Kaptanın seyir defteri

İbrahim Talha Bayburt

Her seçim dönemi, memleketin dört bir yanında bir fırtına kopar. Televizyon ekranlarından sosyal medyaya, kahvehane köşelerinden aile sofralarına kadar her yer, rüzgarın nereden estiğini konuşanlarla dolup taşar. Ancak kimse, yelkenlerin aslında kimin elinde olduğuna bakmaz. Rüzgar ters yönden estiğinde bile doğru yolda ilerlemek mümkünken, çoğu kişi kendini rüzgarın sürüklediği bir yaprak gibi hisseder. Oysa vatandaş, sandık başında bir yaprak değil, bir kaptandır.

İşin ironik tarafı, bu kaptanın elinde harita da vardır, pusula da. Ama nedense pek azı bu araçları kullanmayı hatırlar. Politikacılar vaatlerini süslerken, kampanyalar göz boyayan sloganlarla dolup taşarken, kaptanlarımızın çoğu yelkenleri rüzgara bırakır. Sonra da "Ama ne yapalım, rüzgar böyle esti" diye yakınır.

Kendi hayatının dümenini başkalarının ellerine teslim eden kaptan, geminin rotasını eleştirme hakkını da kaybeder. Geçmişte seçim meydanlarında, ekranlarda, billboardlarda dönen kampanyalara baktığınızda, herkesin rüzgar gibi davrandığını göreceksiniz. Ancak asıl mesele, rüzgarın ne söylediği değil; yelkenleri kimin tuttuğudur.

Bir düşünün: Oy vermek, sadece bir zarfı sandığa atmak mıdır? Yoksa bu, geminizin rotasını belirlemek için bir dümen kırışı mı? Eğer seçimlerde rüzgarın yönüne göre hareket etmeyi alışkanlık haline getirirseniz, bir gün kendinizi istemediğiniz bir limanda bulabilirsiniz. O yüzden seçim zamanlarında yelkenlerin sizin elinizde olduğunuzu unutmayın ve rotanızı çizin.

Rüzgar nereden eserse essin, yelken de, dümen de, pusula da kaptanın kontrolündedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.