Milliyetçi Hareket Partisi Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, geçtiğimiz hafta sonu bir otelde basın toplantısı düzenlemiş, o toplantıda Türkiye’nin mevcut ekonomik durumu, dış politikası ile 15 Temmuz işgal teşebbüsünden bu tarafa siyasi gelişmeleri değerlendirmişti. Anayasa’nın 18 Maddesinin Değişikliği Teklifi ile Başkanlık Sistemi ve referandum konusunda düşüncelerini açıklamıştı.
Türkiye ekonomisinde sorunların ağırlaştığını, milletimizin ekonomik kayıp ve yıkımlardan son derece rahatsız ve şikâyetçi olduğunu, zam ve vergi artışlarına karşı direncinin azaldığını, toplumun bütün kesimlerinin ağır ekonomik şartlar ve borç altında ezildiğini belirten Sayın Kalaycı, ekonomide reforma ihtiyaç duyulduğunu ifade etmişti.
Millî güvenliğimizin tehdit altında olduğunu, ama nasıl tehdit altına itildiği konusunda derinlemesine bir açıklama yapmayan Sayın Vekil, Türk milletinin varlığını muhafaza etmek için ağır bedeller ödediğini, ocaklara ateşler düşerken yüreklerin kavrulduğunu da söyledi.
Ben gençliğimden beri Türkiye ha bölündü ha bölünecek söylemleriyle bugünlere kadar geldim.
Gördüm ki Türkiye’nin bölündüğü falan yok!
Türkiye’de belli kesimlere yönelik pompalanan irtica tehlikesinin olmadığı gibi…
Osmanlı İmparatorluğu’nu bölüp 64 parçaya ayıran, sonra da Osmanlı coğrafyasını cetvelle çizmiş gibi devletçiklere ayıran Dünyayı yöneten küresel gizli güçler, 15 senede kilosu artan Türkiye’yi belli bir kiloda tutmak niyetiyle hareket ediyor.
Bu güçler, 15 Temmuz’da eğer başarılı olmuş olsalardı kilomuzu “postmodern” Batı standartlarına göre ayarlayacaklardı. Ekonomimize yön verenler, eğitim ve kültür politikalarımıza karışanlar bu güçlerdir. Bu güçlerin içimizdeki Truva Atları da dün başka isimlerle karşımıza çıkıyordu, günümüzde de FETÖ olarak çıktıkları gibi yarın ve gelecekte de başka başka adlar altında çıkacaklardır.
***
MHP Milletvekili Mustafa Kalaycı, “Anayasa değişikliği ve Başkanlık Sistemi’yle birlikte yoksa Türk Milliyetçiliği fikri tasfiye mi ediliyor? Bu konudaki düşünceleriniz neler?” şeklinde sorduğum soruya verdiği cevabı takdirlerinize sunuyorum:
“Türk Milliyetçiliği fikri tasfiye mi ediliyor? Mustafa Bey, ben size tam tersini söylüyorum. Türk Milliyetçiliği hedefleri doğrultusunda daha da güçlü hale geliyor. Başbakan bile bozkurt işareti yapıyor. Cumhurbaşkanımız Adsız’dan şiirler okuyor, Turancılık konuşmaları yapıyor. Bunlar bir kenara, getirilen düzenlemeyle ilgili şunu ifade edeceğim. Yürütme ile Yasama getirilen sistemde katı bir şekilde ayrılıyor. Bir defa Türkiye’de sağ ve sol seçmenin orantısı kabaca bellidir. Bu oran yüzde 70’e yüzde 30’dur. Yâni her zaman için yüzde 70’in bir ağırlığı olacak. Yani milliyetçi ve muhafazakâr seçmen belirleyici olacak. CHP bile bir aday çıkaracaksa bu kesime sıcak olan, bu kesimin kabul edebileceği bir ismi çıkarmak durumunda kalacak. Yani bu milletin değerleriyle yaşayan ve değerlerini savunan bir Cumhurbaşkanı olacak.
MHP olarak da her daim iktidarda olmasını sağlayacak bir sistem geliyor. Mevcut partilerin oy oranlarına bakıldığında 3 Kasım 2019 da yapılacak seçimde tek başına hiç kimsenin Cumhurbaşkanı seçilme şansı yok. Bu neyi gerektirecek?
MHP burada belirleyici olacak. Hatta Ülkücü, Türk Milliyetçisi bir Cumhurbaşkanı seçilmesi konusunda da iddiası olacak. Milliyetçiliğin tasfiyesi bir kenara, Türk Milliyetçiliği hakim hale gelecek. Bizim bu konuda kesinlikle bir kaygımız ve endişemiz yok.
ABD’deki Başkanlık Sisteminde bildiğiniz gibi eyaletler var. Senato ve Meclis var. Başkanın seçimi bile doğrudan halk tarafından değil. Bizde getirilen sistem kesinlikle ABD’deki gibi bir başkanlık sistemi değil. Yani Türk Devletine özgü bir Hükûmet Sistemi getiriliyor. Kendimize uygun ve mevcut yaşadığımız şartlara uygun bir hükûmet etme modeli getiriliyor.”