Tam kapanma Cuma günü başlıyor. 17 gün devam edecek ve içine bayramı da, alacak bu kapanma dönemine dileriz, herkes gerekli hassasiyeti gösterir, bu 17 günün sonunda, haritamızda kırmızıların en az turuncuya döndüğünü, hatta sarı olduğunu görebiliriz.
Yaz mevsimi arifesinde bu kapanma son umut!
Bu umudun iyi değerlendirilmesi olmazsa olmaz!
Esnaf ne sıkacak dişimiz, ne de bundan böyle kaybedecek fazla bir şeyimiz kalmadı amma çıkmadık canda bir umut diyerek tam kapanmanın başlayacağı Cuma gününü bekliyor.
İşler kesat!
İşler durgun ötesi durgun,
Bazı sektörlerde çarklar duralı çok olmuş!
Yıllardan beri cümle alacak verecek hikayelerini bayramdan sonraya öteleyen, atan insanların ağzını bıçak açmıyor.
Espriyi dahi unutmuş yüzler her tarafta…
Tam kapanma olsun mu , olmasın mı diye çok zaman geçirildiğini düşünenler var!
Aşı konusunda neden çok önceden tedbir alınamadığı, neden sürekli tarih açıklamaları yapıldığı ve verilen tarihlerin tutmadığı yüksek sesle dillendirilen konulardan.
Karanlığın sonu aydınlık diye diye geldik Ramazan ayının ortasına…
2020 yılının karamsar atmosferini dağıtmak adına 2021 yılını beklemiştik. Virüs ve piyasalar göz açtırmadı hiçbirimize! 2021 yılının ikinci yarı umudunu da bayramdan sonrasına bıraktık!
Ne olacak bayramdan sonra?
İnşallah iyi olacak diye bekliyor insanımız, bahardan yaza çıkarken umuda kanat çırpmak istiyor!
*****
En büyük beklenti, tedbirlere tam anlamıyla uyulursa, vaka sayıları, ölüm sayıları, göstergeler beklenenden çok daha aşağıya çekilebilir ümidinin taşınmış olması!
Mavi renkli şehirlerimizin her bölgede artması, insanımızın nefes alması. Sektör çarklarının dönmesi, sıfırdan başlanırcasına tekrar hayatımızın start alması!
Beklentilerimiz bu yönde…
Karamsarlar var!
Felaket tellalları var!
Olumsuzluğun her köşe bucakta kol gezmesi var!
Bayramdan sonra, yaz başında yeniden her şey canlanabilir mi?
Beklentiler bu yönde…
Milletimiz iş ve aş derdinde, geçim derdinde, onların dışında kalanlar bu meselenin hallolmasıyla doğru orantılı.
Önce can, sonra canan derler ya… Vatandaşın önceliği seçime tur bindirmiş durumda.
*****
Sektörler kördüğüm olmuş vaziyette.
Kilitlenmiş, açılmıyor birçoğu…
Can çekişeni var!
Öldü diye bir köşede atılmış duranı var!
Suni teneffüse ihtiyacı olanı var!
Elinizi uzatsanız kalkacak olanları var!
Anlayacağınız, mecalsizler var!
Halsizler var!
Kırgınlar var!
Virüsten ve piyasalardan vurgun yemiş boylu boyunca uzanmış yatanları var!
Bu sektörleri ayağa kaldıracak olan kim?
İnsanlar!
İnsanlar demoralize olmuş vaziyetteler!
İnsanlara bu saatten sonra lafla istikamet vermeniz söz konusu değil.
Yaşanılan durum, sözün bittiği yer!
Bayramdan sonrası için “-ecek” ve “-acak” diye başlayan cümlelerden çok daha fazlasını bekliyor herkes!
*****
Beklenen ne mi? Bayram sonrası için, cümle iş ve aş kapılarına yani sektörlerin tamamına start verilmesi.
Bazı sektörlere devam deyip, bazılarına sen dur, sen az daha bekle demek, sana sıran gelince izin vereceğiz yaklaşımında bulunmak, o iş dalından başka bir şey yapamayan insanları yaşarken öldürmek demek!
Bayram sonrası, virajların en keskini, yol ayrımlarının en can alıcısı durumunda…
Siyaset, ticaret, sanayi, iş dünyası, işçi, memur, emekli, çalışan, köylü, çiftçi her kesim bayramdan sonraya bıraktı her şeyi.
Atasözleri, en özlü deyişler, deyimler, şarkılar, türküler bayramdan sonrasını bekliyor.
Çatlayan sabır taşları da öyle…
Umutlar da öyle, beklentilerde öyle…
İstanbul’da Halk ekmek büfesi konusundaki yanlış uygulamalara vatandaşın tepkisi, öfkeye dönüştü. Zaten iş yok, aş yok, ne istiyorlar bizim ekmeğimizden diyen, biz ekmeğimizin derdindeyiz, siz neyin derdindesiniz diyen yaşlı kadına siyaset falan sökmez!
Siyasetin kendi arasında ki, rekabeti, kimin haklı kimin haksız olduğu canı burnundaki, ekmeğinin derdinde olan insanları ilgilendirmiyor, hem de hiç!
Ne yapması lazım siyasetin?
İnsanların derdine çare bulmak!
Kendisine oy veren, destekleyen insanların derdine maddi ve manevi çare bulamayan ve olamayan siyaset, nedense ben ne yapıyorum demiyor, demediği gibi, demek içinde her geçen gün daha da fazla geç kalıyor!
*****
Siyasetimizin bugün aynaya bakmaya acilen ihtiyacı var!
Ayna derken ne mi demek istiyoruz?
Ayna, piyasalar! Ayna, çarşı ve pazar!
Ayna, iş ve güç! Ayna, istihdam!
Ayna, ahenkle dönmesi beklenen çarklar ve gülmeye hasret yüzler
Ayna, marketler!
Ayna, insanların aldıkları ücretlerle yaşayabilme imkanının tespiti!
Ayna, insanları dinlemek!
Ayna, insanların arasında dolaşmak!
Siyasette ki sen-ben kavgaları, siyasetin asli görevini unutturmuşsa, o unutanları unutur gider insanlar!
İnsanlar öldüm ben, bittim ben, dibe vurdum ben, evime ekmek götüremiyorum ben derken, siyaset hâlâ ne var senin halinde nağmeleri çekiyorsa, yol biter, yolculuk biter, destek biter, yağmur diner!
İşte onun içindir ki, siyaset aynen, insanlar gibi bunalımda…Bunalım takılıyor.
Ancak, siyasetin bunalım takılmak gibi bir lüksü yok!
Takılırsa, takılanlar takıldığı yerde kalır, takılmayanlar yoluna devam eder!
Siyaset, ekmek gibi vatandaşı direkt ilgilendiren ve en hassas olduğu bir meseleye dahi engel olmaya kalkmaya devam ederse, ağzınla kuş tutsa destek bulamaz.
Olan desteğini de kaybeder!
Tam kapanma ve bayramdan sonrası, çetin geçecek bir imtihanın başlangıcı aslında. Yeni umutlar, yeni açılımlar, yeni başlangıçlar, yeni rüzgarlar, hayırlısı olsun inşallah!