Kadınları korumaya yönelik olarak çıkaran İstanbul Sözleşmesi ve TBMM tarafından çıkarılıp uygulamaya konan 6284 sayılı kanun toplumumuzda halen tartışma konusu.
6284 sayılı kanun ile birlikte ortaya çıkan istatistiğe bir bakalım:
2015 yılında 270.218,
2016 yılında 320.280,
2017 yılında 413.790,
2018 yılında 521.434,
2019 yılında 447.893 kişi için önleyici tedbir ve evden uzaklaştırma cezası verilmiş. Bu demektir ki resmi rakamlara göre son beş yılda 1 milyon 973 bin erkek, evinden uzaklaştırılmış. Bu kanun çıkarılmadan önce kadın cinayetleri yılda 121 iken bu kanunla birlikte 441'e yükselmiş. İstatistiklere bakınca 6284 sayılı kanun, kadınları korumak için mi çıkarıldı yoksa kadınları telef etmek için mi çıkarıldı? Çünkü sonuçlar manidar.
Çıkarılan bu kanun, bu işleyişiyle kanun koyucunun maksadının dışında bir işlev görüyor. Durum bu iken, toplumun ekseriyetinde bu kanuna ve İstanbul Sözleşmesine karşı büyük bir tepki varken bu kanun ve sözleşmede ısrarı anlamakta zorlanıyorum. Bu kanundan çok memnun olanlar bu kanunun çıkması için uğraşan kadın dernekleri olsa gerek. Ne zaman bir kadına şiddet uygulansa ve cinayetle sonuçlansa kadın derneklerinin yetkilileri televizyonlarda boy gösterir. Şu kadar erkek evinden uzaklaştırma cezası aldı, bu kadar kadın için koruma talep edildi, fakat devlet koruma vermedi gibi açıklamalar yaparlar.
Kanunla ne umulmuştu ne bulduk? Zira istatistiklerde bulduklarımız kanun çıkmadan önceki eskiye rahmet okutmaktadır. Toplumsal dokumuza uymayan ve ters tepen bu kanun ve sözleşmeyi rafa kaldırarak bu toplumsal yarayı en aza indirgeyebiliriz. Kadınları korumayı kendilerine görev bilen kadın derneklerinin bu durumda ne ihsanı istenir ne de gölgesi. En iyisi kadınlardan uzak dursun bu kadın dernekleri. Bence bu kadın derneklerinde görev alan kadınların ne kadarının aile yaşantısı düzgün ne kadarı evli? Araştırmakta fayda var. Eskiden şu erkekler, kadınlar adına konuşmasın denirdi. Erkekler kadınlar hakkında konuşmayı bırakalı çok oldu. Bayrağı kadın dernekleri aldı. Sonuç, kadın cinayetlerinde artış gördüğünüz gibi felaket.
Bu durumda, tekrar ediyorum, halk nezdinde büyük tartışmalara sebebiyet veren İstanbul Sözleşmesi ve 6284 rafa kaldırılmalı, kadınları koruma görevine soyunmuş kadın dernekleri kadınları korumaktan el çektirilmeli. Yok, illa birilerini koruyacaklarsa kendilerine üye olan kadınları korumayı kendilerine vazife edinmeli. Kanun duracak ve geriye dönüş yok denirse uğradığı şiddetten dolayı eve yaklaşmama cezası verilen ailelere haberlerde yer verilmemeli. Yine aynı şekilde uzaklaştırmadan dolayı koca tarafından bir cinayet vuku bulmuş ise televizyonlarda gündem olmamalı. Bu tür vakalar adliyelerde normal seyrinde devam etmeli. Niçin böyle istiyorum? Çünkü uzaklaştırma ve cinayetler televizyonlarda haber olarak verildikçe eşeğin aklına karpuz kabuğu getirircesine toplumda teşvik görüyor, suç daha da artıyor. Kimse uzaklaştırma ve cinayetlerde yangına körükle gitmemeli. Ailede çıkacak sorunları gidermek için dışarıda çözüm arama yerine aileyi koruyacak, aralarındaki sorunu çözecek bir iç mekanizma kurulmalı.
Demek istediğim aile içine girilmemeli. İşin içine polis, mahkeme, avukat, kadın dernekleri girdikçe işler daha da sarpa sarmaktadır. Hasılı, kadınların ve ailenin üzerinden ellerimizi çekelim, özellikle kadınları korumayı vazife edinmiş kadın dernekleri…