TARİHE YOLCULUK (293)
PROF. BİLAL KUŞPINAR: “Batı medeniyetinin özellikle sanayi devriminden sonra bize dikte ettirdiği serbest piyasa ekonomisi, tabiri caizse bizi, kendisine köle etti.”
Bursa’da gerçekleştirilen 15. Ufuk Turu’nda ele alınan dünyevileşme konusunda konuşan ilim insanlarının birbirinden güzel ve anlamlı konuşmalarından ben, kendi adıma pek çok hisse aldım ve çıkardım. Bunları siz kıymetli okurlarımla paylaşıyorum.
Niye?
Bu adına ister dünyevileşme, ister sekülerleşme isterseniz modernleşme deyin Batı’nın kazdığı bu çukurlara, bazılarımızın düşerek debelendiği gibi özellikle genç neslin bu çukurlara düşmemesi ve daha fazla heder olmamaları için, ayrıca kendinize/kendimize bir çeki düzen veresiniz diye.
“KAPİTALİZM BİZİ, KENDİSİNE KÖLE ETTİ”
“Din ve Dünyevileşme” başlıklı ikinci oturumun başkanlığını yapan Prof. Dr. Bilâl Kuşpınar, Batı ve Doğu (İslâm) medeniyetleri arasında bir mesele olan dünyevileşmeye ideolojik açıdan yaklaşarak şu ifadeleri kullandı:
“Dünyevileşmenin yabancı karşılığı yok. Neden? Çünkü medeniyetlerimiz farklı. Ben temsili açıdan probleme şöyle bakmak istiyorum. Batı medeniyetinin özellikle sanayi devriminden sonra bize dikte ettirdiği serbest piyasa ekonomisi, tabiri caizse bizi, kendisine köle etti. Baskın bir ideoloji ortaya çıktı. Bu ideoloji sonucunda o kültürün faktörleri içimize o kadar girdi ki, teknolojik gelişmeyi adeta maddi yöne odakladık. Meselâ ben kavramı var. Bizim medeniyetimizdeki ben kavramı, “kendini bilme” kavramı idi. Batı’nın “çağdaş bireyselcilik” kavramında herşey ben merkezlidir. Herşey insanın kendi menfaatine odaklanmıştır. Toplumun menfaatlerinin, hatta manevi değerlerin bir yeri yoktur. Daha genel bir ifadeyle kazancını artırmak için, dünyadan azami derecede istifade etmek için her şeyin mubah olduğu bir medeniyetin bize dikte ettirdiği bir ortamdayız.”
İBADETLERİMİZ BİLE SEKÜRLEŞLEŞTİ
Dünyevileşmeyi değerler ve aile açısından ele alarak masaya yatıran Prof. Dr. Saffet Köse ise, dünyevileşmenin bize dışarıdan gelen, dayatılan ve kendisine göre güçlü bir atmosfer oluşturan bir şey olduğunu belirterek çuvaldızı biraz da kendimize şu sözlerle batırdı: “Doğru ama bir biraz da içeriden kendi kendimizi sekülerleştirdik. Ve esas çıkmaz da bunu din adına yaptığımız için yâni dinden meşrulaştırdığımız için de büyük bir çıkmaz içerisinde oradan bir türlü çıkamıyoruz. Yâni dünyevileşmeye bir meşruiyet zemini mutlaka buluyoruz. Bulduğumuz içinde orada debelenip duruyoruz.
İbadetlerimiz bile sekülerleşti. Meselâ namaz diyorsunuz, spor anlıyor. Hac diyorsunuz, seyahat anlıyor. Oruç diyorsunuz, perhiz anlıyor. Zekât diyorsunuz, verdiği insana büyük bir iyilik yaptığını zannediyor. Hâlbuki öyle değil. Zekât veren el açısından elbette çok önemli bir şey. Bizim medeniyetimizin vermek üzerine kurulu bir değerler sistemi ve düzeniyle çevresi zaten çizilidir.
Önümüzde Ramazan’dan sonra bir kurban geliyor. Kurban hep et üzerinden tartışılıyor. Neymiş? Et alamayana et götürmekmiş. Aslında en son tartışılacak olan şey bu. Yâni biz biraz da kendi kendimize işin ruhunu kaybederek sekülerleşiyoruz Onun bazı şeyleri dışarıdan aramak yerine kendi içimizde aramamız lazım diye düşünüyorum.
Kur’an-ı Kerim’de öyle ayetler var ki. Biz kendi dindar kitlemize okuyamıyoruz bunları. Okuduğunuz anda tepki alıyorsunuz. Orada kendi kendimize bir dünya çizmişiz. O dünya içerisinde mutluyuz. Onun zeminini de oluşturmuşuz. İyi ki fıkıh var. Bir fıkıh Müslümanlığı da geliştirdik. Problemlerden bir tanesi de bu.
AİLEDE GELENEKSEL YAPILARI PARÇALADI
Sekülerleşme bize ne yaptı?
Aile üzerinden konuşursak bu sekülerleşme, dünyevileşme ve modernleşme bir kere geleneksel yapıları parçaladı ve otoritesini sarstı. Özerk yapılar oluşturdu. Farklılıkları çatıştırdı. Farklılık bir ahenk unsuru iken ve tamamlayıcı bir unsur iken bunları parçaladı. Bu bütün sosyal alanlardaki kurumsal yapılar ve değerlerle bağlanmış olan o yapılardan otonom bir takım varlıklar oluşturdu, özerk yapılar oluşturdu, kendine göre varlıklar icat etti ve onları ayrı bir varlık olarak yeniden inşa etti. Aidiyetlerden kopardı ve yeni aidiyetler kurdu onun üzerine…”
Pazartesi’ye, aile yuvası ve bu yavanın fertlerini cinsellik açısından dünyevileşme ve modernleşmenin nasıl bir etki bıraktığına Yazar Sema Maraşlı’nın sözleri üzerinden anlamaya çalışacağız.
PAZARTESİ: Dünyevileşen dünyada cinsellik, başkalaşım ve değişim…