Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker, üniversite olarak kuruldukları günden bugüne kadar pek çok bilimsel toplantının altına imza atarken, bunlar arasında Konya’da ilk defa düzenlenen Şehir ve Âlimleri Sempozyumu’nun, tematik olarak devamına karar verdiklerini ve 2017 yılında ‘Konevî Hazretleri’ ve daha sonra ‘Hadimî Hazretleri’nin ele alınacağı haberini vermişti.
Muzaffer Şeker hoca ayrıca, Doğumunun 90. Yılında Erbakan Sempozyumu’nun da devamının geleceğini ve önümüzdeki sene “Üniversite-Sanayi İşbirliğindeErbakan Modeli” başlığı altında üniversite-sanayi işbirliğinin masaya yatırılacağını belirterek “Türkiye’de ortaklaşa iş yapmanın zor” olduğunu dile getirmişti.
N.E.Ü. tarihi olarak güzel bir projenin daha altına imza atmıştı. O da, Türk Tarik Kurumu işbirliğiyle Anadolu’daki Beylikler devrini masaya yatırarak tarih ve ilim dünyasının istifadesine sunmak. “Aydınoğulları Beyliği” ile başlayan bu toplantılar “Menteşeoğulları Beyliği” ve “Germiyanoğulları Beyliği” sempozyumları ile devam etmişti.
Prof. Dr. Ahmet Taşgın hocanın önerisiyle bu sefer “Uluslararası Orta Anadolu ve Akdeniz Beylikleri, Kültürü ve Medeniyeti Sempozyumu” ile beyliklerle ilgili bilimsel toplantılar devam etti. Bu bilgi şöleninin ilki, Beyşehir’de “Eşrefoğulları Beyliği” ile başlamış ve Karaman’da “Karamanoğulları Beyliği” ile devam etmişti.
Bendenize hediye edilen iki ciltlik kitap “Karamanoğulları Beyliği”ne ait. Eşrefoğulları Beyliği bilgi şöleninde sunulan bildirileri bir arada ihtiva eden kitabın gecikme sebebi ise, TTK’dan kaynaklı olduğunu öğrendim. Demek ki bürokrasi böyle bir şey. Muzaffer hoca da zaten “Bürokrasi el arabasına benzer. Kakalamazsan hareket etmez” demişti.
***
Benim Karamanoğulları Beyliği ile ilgili en çok merak ettiğim konu bayrağı ile ilgiliydi. Kitabın birinci cilt ile ikinci cildin içindekiler kısmında konu başlıkları ile sayfaların karıştırıldığı, “Bir Fransisken’in Seyahatnamesinde Karamanoğulları Bayrağı” başlıklı makaleyi ararken farkettim.
Yrd. Doç. Dr. Orhan Çeltikçi ve Araştırmacı-Yazar Ali Yıldız’a ait bilimsel makalede, Türkiye Selçıklu Devleti’nin yıkılmasıyla birlikte Karaman (Larende) merkezli kurulan Karamanoğulları Devleti’nin bayrağının bazı kaynaklarda, “Yeşil Bayrak” kullandıkları hikâye edildiği varsayımından hareketle Batı-Doğu arasında sembollerin cepheleşmesi dile getiriliyor.
Fransisken Papaz’ın 1350-1365 yıllarında yazdığı seyahatnamesinde, “Bu Turquıa (Türkiye) içinde diğer bir şehir olan Cunıo (Konya), zengin bir şehir, çoğu ülkede Cunyo diye biliniyor ve buranın bayrağı yatay kırmızı-beyaz dalgalı çizgilere sahiptir.” şeklinde yer alan bir bilgiye yer veriliyor.
Söz konusu makalenin sonuç bölümü ise şöyle bitiyor:
“Seyyahın Anadolu’yu gezdiği zamanlarda Konya’nın hâkimi Karamanoğulları olduğu için bu şehrin üzerinde gösterilen kırmızı-beyaz yatay zig-zaglı Alaca Bayrak; Karaman oğullarının bayrağı olmalıdır.”
***
Doğrusu, bu bilgilerden hareket ederek Karamanoğulları Devleti’nin bayrağının “Alaca Bayrak” olduğu konusunu pek tatmin edici bulduğum söylenemez.
Kendimce, internet üzerinden yaptığım araştırmalarda ve yabancı bazı kaynaklarda, Karamanoğlu Beyliğinin Anadolu’nun en güçlü beyliklerinden biri olduğu ısrarla ifade edilerek bayrakla ilgili şu bilgiler yer alıyor: “Karamanoğlu bayrağı mavi altı kenarlı bir yıldızdan oluşuyordu. Karamanoğlu bayrağı İsrail’in bugün kullandığı sembol olan Davut’un Yıldızı’na benzeyebilir. Bu bazı tarihçileri Karamanlıların Yahudilerle ilişkileri olduğunu düşünüyorlardı. Ortaçağda bu yıldız da Süleyman Mührü olarak bilinen İslami bir simgedir ve Anadolu beylikleri arasında son derece popülerdir. Mühür, Osmanlılar tarafından cami süslemeleri, sikkeler ve Paşaların kişisel bayrakları ile Hayreddin Barbarossa’nın bayraklarında da kullanıldı.”
AZİZİM DİYOR Kİ…
Karamanoğulları’nın bayrağı etrafında düşünceler kafamı karıştırıyor. Bunun doğrusunu bulmak elbette Ortaçağ Tarihi uzmanlarına düşüyor.
Sağlam verilere dayanarak Karamanoğulları Devleti’nin gerçek bayrağıyla ilgili olarak tarihçilerimiz, ortak bir noktada inşaâllah buluşurlar.