- Şair Abdurrahim Karakoç’un ruh dünyasına inmek için onun şiir dünyasına dalmak gerekir. Onu iyi anlayabilmek için sosyal, kültürel ve memleket şiirleri ile Anadolu insanını anlatan şiirlerini iyi tahlil etmek gerekiyor.
Ankara Bağlum Mezarlığında yatan şair ve yazarlarımızdan Abdurrahim Karakoç’un kabrini, geçtiğimiz Mart’ın 25’inde, Konya Aydınlar Ocağı ve HİSDER’den kıymetli arkadaşlarımızla birlikte ziyaret etmiştik.
Ülkücü şehitlerden Ferhat Tüysüz’ün mezarı da Bağlum Kabristanı’nda. Onu da ziyaret ederek ruhuna Fatihalar göndermiştik. Her ikisi de nûr içinde yatsınlar.
Abdurrahim Karakoç’u, gençlik yıllarımda ve “VUR EMRİ” adlı şiir kitabıyla tanıdım. Toplamda 357 şiirin yer aldığı o eser; Davâ Şiirleri, Aşk ve Bahar Gurbet Şiirleri, Hasan’a Mektuplar, Taşlamalar’dan oluşuyor.
1978’in Haziran ayında aldığım bu eserdeki her bir şiirin tahlili, o günler, aylar ve yıllardaki Türkiye ve Ülkücü gençlik ile Anadolu insanının sosyal ve kültürel durumu göz önünde bulundurularak yapılmalı.
Abdurrahim Karakoç’un ruh hali ile fizikî görüntüsü arasında bir münasebet kurmaya çalışırsanız, kısa zamanda yanıldığınız ortaya çıkar. Karakoç’u iyi anlayabilmek için onun ruh dünyasına iyi girmeniz gerekiyor.
Onun ruh dünyası yazdığı şiirleridir.
“Adalet istiyoruz” diye yürüyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki her türlü bölücü örgütlerle birlikte bu hadise, güncelliğini muhafaza ettiğine göre; Abdurrahim ağabey “Adalet Mülkün Temeli” şiirinde bakın ne diyor:
Tuttuk tâ-putun ucundan,
Belâ döküldü içinden.
Vatandaş ölsün acından,
Anarşistler yürümeli.
“Adalet mülkün temeli”
……
Hiç iş görme yürüyüş yap,
Rap rap da babam rap, rap, rap…
İşte böyle hesap, kitap…
Zorbaya haklı demeli.
“Adalet mülkün temeli”
***
Sekiz kıt’alık bu şiir iyi tahlil edildiği vakit Karakoç’un ne demek istediği hemen anlaşılır. Hesabını, kitabını önceden yapanlar yürüyerek ne yapmak istediklerini merhum Karakoç, bize çok iyi anlatıyor.
“Parsel parsel” adlı şiirinde; “Bu dünyamız bölüşülmüş/ Şurası haraç dünyası/ Şu taraf ellere düşmüş/ Şurası kapkaç dünyası./ Şurası Firavun’a yurt/ Şurasını almış Nemrud/ Şu yanda Ebucehil put/ Nerede YALVAÇ dünyası” diyen merhum Karakoç, Katar’a yapılanları ve Türkiye’ye yapılmak istenen ve kurulan küresel tuzakları dile getiriyor. Küresel emperyalist ülkeler dünyayı bölüşmüşler, haraç vermeyen ülkeleri ambargolarla ve değişik ceza ve yaptırımlarla onlara nizam vermeye kalkıyorlar. Sonunda şairimiz dayanamıyor ve “Nerede PEYGAMBER dünyası” diyerek özlemini ifade ediyor.
“Vasiyet” isimli şiirinde sosyal yaralarımıza değinen merhum şairimiz; “Ölürsen de hak yedirme, hak yeme/ aka kara, karaya da ak deme/ Adaletten ayrılırsa mahkeme/ Bir hâkime, bir de kanuna tükür” dedikten sonra sahte kahramanlara şöyle sesleniyor:
“Millet parasından verdirme parsa/ Edirne’den Van’a, Muğla’dan Kars’a/ Nerede bir sahte kahraman varsa/ Bir resmine, bir de şanına tükür.”
Vatandaş Türküsü-4 “BİR ŞEHİR Kİ” şiiri ise, sosyal ve kültürel yaramızın ne kadar derinleştiğini ve kangren olduğunu şu son mısraları okuduğunuzda, ne demek istediği daha iyi anlaşılır sanırım:
“Burada kökleşmiş küfrün esası;
Dolmuş firavunlar, yoktur Musası.
Adam şöyle dursun, sözün kısası;
Bu şehrin halinden eşek tiksinir.”
PAZARTESİ: İstiklâl Marşı Şairi Mehmet Âkif Ersoy.