Aynı konu içerikli bir yazıyı bir yıl önce yazmış ve yazımın girişinde;
“Son günlerin gündemini meşgul eden en önemli konulardan biri hiç kuşkusuz Kadın Cinayetleridir. Gün olmaya ki kadın cinayetleri ile ilgili bir haber olmasın!” ifadelerine yer vermiştim.
Aradan bir yıl geçmesine rağmen maalesef, kadın cinayetleri ile ilgili haberler hemen hemen her gün gündemi meşgul etmekte hem de vahşet derecesinde.
Bu konun hem psikolojik hem de sosyolojik olarak araştırması yapılarak bu sorunun nedenleri ortaya konularak çözüme yönelik veriler elde edilmelidir.
Değilse iç acıtıcı bir cinayetin sonucunda söylenen sözlerin çözüme bir katkısı olmadığı gibi çözümsüzlüğe de yol açabilmektedir.
Cinayetlerin büyük bir kısmının eski sevgililer ve ayrılmış kocalar tarafından gerçekleştirilmesi çok dikkat çekici olup bu durum üzerinde özellikle durulmalıdır.
Bir de bu sevgili cinayetleri caniliğin zirvesini de göstermektedir. En son eski sevgilisi tarafından öldürülen 48 yaşındaki öğretmen birçok eziyete maruz kaldığı gibi boğazı kesiliyor yetmedi yakılıyor!
Bu caniliği kelimelerle ifade etmek çok zor!
Şunu da ifade edeyim, sadece kadın cinayetleri değil, her türlü cinayetin nedenleri üzerinde durulmalıdır.
Cinayetlere dönük çözüm önerilerine geçmeden önce medyanın sorumluluğu üzerinde durmamızın gerekli olduğunu düşünüyorum.
Bu cinayetlerin haber bültenlerinde sürekli yer almasından ziyade özellikle sevgililiği yani nikahsız yaşama ve mafya türü yapıları özendiren dizilerin ciddi olarak ele alınması gerekmektedir.
Maalesef, televizyonlarda yayınlanan dizilerin büyük bir kısmının konusu bunlardır. Bu ülkede bazı şeyleri dile getirenlerin hangi linçlere özellikle medya tarafından tutulduğunu Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu’nun bir açıklamasında gördük.
Açık ve ne söylüyorum nikahsız yaşama teşvik edilmekte ve hiç kimse de bunun önüne geçememektedir.
Çok tartışılan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili verilen sözlerin ne kadarı yerine getirebildi?
Ayrıca, suçlu aramanın, birilerini suçlamanın bir faydasının olmadığını da düşünüyorum.
Çünkü, yaşanan toplumsal olaylarda toplumu oluşturan her bireyin bir payının olduğu gerçeğini yok sayamayız.
Dolaylı ve dolaysız hepimiz ülkemizde işlenen her türlü suça belli oranda ortağız.
-Azıcık düşünün, ortak değil miyiz?
Bu toplum insanı cinnet derecesinde suç işleyebiliyorsa genelde tüm toplumun özellikle de insanımızın eğitimine direkt etki eden öğretmen ve hocaların suçunun olduğuna inanıyorum.
Yani suçlu aramaya gerek yok; hepimiz suçluyuz ve işlenen her suça bulunduğumuz konum nispetinde ortağız! Aynı şekilde sorunların çözümünde de aynı oranda sorumluyuz.
Bugün, yüzde 99’nun kendisini Müslüman olarak tanımladığı bir ülkede yoğun bir şekilde hem de insan aklı sınırlarını zorlayan, vicdanları yaralayan kadın cinayetleri vahşet düzeyinde neden işlenmektedir.
Müslüman bir toplum olarak İslam’ın emir ve yasaklarına ne kadar uyulduğu; İslam’ın ahlak, merhamet, adalet gibi en temel vasıfları hayatımızda ne kadar yer aldığı, sorgulanmalıdır.
Bu sorgulamayı objektif olarak yapabilirsek sadece cinayetlerde değil, toplumun yaşadığı tüm sorunların çözümünün İslam’da olduğunu görürüz.
-Cinayetlerin önüne nasıl geçebilir, bunun çözümü nedir?
Çözümün ayrı ayrı iki yolu olmakla birlikte büyük oranda çözüm ikisinin birlikte hayata geçirilmesiyle gerçekleşebilir.
1-Suça uygulanan ceza işlenen suç ile orantılı olmalıdır. Özellikle kadın ve çocuk cinayetlerine toplumsal tepkinin altında yatan duygu da bundan kaynaklanmaktadır.
Farkındaysanız “idam talepleri” bu durumlarda daha fazla dile getirilmektedir. Bu durum çözümün ayaklarından birinin “KISAS” olduğunu net olarak ortaya koyuyor.
2- İnsanların kalbine merhamet, Allah(cc) korkusu ve adalet duygusunu yerleştirmek.
Yapılması gereken en önemli iş dinimiz İslam’ın hayatımıza yansıyacak düzeyde öğretilmesidir.
Özellikle de insan öldürmenin ve tüm canlılara eziyet etmenin Allah(cc) katındaki cezası ortaya konulmalıdır. Dinimizde insan öldürmenin günahı o kadar büyük o kadar büyük ki Yüce Allah(cc);
“Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur." (Maide 32) buyurmaktadır.
Aslında çözümün İslam olduğunu da herkes biliyor da; çözümün İslam olması birilerini rahatsız ediyor.