Spor Toto Süper Lig’in ilk yarısının son haftasında deplasmanda Beşiktaş’a konuk olan Konyaspor, ilk yarıda iyi tuttuğu karşılaşmayı ikinci yarıda arka arkaya yediği gollerle 4-0 kaybederek iyi götürdüğü ligde kötü bir performansla devre arasına girdi.
Karşılaşma öncesinde dost meclislerinde yaptığım yorumlarda, alınabilecek 1 puanın sürpriz olmayacağını, önde basarak oynadığımız ve Beşiktaş’a hızlı oynama fırsatı vermediğimiz bir oyun tutturabilirsek lehimize gelişecek bir mücadele olacağını düşünüyordum. Beşiktaş’ın en önemli özelliklerinden birisi, orta alanda kazandıkları toplarla çok hızlı hücuma çıkmaları ve bu hücum sayılarını arttırdıkça rakibi kendi sahasına hapsederek oynamalarıydı. Bunun dışında gol yollarında birçok silahı olan Beşiktaş’ı durdurmanın tek yolu, tempoyu düşürmek ve mümkün olduğunca da topa sahip olmaktı. Aslında Konyaspor’un genel oyun prensibi de bu söylediklerimizi sahaya yansıtabilecek bir yapıdaydı. Bu nedenle her iki takım da birbirine ters oyun planlarıyla sahadaydılar. İlk yarıda topu kazanan her Beşiktaşlının başında 2 Konyasporluyu gördük. Ve ortalama 30-35 metrede oynanan oyunda istediklerini sahaya yansıtan ekip Konyaspor’umuz oldu. İkinci yarıda biraz daha önde pas yaparak oyunu rakip sahaya yıkma gayretinde olan Konyaspor, bu pozisyonların birinde Gomez’in orta alanda kazandığı top neticesinde başlayan atakta golü kalesinde gördü. Ve bu golden sonra artık kronikleşmeye başladığını düşündüğüm psikolojik deformasyona uğrayan futbolcu kardeşlerimiz yine oyundan tamamen koptular ve bu sezon 3. kez 4 gollü bir mağlubiyet almış olduk. Bireysel hatalara takılmadan takımın oyun sisteminin yanlışlıkları üzerinde durmanın daha isabetli olduğunu düşünüyorum. Konyaspor olarak Aykut Kocaman döneminde birçok noktada futbol anlayışımızı geliştirdiğimizi söylememiz gerekiyor. Ancak özellikle lig sıralamasında kendimizden üst sıradaki takımlarla oynadığımız mücadelelerde karşılaşmalara hep öncelikle savunma anlayışıyla çıkıyoruz. Hücum varyasyonlarımızın yetersiz olması nedeniyle golü yedikten sonra oyun planımızı mecburen değiştiriyor ve sahadan ağır mağlubiyetler alarak ayrılıyoruz. G.Saray, Başakşehir, Beşiktaş ve Fenerbahçe mücadelelerinde bu mantaliteyle sahaya çıktık ve bu mücadelelerin 3’ünde 12 gol yedik. Aslında bu istatistik bile bazı şeyleri net olarak gözler önüne seriyor. Kadro kalitesi olarak kendimizden iyi takımlara karşı ortaya koyduğumuz performans gerçekten içler acısı. Bunun nedeni de tabii ki yine kadromuzun vasat ve vasat üzeri oyunculardan kurulu olması. Aykut Hoca ısrarla transfer istemediğini belirtiyor ve belki de iyi niyetli bir şekilde kulüp imkanlarını doğru bir şekilde kullanmaya çalışıyor ancak Meha’nın frikikleri dışında bir gol organizasyonumuz olmadan bu kadar puan toplamış olmamız ligin ikinci yarısında da işlerin bu denli düşeş gideceğini garanti etmez. Beşiktaş mücadelesinde de net olarak görüldü ki, savunma hattıyla hücum hattının bağlantısını yapacak Holmen’in daha iyisi bir oyuncuya ihtiyaç var. Bunun dışında hızlı oynayan takımlara karşı tehdit oluşturabilecek bir hücum oyuncusu da şart. Tabii ki bu tür üst düzey karşılaşmalarda biraz daha cesur bir oyun anlayışı ile sahada olmamız gerektiği de yadsınamaz bir gerçek. Ligin en iyi takım savunması yapan takımlarından biri olmamıza rağmen yediğimiz 24 golün 16’sının ilk 6’daki takımlar tarafından atılmış olması da bu tezimizi kuvvetlendiriyor.
Eğer bundan sonraki senelerde daha büyük hedeflere oynamak istiyorsak Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Akyürek başta olmak üzere şehrin ileri gelenlerinin bu borç işine bir el atmaları gerekiyor. Son 3 yılı “Borcumuz çok” teranesiyle geçirdik ve gerçekten artık bıktık usandık bu muhabbetten. 2 milyon küsur nüfuslu bir kentin bu borcu hala eritememiş olması da gerçekten büyük bir ayıp. Devre arasında hem fiziksel hem de psikolojik olarak herkesin ciddi bir rehabilitasyona ihtiyacı var. Türk futbolu Konyaspor Taraftarının her hafta başka bir icraatına sahne oluyorken, şehrin ileri gelenlerinin geçen hafta organize ettikleri yemek programı gibi organizasyonlarda artık Konyaspor’un maddi durumunu da konuşmaları ve bu işe bir çözüm bulmaları gerekiyor. Kamuoyuna sosyal medya aracılığıyla “İyi yedik, güzel yedik, yalnız bayağı yedik, kabul edelim güzel yedik” mesajı vermeleri yetmiyor, çünkü artık icraat zamanıdır…