçuna karışmış kişinin siyasi hakları elinden alınır, onlarla nikah yapılmaz, şahitliği kabul edilmez. (Mümtehine Suresi, 12)
Ama insanlar kurandan hicret ettiler. (Furkan Suresi, 30) İftirayla ilgili yaptırımlar bu şekilde olsaydı mağdur olmadığı halde yaygara koparanlar susar bu sayede gerçek mağdurların sesi duyulurdu.