‘Gece telefon çalarsa yüreğim kalkar, yalnızım ya korkarım. Seni de rahatsız etmek istemem kızım.’
Bu sözlerin sahibi melek gibi kadın, melek oldu. Sonsuzluğa yol aldı. ‘Kızım nerdesin özledim seni’ dedi, ikinci gün veda etti. Gece 20:30 sularında çalan telefon beni korkuttu. Aramadın, hiç aramazdın. Ürktüm, ürkerek baktım ve telefonu açtım. Aklımdan geçeni gecenin karanlığında bir kadın fısıldadı… Başka bir kadın… ve…
Hep dua ederdin. Ölümün de hayırlısı, Allah elden ayaktan düşürmesin, kim bakar bana’ derdin…. Sen evinde cenneti oluşturmuştun. Sen cennete yol alırken, bizler senin evinde, seni uğurlayan sadece dört kişiydik… Gittiğin yerin cennet olduğunu biliyorum…
Sen Affet… Affetmek Allah’ a mahsus olsa da sen affet… Yalnız dünyan da sana el uzatamayanları affet. Senin gibi nice yalnız yaşayan yaşlılarımız var. Senin diğer yaşlılardan farkın tek olman…Eş yok, çocuk yok…. Sevenim çok derdi, gerçekten çoktu... Kuşları, çiçekleri ve gözyaşları vardı. Kimsesi yok, seveni çok… Kimsesizliğin içindeki sevgililer…
Kalabalığın içinde, ailesi olan yaşlılarımız… Belki en doğrusu büyüklerimizi diyelim… Huzurla yaşasınlar, bakımı iyi olsun diye yaşlı evlerine, huzurevlerine, bakımevlerine ismi her neyse bir yere bıraktığımız büyüklerimiz… Oysa huzur sevdiklerimizin yanında … Uzaklarda değil… Kendi evinde çocukları ve torunlarıyla, sevdikleriyle içeceği bir tas çorbanın içinde gizli !!!
Anne ve babamız, doğduğumuz günden itibaren yakın yada uzak hep yanımızda oldu. Büyüttü, besledi, uykusuz kaldı, merak etti, sevindi, üzüldü. Biz çocukları, bizi seven büyüklerimize bunların daha nicelerini yaşattık. Çocukları üzerine hayal kuran, gelecek için umutları olan büyüklerimiz… Ruhsal ve zihinsel yetenekleri azalmaya başlayan büyüklerimiz!!! Şimdi onlar çocukluk döneminde; saçları ve dişleri dökülen, yürüyemeyen, sendeleyen, her şeyi tekrarlayan, bakışlarımızdan kızdığımızı sanan ve hemen alınganlıkları olan büyüklerimiz... Bir çocuk gibi bisküvi, çikolata, gofret gibi yiyeceklerden mutlu olanlar…
Bugünün gençleri ve yetişkinleri….Bizler yarının gelecek yaşlılarıyız. Huzuru sevdiklerinizin yanında, çocuklarınızla ve ailenizle bir tas çorbada mı bulmak istersiniz….Yoksa….
Sevdiklerimizin değerini kaybetmeden bilelim… Yitirdiğimiz bir çift gözün, bir candan tebessümün kıymetini bilip, unutmadan yaşatalım, yaşayalım. Bizler için her fedakarlığı yapmış yada yapmaya hazır olan büyüklerimizle paylaşacağımız sadece sevgi… Bir kase çorbayı ve bir merhaba’yı eksik bırakmayın, eksik kalmayın, hüzünle eksilmeyin. Sevgiyle geçecek günlere hüznü eklemeyin, ekletmeyin. Sevdiklerinizle sevgiyle kalmanız dileğiyle…