Perşembe akşamı oynanan Salzburg mücadelesinin 2-0 kaybedilmesinin ardından basın sözcüsü görevini yürüttüğüm Nalçacılılar Taraftarlar Derneği’nin yönetimi istifaya çağırmasıyla ilgili her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Daha düne kadar bizleri yönetimin adamı ya da uşağı olmakla suçlayan akıl hastaları, şimdi bu tepkinin anlamsız olduğunu belirtiyorlar. Aslında bu akıl hastaları Aykut Kocaman Konyaspor’un başındayken de “yan pas, defansif futbol, biz 200-300 TL’ye kombine aldık kardeşimmmm, hakkını versinler” diyen beyinsizlerdi. Çocukluklarına indiğimizde birçok psikolojik buhran göreceğimizden emin olduğum bu kişiliklerin söyledikleri bir tarafa, kamuoyundaki bilgi açlığını gidermek amaçlı yazıyorum aslında bu yazıyı. Şimdi gelelim Salzburg maçı sonrası Nalçacılılar neden yönetimi istifaya çağırdı sorusunun cevaplarına;
Vaka 1: Tarih 21/12/2015; Nalçacılılar Yönetim Kurulu olarak deplasmanda oynayacağımız Beşiktaş maçının hem deplasman hem de tribün programını yapmak üzere toplantı halindeyiz. Konyaspor Yönetim Kurulu da klasik Pazartesi toplantılarını gerçekleştiriyorlar. Maç öncesi fikir alış verişinde bulunmak amacıyla aramış olduğum kulüp başkanı Ahmet Şan’ın bizzat bana söylediği cümle ise aynen şuydu “Yav İlker kapat telefonu, şimdi sizinle uğraşamayacağım…” Evet aynen cümle buydu. Akabindeki konuşmaları buraya yazamayacağım, ağır hakaret ve yakışıksız cümleler barındırdığı için. Bu konuşma sonrasında benimle 2 sene boyunca bir çocuk gibi küstü Ahmet Şan. Ben olayın kişisel olduğunu söyleyerek büyütülmemesi gerektiğini söyledim ve konu kapandı.
Vaka 2: Tarih 10/01/2016; 4-0 kaybedilen Beşiktaş mücadelesinin sonunda sırf Aykut Kocaman ve ekibinin yanında el pençe divan duruyor diye, Aykut Kocaman kendisini sallamıyor diye, kendine yakın gazetecilere Aykut Kocaman’ın dinsiz, ateist olduğuna dair ve Konya’nın bu insanları içinde barındırmayacağına yönelik tamamen insanların manevi duygularını hedef alan ve akabinde Aykut Kocaman’ın sonunu hazırlayacak köşe yazısını yazdıran da meşhur başkanımız Ahmet Şan’dı. Çok şükür ki o dönemde “Diyanet İşleri Başkanımız da oldu çok şükür” açıklamasını yayınlayarak bu olaya da tepkimizi koyduk ve teknik direktörümüze, teknik heyetimize ve oyuncularımıza sahip çıkarak lig 3. sü olmayı bu şahıslara rağmen Konya’ya hediye ettik.
Vaka 3: 2015-2016 sezonunda birçok kez hem taraftar üzerinden hem de yerel basın üzerinden yemeye çalıştıkları Aykut Kocaman’ın ve ekibinin ikinci yarı performansını görünce çenelerini kapatan bu güruh, sezon sonu transfer döneminde tekrar ortaya çıktı ve sosyal medyadaki isimsiz, feyk ve çakma sayfalardan yaptıkları manevralarla Konyaspor teknik heyetini, futbolcularını ve en önemlisi Aykut Kocaman’ı yıpratmaya devam ettiler. Hem şahsım hem de grubumuz olarak bu olaylara da tepkimizi “İmza atsana, imza atsana 5 sene daha imza atsana” diyerek verdik. Yine sustular. Ama içten içe hem Aykut Kocaman’a hem de Nalçacılılar grubuna kinlenmeye devam ediyorlardı. Bir açığımızı buldukları zaman hemen sırtımızdan hançerleyeceklerdi. Buna da hazırlıyorduk aslında kendimizi
Vaka 4: 2016-2017 sezonuna da Aykut Kocaman yönetimiyle başladık. Yine uygun maliyetli ve oyun sistemine uygun futbolcularla takviye edilen bir Konyaspor vardı sahada. İlk kez Avrupa Liginde de mücadele eden Konyaspor’un ilk yarıdaki lig performansı vasat üstü seyretti ve Avrupa Liginden de 1 puan alarak elendik. Hal böyle olunca futbol üstadı Ahmet Şan ve ekibi çıkıp futboldan çok anlıyorlarmış gibi “Avrupa Liginde gruplardan çıkmamız gerekiyordu” gibi görev alanına yakışmayacak bir açıklama daha yaparak Aykut Kocaman’ı lig arasında tekrar taraftarın ve basının önüne atıyordu. Ama biz yine teknik direktörümüze ve onun heyetine sahip çıktık. Tekrar gıcık oldular bize, hırsları kat be kat arttı. Açık kollamaya devam ettiler
Vaka 5: 2016/2017 sezonunun ikinci yarısında çok da iyi başlayamayan Konyaspor’umuz, 19/02/2017 tarihinde Ankara’da oynadığı Gençlerbirliği mücadelesini 2-0 kaybedince, bu futbol ulemaları tekrar sahneye çıktılar. Ahmet Şan korktuğu ve çekindiği için arayamadığı Aykut Kocaman’la yöneticileri vasıtasıyla irtibat kurup, Mehmet Uslu’nun kadro dışı kalması gerektiğini, konu hakkında kendisine bilgi verilmesi gerektiğini söyledi. Ancak o anda Aykut Kocaman ile aynı araçta olan samimi yönetici arkadaşı da Aykut Kocaman’dan çekindiğinden, bu kararı söylemeden Ahmet Şan’a mesajı ilettiğini söyler ve Aykut Kocaman’ın da güyya olurunu aldığını düşündüğü kararla ilgili o meşhurrr 07.37 açıklaması kulübün kurumsal iletişim sorumlusu tarafından kaleme alınır. Sabah erkenden açıklama yayınlanır ki, herkes uykudayken ulusal basın konuyu gündemine taşısın. Ahmet Şan ve ekibi de bu sayede “ ohh be yöneticiliğimiz hatırlayalım, bi kere de bizim dediğimiz olsun” diyebilsinler. Akabinde Aykut Kocaman’ın konuyla ilgili bir bilgisinin olmaması ortaya çıkınca da kulübün anahtarları hatta şehrin anahtarları da verilir ama fayda etmez. Nalçacılılar grubu olarak bu noktada yine Aykut Kocaman hocamızın yanında olduğumuzu hem kurumsal sayfamızdan hem de tribünden net olarak gösterdiğimiz için de bize karşı hınç büyür. Hatta anahtarcı abiler gecenin 3 üne kadar paylaşımlarımızın kaldırılması için tüm yönetim kurulu üyelerimizi ararlar. Ama tabii ki sonuç değişmez. Sonuç itibariyle Aykut Kocaman gitmeyi artık iyiden iyiye kafasına koyar ve son 3-4 aydaki lig performansımız hem mental hem de teknik anlamda vasat bir performans ile neticelenir. Ama bu namüsait durumda bile Eskişehir’de kazanılan Türkiye Kupası zaferi ile tarihe büyük bir çentik daha atar Aykut Kocaman ve ekibi. Sonrasında da omuzlar üstünde uzaklaşır gider Konya’dan…
Vaka 6: 2017 yılının Mart ayında yapılan kongre neticesinde yönetim kurulunda yer almaya hak kazanan Mehmet Ali Gökhan’ın bundan önceki dönemde ortaya koyduğu Galatasaray’lı kimliği ciddi tartışma konusu olmuştur. Bir dönem Nalçacılılar grubumuzun içinde deplasmanlara da gelen bu kardeşimiz ile ilgili kendisinden de onay alarak istifa etmesi gerektiğini belirtmiştik. Ancak yönetim kurulu bu istifayı kabul etmedi ve iyi giden takımı bu gündemlerle meşgul etmemek gerektiğini söyleyerek ve özür de dileterek yoluna devam etme kararı aldı. Ancak olaylar soğudu derken kaosların baş sorumlusu Ahmet Şan’ın oğlu sanki “Ben babamın oğluyum” diyerek yine ortalığı karıştıracak o paylaşımı yaptı. “İt ürür kervan yürür” diyerek taraftara it dedi, doğal olarak tepki aldı tüm kurumlardan. Sonra özür diledi. Ahmet Şan’da hiçbir şey olmamış gibi o meşhur gülümsemesiyle hayatına devam etti.
Vaka 7: 2017/2018 sezonunda DİKİNE FUTBOL oynayan bir takım seyretmek isteyen Ahmet Şan, daha Aykut Kocaman şehri terketmeden “bu sene dikine ve hücum futbolu oynayan bir takım izleyeceğiz, yaşasınnn” naraları atmaya başlar. Trabzonspor, Akhisarspor ve Osmanlıspor’un başında daha çok kontratak futboluyla gündeme gelen Mustafa Reşit Akçay ile anlaşılır ve bu DİKİNE FUTBOL dayatması çerçevesinde menejerler eliyle transferler yapılmaya başlanılır. An itibariyle çok da verim alınamayan transferler için ve teknik heyet için yaşanan bu kaos ortamları da dikkate alınarak biraz daha beklenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama DİKİNE FUTBOL isteyenlerin pişman oldukları da gözden kaçmayan detaylar arasında.
Vaka 8: 14/07/2017 akşamı düzenlediğimiz “Birlik, beraberlik ve yeni sezon öncesi istişare” toplantısında söz alan Ahmet Şan, o talihsiz İzmir Marşı açıklamasını yapar ve bu açıklama yine kulübün kurumsal iletişim sorumlusu tarafından kulübün resmi sayfasından yayınlanınca kızılca kıyamet kopar. Tüm ulusal basın ve özellikle İstanbul takımları başta olmak üzere tüm takımlar Konyaspor’un ve Nalçacılılar’ın üstüne acımasızca gelirler. 6 Ağustos akşamı Süper Kupa finalinde oynanacak Beşiktaş maçı öncesi ortam, hem sosyal medya vasıtasıyla hem de ulusal medya organlarınca gerildikçe gerilir ve o istenmeyen, bizim de hiç tasvip etmediğimiz olaylar yaşanır. Akabinde yine aynı ulusal medya “İzmir Marşı’nı istemeyenler olay çıkarttı” başlıklı ve buna benzer haberlerle alınacak cezanın artmasını sağlarlar. Ve kulüp yönetimimizin de beklediği ve inandığı gibi 5 maç ceza ile karşı karşıya kalır Konyaspor taraftarı. Olayın nasıl başladığını ve nasıl geliştiğini bilmeyen ve merak da etmeyen Ahmet Şan ve ekibi, ne yazık ki 3 senedir kendilerini ve saçma sapan hatalarını sırtlarında taşıyan Nalçacılılar’ı adeta sırtından hançerlerler. Ulusal medya organlarına kendini kurtarmak için, “bunlar uyuşturucu alıyorlar, alkol alıyorlar” gibi gerçekten uzak ve kul hakkına girecek açıklamalarla aklı sıra günah çıkartan Ahmet Şan, belki de Aykut Kocaman dönemindeki dik duruşumuzun intikamını alıyordu, bilinmez. Kulüpler Birliği toplantılarında, Konyaspor taraftarının Milli Takım ve Konyaspor’un başarısına nasıl olumlu etki ettiğinden bahsedildiği günlerde, sandalyesinde gerinerek, sırıtarak ve gururla oturduğu günleri unutmuş, yol arkadaşlarını bir kalemde satarak aslında karakterini de ortaya koymuştu.
Vaka 9: Çalkantılı başlayan sezonda seyircisiz oynadığımız karşılaşmaların ilki olan Gençlerbirliği müsabakası sonrasında, Bylock kullandığı iddiasıyla emniyete alınan ve ifadesine başvurulan Ahmet Şan o gecenin sabahında istifa ederek, başka bir krizin daha müsebbibi olmuştur. Nalçacılılar olarak kulüpteki hiçbir ismin bu ve bunun gibi terör örgütleriyle yan yana anılmaması gerektiğinden hareketle, ilgili şahsın istifası istenmiş ve yola 2. Başkan Fatih Yılmaz ile devam edilme kararı alınmıştır. Ancak yönetim kurulu içindeki kaoslar hem takıma hem de kamuoyuna yansımaya devam etmekte, Ali Çamdalı kriziyle birlikte artık her noktada gerginlik hakim olmaya başlamıştır. Futbol şube sorumluluğu görevine getirilen Fatih Tınmaz’ın yoğun gayretleriyle en azından bu kaos bir miktar ötelenmiş ancak yönetim içindeki rahatsız kişilikler hatalar yapmaya devam etmiştir.
Vaka 10: Sezon başı olaylı bir karşılaşma oynadığımız Beşiktaş ile ligde yapacağımız mücadele öncesinde Beşiktaş kulübünce verilen yemekte konuşan Abdullah Şanlı, Süper Kupa maçında çıkan olaylar ile ilgili olarak gayet ciddiyetsiz bir şekilde BJK TV muhabirine “Siz gibi birçok kupamız yok bizim, herhalde ondan dolayı sevinmeyi abarttık. Beşiktaş camiasından tekrar özür diliyoruz” konulu parodisiyle içinde bulunduğu yönetim kurulu ile taraftarın arasını tekrar açmıştır ve tekrar karşı karşıya getirmiştir. Hemen hemen her toplantıda yaşanan nahoş olaylara rağmen kulüp başkanı Fatih Yılmaz’ın bu ve bunun gibi Konyaspor camiasına zarar veren kişiler hakkında yaptırım uygulayamaması da bu sonucu getirmiştir.
Vaka 11: Transfer döneminde menejerler eliyle yapılan transferlerden çok randıman alınamaması bir yana dursun, bu transferlerde bazı şahısların komisyon aldıklarıyla ilgili iddiaların artık ayyuka çıkması da bu şahıslar başta olmak üzere yönetimin başındaki kişilere duyulan güveni zayıflatmıştır. Ayrıca son dönemde kulüp içindeki başıbozukluk ve disiplinsizlik nedeniyle, taraftarın gözünde çok önemli yerlerde olan bazı oyuncularımız para pul mevzusu yapmaya başlamıştır. 2 ay sonra hak edecekleri paraları şu anda istemek gibi saçma işler içine girişmişlerdir. Bu disiplinsizliklerin de son bulması amacıyla yönetim istifaya çağırılmıştır.
Vaka 12: Store konusu biliyorsunuz ki açıldığı günden bu yana Abdullah Şanlı üzerinden konuşulmakta olup, resmi olmasa da yine yönetimden gizli bir ortağı ile birlikte store üzerinden ciddi rant elde etmişlerdir. Hatta bu rant bu arkadaşların gözünü öyle kör etmiştir ki; yaptığı anlaşma gereği satılan ürünlerden Konyaspor Kulübüne pay değil paycık verilmiştir (Ortalama %0-5 arası). Doğal olarak bu zat yaklaşık 20 gündür istifaya çağıran taraftarın söylemlerini dikkate almamaktadır. Kamuoyunda ve kulislerde Konyaspor’un malı olan Konya Store’u 700 bin TL karşılığında devretmek istediği iddialı mevcut olup birçok kişi tarafından çok sesli bir şekilde bu konular konuşulmaktadır. Konyaspor’u rant kapısı, etiket kapısı olarak gören bu zihniyetler nedeniyle de istifa talep edilmiştir.
Evet gördüğünüz gibi, sanki takımın 12 kişilik kadrosunu yazıyormuşçasına sıraladım vakaları. Hala sosyal medyada bu takımı bu hale getirip bu borcu ödeyen yönetimi neden istifaya çağırdınız diye soranların beyinlerine, neden istifa istediğimizin gerekçeleri kazınmıştır artık diye düşünüyorum. Eğer hala olayı anlamak istemeyen insanlar varsa da, Allah bu insanları ıslah etsin demekten başka bir şey gelmiyor elimden ne yazık ki