“İVRİZ’İ DOĞAL HALİYLE KORUYUNUZ”

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

TARİHE YOLCULUK (128)

PROF. DR. HASAN BAHAR: “Halkapınar’ın en eski ismi Luvice’dir. Bu isimlerin değiştirilmesinden korkmamak lâzım. İvriz Mahallesini betonlaştırmadan tarihiyle, etnografyasıyla ve doğal haliyle koruyunuz.”

Ereğli’ye 17km. mesafede olan İvriz Köyü, Ereğli’nin ilk yerleşim yeri. Seyyahların hemen hemen hepsi Ereğli’den Konya’ya doğru seyahat ederken tarif ettikleri ve övdükleri ilk yer burası oluyor. Doğrusu övülmeye de değer bir güzelliğe de sahip, Ereğli’nin ilk yerleşim yeri olan İvriz. Bir kere İvriz Çayı ve Hititler döneminde yapılmış olan Hitit Kaya Anıtı, bu yöreye tarihi açıdan ayrı bir anlam kazandırdığı gibi ayrı bir güzellik de katıyor.

İvriz kaynak suyu “karpuz çatlatan” cinsten ve leziz bir su.  Halkapınar; Ereğli İlçesine bağlı bir nahiye olarak, 1954 yılında kurulan belediye teşkilatıyla kasaba (belde) olmuştur. Kasabanın “Zanapa” olan eski ismi 1962 yılında değiştirilerek “Halkapınar” olmuştur. Bölgede yapılan İvriz Baraji ise 1985 yılında işletmeye açılmıştır.  Barajın yapılması ve toprakların sular altında kalmasıyla birlikte halkın bir kısmı Mersin ve Ereğli başta olmak üzere büyük şehirlere göç etmiştir. 09.05.1990 tarih ve 3644 sayılı kanunla ilçe statüsü kazanan Halkapınar’ın, ilk  Kaymakamı 23.08.1991 tarihinde göreve başladı. Halkapınar beldesi ilçe yapıldıktan sonra bir ara ismi “Aydınkent” olarak değiştirildi. Dört bin nüfusu bulunan bu güzel beldenin (Zengi-Zanapa) niçin adının değiştirildiği ve neden ilçe yapıldığı konusunu pek anlamış değilim. Siyasi nedenler ve oy kaygusunun yanı sıra Ereğli’ye hakim olan yapının birlik ve beraberlik halinde hareket edemeyişinin de bunda rolü olduğu kanaati ağır basıyor.

 

YER ADLARINI NİÇİN DEĞİŞTİRİYORUZ?

Geçtiğimiz yılın Mayıs ayında, şenlikler dolayısıyla ziyaret ettiğimiz Halkapınar’ın İvriz Mahallesi’nde, İvriz tarihiyle ilgili açıklamalar yapan Prof. Dr. Hasan Bahar, Halkapınar’ın tarihini anlatırken buranın en eski isimlerinin “Luvice” olduğunu söylemişti. Bu isimlerin değiştirilmesinden korkmamak gerektiğini de ifade eden Hasan Bahar hoca, zararlı böcekleri yok etmek için kullanılan zirai ilâçlamada, faydalı olan böceklerin de fazla ilaçlamadan dolayı bu arada yok edildiğine sonradan farkına vardığımızdan yabancı isimlerin yanında bu toprakları bize vatan yapan Oğuz boylarının isimlerinin de değiştirildiğini üzülerek dile getirmişti. Bahar hoca, “Dodurga’yı değiştirmişiz. Yazır’ı değiştirmişiz. Doğanhisar’da olduğu gibi Çetmi’yi değiştirmişiz. Bunlar hep Oğuz boyları. Kendi kimliğimizi de ilaçlamışız. Onun ötesinde bu kültürel kıyım sadece isimlerle kalmamış, mimaride de betonarme şeklinde yaşanmış” ifadelerine o konuşmasında yer vermişti.

“KÜLTÜR SATILMAZ!”

Hatta Bahar Hoca, ilçe belediye başkanını “Tarih kokan ve tabiat harikası güzellikleriyle insanı hayran bırakan İvriz Mahallesi’nde fazla betonlaşma yapmayınız. Burayı tarihiyle, etnografyasıyla ve doğal haliyle koruyunuz” şeklinde de uyarmıştı. Etnoğrafik eserlerin yurt dışına satılmasına da karşı olduğunu dile getiren Hasan hoca, şu ifadelere yer vermişti: “Kültür satılmaz. Bakın Bergama bizden gitti.  Bergama İlçemize yılda 300 bin turist geliyor.  Ama Bergama Anıtı’nı her sene görmek için Berlin’deki müzeyi 7 milyon insan ziyaret ediyor. Küpümüzü, düğenimizi, yabamızı, kilimimizi satacağız ve daha sonra para verip bunları izlemeye gideceğiz yurt dışına! Kültürümüze ve kökümüze sahip çıkmazsak bizi rüzgâr savurur götürür. Ve bizler yol olur gideriz. Eğer biz kendi coğrafyamızı tanımazsak bu vatan nasıl bizim vatanımız olacak? Ne diyordu şâirimiz; ‘Gitmesen de görmesen de o köy senin köyün.’”

 

YARIN: Tuvana Krallığı ve İvriz Kaya Kabartması.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.