Menajerlik oyunları ya da içerisinde master lig olan spor oyunların belli bir mantığı vardır. İlk bakış olarak düşük kalitede oyuncuları alırsınız gelecek vaat edenleri takımda tutar takımla birlikte oyuncunuzu da geliştirirsiniz. Konyaspor’u ben biraz menajerlik oyununa benzetiyorum, Aykut Hoca ise bu oyunun piri durumunda.
Konyaspor takımına baktığımızda oyuncuların tıpkı bilgisayar formatında bir oyun gibi geliştiğini görüyoruz. Mesela Serkan Konya’ya geldiğindeki Serkan derseniz sadece gülerim. En çok eleştirdiğim kaleci hayranlıkla izlediğim kaleci konumuna geldi. Oyuncuların performansında adeta patlama var. Peki ben bunları neden yazıyorum!
Elbette milli takımda ki kadro ve oyunu gören her Konyalı gibi rahatsız oldum önce kadroya sonra yapıya değinmek isterim.
Euro 2016’a gideceğimize göre 2016’da performanslara biraz bakalım isterseniz. 2016 yılında Serkan Kırıntılı 9 maça çıkmış ve 3 gol yemiş, 6 maçta kalesini gole kapatmış. Milli takımımızın şu anki birinci kalecisi Volkan Babacan ise tam 14 gol görmüş kalesinde. Milli takıma alınmadığı için sürekli eleştiriler gelen Volkan Demirel ise bu sürede Serkan’ın iki katı gol yemiş. Kaleci transferinden sonra performansı zirve yaptı diye yere göğe sığdırılamayan Tolga Zengin bir başka 6 gol yiyen kaleci. Milli takıma çağrılan Harun ise bu süreyi 11 golle kapadı. Sayın Terim’in “Milli takım jest yeri değildir” sözü ise kendi tarafından bozulmuş oldu. Bu durumda bu performansta Volkan’a yapılan jest sanırım Türk jest tarihinde yerini alacaktır.
Milli takımın başında Abdullah Avcı, Aykut Kocaman veya Ersun Yanal tarzında hocalar olsa stoper mevkiine Ali Turan yaşından dolayı almadı diyebiliriz. Ancak Fatih Terim Alpay ile Emre Aşık’ı olaylı İsviçre maçında neredeyse futbolu bıraktıktan sonra çağırmadı mı ve şu açıklamayı yapmadı mı; “Milli takım oyuncusu farklıdır yaşı ve şu an futbol oynayıp oynamaması önemli değildir.”
2002 Dünya Kupası’nda ve sonrasında Şenol Güneş kimsenin çok dikkat etmediği fakat çok önemli bir şey yapmıştı. Tecrübeli oyunculardan bir kadro ile dünya kupası ve gelecek vadeden tamamen genç oyunculardan kurulu bir konfederasyon kupası. Kutupları yeniden keşfe gerek yok. Eskisi gibi tek tek tribünlerde dolaşıp maç izlemenize de gerek yok. Veriler açık. Türkiye’de en çok top çalan oyuncu Ali Çamdalı 32 yaşında. Tugay Kerimoğlu da o yaşlarda idi 2002 Dünya Kupası’nda. Neden siz bu oyuncuyu çağırmadınız sayın Terim. Hadi tercih diyelim. En iyi bindirme yapan oyuncularda ilk beşte hep Ömer Ali var. Pardon milli takım jest yeri değildi değil mi? Ama Ömer Ali Türkiye şartlarında genç. Bir sonraki kupada tecrübe kazanarak oynar! Serkan iyi olsa Fenerbahçe’de kalırdı. Volkan ise tamamen tercih etti alt lige gitmeyi! Altınordu’dan kadroya oyuncuya mavi boncuk. Sakat olduğu halde özel maça davet edilen oyunculara mavi boncuk. Hepsine eyvallah da 44 gol yemiş ligin dibine demir atmış takımın kalecini almak nedir hocam.
Gelelim sisteme. İstanbul basının 2 sene konuşmasına izin vermeyin Türkiye dünya kupasını bile kazanır!
Kabul edelim milli takımda oynamanın ilk şartı yurt dışında olmak, ikinci şartı üç büyüklerde oynamak hoca olmanın tek şartı kısa vadede başarılı olmak… Onun için sistem takımları ülkemizde başarısız. Milli takım olurken bireysel başarı sağlayan hocalar da başarılı göründüler. Eğer ki bir gün bu ülke kupa kaldıracaksa basının, ülkenin, hocanın ve oyuncuların tek yürek olabilmesi gerek, yoksa biz hep ihtimaller dahilinde kupaya katılmaya çalışan ve katıldığı ender kupalarda iz bırakan ekip olarak kalmaya devam ederiz. İz bırakan ekip oluruz çünkü bireysel oyunda oyuncu iz bırakmak için elinden geleni yapmaya çalışırken sistemde herkesin görevi bellidir. Kimin oynayacağı çok da önemli değildir ancak biz bu sabrı hiç gösteremeyeceğimiz için milli takım hep ‘’Fatih Terim’’ gibi hocalara emanet edilecek, hep onlar daha başarılı görünecek. Bizler de küçük şeylerle mutlu olmaya çalışacağız ve onları alkışlayacağız. Tebrikler hocam mavi boncuklara rağmen İsveç’i de yendik.