Tin süresinde insan için Allah hem "Ahsen-i takvim" hem de zıddı "Esfel-i safilin" tabirlerini kullanır. Bu demektir ki en mükemmel şekilde yaratılan insan, aşağıların aşağısı bir varlığa dönüşebiliyor. Bu iki tanımlamadan hangisini seçeceğini insanın kendisi karar verir. Zira tercih onundur.
Hayatımız bu iki vasıf üzere yani ahsen veya esfel üzerine kurulu. Tercihimizi hangi yönde kullanırsak karşılığında onu yaşarız. Buna itibar veya itibarsızlık da diyebiliriz. Yani vezir olmak da elimizde, rezil olmak da… Zira kimse bize itibar elbisesi giydirmez. Giydiğimiz elbise kendi eserimizdir.
Ahsen-i takvim üzere yaratılan insan hata yapamaz mı? Yapar elbet. Pot kıramaz mı? Kırar elbet. Çünkü insan zaafları bol olan bir varlıktır. Zaaflarının esiri olmazsa sorun olmaz, vezir olmaya devam eder. Hata yapar, pot kırar; hatasında ve pot kırmada ısrarcı ve sürekli olmaz, kendisiyle yüzleşir, her yaptığından bir ibret alır ise hatasıyla birlikte itibar elbisesini kuşanmaya devam eder. Bunun için ne zaman, nerede nasıl giyineceğini, kime nasıl davranacağını, ne konuşacağını bilir; nereye, ne şekil gireceğine dikkat eder ise hata payı azalacağı gibi pot kırması da bir o kadar azalacaktır. Bu hassasiyeti itibarını da koruyacaktır. Ama kendisine ve arkasındaki güce çok güvenir, oturduğu koltuktan aldığı güç ile önüne gelene ayar vermeye çalışır ve had bildirmeye kalkarsa hatalar kronikleşir. Hata yapmayayım diye yoğurdu üfleyerek yemeye kalksa da hatalar ve kırdığı potlar arka arkaya gelir. Bu da itibarını sürekli aşağıya doğru çekmesine neden olur.
Hata yapmayayım, pot kırmayayım diye çabalamasına rağmen sürekli hata yapmaya devam ederse bunun nedenleri üzerinde durmalıdır insan. Eğer haksız yere birileri hep üzerine geliyorsa bu, savuşturulur. Yıpransa da bir itibar kaybına uğramaz. Hatta bu süreçten daha güçlü çıkabilir. Özünde iyi biri olsa da yaptıkları ve konuştuklarıyla fırsat kollayanlara sürekli malzeme veriyor olabilir. O zaman karşı tarafa malzeme vermemelidir. Kendisinde kendisinin de farkına varmadığı bir kibir olabilir. Hata ve yanlışlara bu kibir sebebiyet verebilir. Çünkü kibir insanı yer bitirir, itibar elbisesini de çıkartır, koltukta oturmaya devam ediyorsa da yerin dibine geçirir.
İtibar elbisesinin ilacı tevazudur, yani alçakgönüllülüktür. Kişiyi makamlar değil, tevazusu yüceltir. Zira tevazu kişiye itibar verir, itibar elbisesi giydirir ve halk nezdinde muteber kılar.