İyi eleştiri ve iyi eleştirmen

Yusuf Alpaslan Özdemir

Ömür hızla akıp gidiyor. İnsanoğlunun temel ihtiyaçları, onca meşgalesi arasında ruhu doyuran, hayatımızda yeni pencereler açan öğrenme faaliyetine vakit ayırmak bu manzarada apayrı bir önem kazanıyor. Bu öğrenme ameliyesinin en önemli duraklarından biri de okumak.

Zaman bulma hususunda ayrı bir sorun olarak imleyebileceğimiz yayımlanan her kitabı okumanın mümkün olmaması gerçeği karşısında okunacak nitelikli eserleri belirlemek, belli amaçlara dönük sistemli okumalar yapmak son derece mühim. Bu kutlu yolda önümüzü açan ve ışık tutan etkenlerden biri de eleştirmenlerdir. Olayın diğer boyutundaki yazar için de hatalarını görmek, bulunduğu yerlerden daha iyi yerlere gitmenin duraklarındır da eleştirmenler. Üstelik eleştirmen hummalı bir çalışmayı, yazarlarla arasının açılmasını da göze alan kişidir.

Başka neleri kabullenir bir eleştirmen? Önce hakkında yazacağı kitabı dikkatli ve titiz bir şekilde ve gerekirse birkaç kez okumayı, aynı konudaki diğer kitaplarla karşılaştırmayı, yazarın yazma serüvenindeki yerini tayin etmeyi, yan disiplinlerden de el almayı kaç kişi göze alabilir ki, yani eleştirmen olmaya kaç kişi gönül verebilir ki? Son tahlilde bunu kitabın kendisinin dahi doğru dürüst okunmadığı bir ülkede yapacaksınız. Kitabın kendisini almayan okurun, kitap hakkındaki kitabı almasını, teveccüh göstermesini bekleyeceksiniz? Buraya kadar söylediklerimden eleştirmenin fedakârlığı ve önemi yeterince anlaşılmıştır sanırım.

&&&

Günümüz edebiyatında bir cansızlık, eskinin heyecanlı ve hararetli edebi mahfillerinin olmaması söylenegelir hep. Ben ülkemizdeki edebiyat ortamında sözü geçen, sözü dinlenen, yeni ufuklar ve ilhamlara kanat açtıran eleştirmenlerin yokluğunun giderilememesi halinde çok daha vahim senaryoların edebiyat dünyasını beklediğini düşündüğümü söylemekle mükellefim. En canlı edebiyat türü olarak görülen hikâyede dahi bir gelişme değil, bir yığılmadan söz edilmesi gerektiğini de iddia ediyorum. Yığılmanın, amaçsızlığın ve “dava”sızlığın edebiyatın her türünü etkilediğini de eklemeliyim. Üstad Cemil Meriç’in ‘hür tefekkürün kalesi’ olarak gördüğü dergilerin de aynı yığılma, tekdüzelikten ve tekrarlardan nasibini aldığını da söyleyeyim. Ekonomik şartlar ve yayıncılık maliyetlerinin artması bu türden dergilerin tarihe karışmasına neden olacaktır. Halbuki hep ne diyoruz; “Dergiyi yaşat ki edebiyat yaşasın.”

&&&

Bir zamanlar şiir eleştirisinde Hüseyin Cöntürk, Mehmet H. Doğan ve Memet Fuat; roman eleştirisinde Fethi Naci ve Tahsin Yücel; hikâyede Cevdet Kudret ve Mehmet Kaplan gibi mahşerin atlıları da diyebileceğimiz eleştirmenlerimiz sayesinde çağını aşan eserler ortaya konur, çıkan kitaplar kıyasıya tartışılır ve edebiyat mahfillerindeki devinim hiç bitmezdi. Fıtrat üzere yazdıklarının okunmasını ve görülmesini de isteyen yazarlarımız, eleştirmenlerimizin büyük orandaki tesiriyle oluşan kamuoyu talepleriyle sanatını icra eder ve geliştirirlerdi. Hemen aklıma geliveren Nurullah Ataç’ı, Mehmet Kaplan’ı, polemik ve tartışma üstadı sahici kalem Peyami Safa’yı, Memet Fuat’ı, Hüseyin Cöntürk’ü vd. anmam yeterli delil olacaktır kanaatindeyim.

Günümüze baktığımızda ise bir Peyami Safa’nın, Refik Halid yahut Yahya Kemal’in, Tanpınar’ın büyülü dilinin ve kelimelerinin olmamasından mütevellit kuru ve yavan bir dil, tekrarın tekrarı yığın yazılar ağırlık kazanıyor. Halbuki yazar yazdıklarıyla; ‘farklı ne söylüyorum, yazdığıma değer mi?’ diye sormalı hep değil mi?

&&&

Şikâyet ederek ve olumsuz tespitlerde bulunarak elimize bir şey geçmez. Ebediyete intikal etmiş yahut halen yaşayan ve itimat edilen eleştirmenlerin yazdıklarına dönüp dönüp bakmakta sayısız fayda var. Gerek edebi türlerde, gerekse edebiyat eleştirisinde Türkçemizi doğru konuşmak, yazmak ve etkili bir üslûba sahip olmayı temel kaide belleyerek iyi eleştirmenlerin kitaplarını elimizin altında tutmalıyız her daim. Hatta mümkünse kendini iyi yetiştiren bir okur yazardan tam da edebiyatımızın ihtiyaç duyduğu hakkaniyetli, bilgili, yan disiplinlerle de alâkalı nitelikli edebiyat eleştirmenine evrilmek öyle gerekli ki!

&&&

Bu yazıyı iyi eleştiriye doğru atılmış samimi ve mütevazı bir adım olarak görmenizi isterim. Önce hangi edebi eleştiri disiplinlerine sahip olunması, hangi eleştirmenlerin okunması gerektiği gibi konulardan başlayarak ve örnek eleştirmenlerin tutumlarından yola çıkarak iyi eleştiri ve eleştirmeni tekrar gündeme getirmeye ve gündemde tutmaya hizmet edecek birkaç yazı yazmayı düşünüyorum çeşitli evrelerde.

Umarım karşılığını bulur…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.