Kardeşlik iklimi sevgiden bir nişanedir. Kardeşlik ikliminin kazanında gururlar, kibirler, feragatler, çıkarlar, kinler, düşmanlıklar, sen-ben kavgaları, sizden-bizden hikayeleri, riya, mağrurluk, hasetlik, fesatlık, kıskançlık, böbürlenmeler, övünmeler, dedikodular, laf taşımalar, fitneler, iftiralar hasılı kötü olan, olumsuz olan ne varsa yanmış, kavrulmuş, yok olmuş, geriye sevgiden ve kardeşlikten başka bir şey kalmamışsa, kardeşlik ikliminin bütün güzelliği kardeş olanların yüzlerine yansımışsa, o coğrafyada kardeşlik iklimi hüküm sürüyor demektir.
Bu kardeşliği, hiçbir haset, hiçbir fesat, hiçbir kıskanç bozamaz!
Kardeşlik iklimi bir günde oluşan, oluşturulan bir kavram değil.
Bu iklimi yaşatan,
Ayakta tutan, devam ettiren,
Her ne sebeple olursa olsun geri adım attırmayan,
O kadar çok sebep,
O kadar çok birleştirici ve yapıcı unsur vardır ki,
Çetelesini tarihten başka kim tutabilir?
Kardeşlik iklimini oluşturan nedenler, güçlü dostluklarla, sayısı bilinmeyen sınanmış olaylarla örülü!
Kardeş olmak,
Kardeşçe yaşamak,
Kardeşlik noktasında hiçbir çıkar ve menfaat beklentisi olmadan,
Yılları yıllara eklemek,
Yüzlerce yılı bir arada barış içinde,
Hoşgörüyle, anlayışla,
Kavgasız, gürültüsüz, olaysız geçirmek kolay mı?
Bizim kardeşlerimizle bir arada yaşadığımız coğrafyamız 2071’de bin yıla ulaşacak.
Bu coğrafyada
Bin yılın kardeşliği,
Bin yıla dayanan kardeşliği ayakta tutmak,
Korumak, muhafaza etmek az mesele mi?
Bunu ancak, kardeşlik ikliminin hüküm sürdüğü bir sevgi ortamında gerçekleştirebilirsiniz.
Anadolu coğrafyası,
Türk milletini Malazgirt’ten bu yana geçen yaklaşık bin yıla yakın süreçte, birçok kavimle, milletle tanıştırdı, kaynaştırdı.
Evlilikler yoluyla, hısım-akraba etti.
Yakınlaştırdı, bu yakınlaşmayı pekiştirdi, sağlam dostluklarla perçinledi.
Aynı kaderi paylaştırdı. Aynı coğrafya için işgalcilerle, el ele omuz omuza ortak düşmanla savaştırdı.
Bütün bu ortak akıl, bütün bu ele ele vermişlik, bu coğrafyada ki insanları kardeş yapmaya yetti de arttı.
Ve aynı kardeşlik ikliminde buluşturdu!
Türk Milletinin kurmuş olduğu birer Türk Hanedanı olan Selçuklu ve Osmanlı bu kardeşliği bir arada tutmayı başardılar!
Şimdi onların izinden Türkiye Cumhuriyeti yürüyor.
KARDEŞLİK ASIRLARCA BİRLİKTE YÜRÜNEN BİR YOL HİKAYESİDİR!
Kardeşlik, vefakarların, vefakarca, yağmurda, karda, tipide, buranda, kavurucu sıcakta, sert esen rüzgarlarda birlikte yürüdüğü bir yol hikayesidir.
Bu yol hikayesi uzun yıllara dayanıyor ve asırları birbirine ekliyorsa, kardeşlik ikliminin hüküm sürdüğü bir coğrafyada yaşıyorsunuz demektir!
Değil mi ki, kardeş olmak aynı yolda yürümektir.
Değil mi ki, kardeşlik aynı yolun yolcusu olmak demektir!
O halde;
Yolun bitmeyen-tükenmeyen çilesini,
Entrikasını, ayak oyunlarını, hilesini,
Adım başı ortaya çıkan derdini-sıkıntısını,
Çukurunu, tümseğini, engebesini,
Birdenbire karşınıza çıkan virajlarını,
Oldukça dik olan yokuşlarını,
Gözleri yanıltan, bir anda uçurumun kenarlarına getiren inişini,
Kuş uçmaz, kervan geçmez geçitlerini,
Bazen yolun asfalt olanını,
Bazen buz tutanını,
Bazen tozlu-topraklısını, bazen balçık misali çamurlusunu,
Bazen de en tatsız sürprizlisini birlikte karşılamaktır.
Dosta dostça, düşmanlık yapana ortak bir tavır koyarak yola devam etmektir.
KARDEŞLİK İKLİMİNDE KÜSLÜK OLMAZ, KIRGINLIK, DARGINLIK OLMAZ!
Kardeşlik, birbirinden şüphe etmemektir!
Birbirinin kuyusunu kazmamaktır!
Sözünde durmaktır!
Eğer bir coğrafyada kardeşlik iklimi hüküm sürüyorsa;
Kimse kimseyi aldatmaz!
Çıkar uğruna kandırmaz!
Yalandan medet ummaz, insanın gözünün içine baka baka yalanı doğru gibi söylemeye kalkışmaz!
Her ne olursa olsun doğruyu söylemekten geri durmaz!
Acı konuşmaz, acı söylemez!
Hz. Mevlana’nın dediği gibi, acıyı tatlılaştırarak söyler!
Kardeşe ve kardeşliğe yakışanı yapar!
Kardeşlik ikliminin hüküm sürdüğü coğrafyalarda, gerçekten her şey güllük gülistanlıktır.
Kardeş kardeşin ne olduğunu, ne öldüğünü ister gibi, Türk Milletine ait olduğu şüpheli deyimler, ata sözleri taraftar bulmaz!
Kardeşlik ikliminde soğukluklar olmaz…
Küslükler, dargınlıklar olmaz!
İncinmelere, kem sözlere gerek kalmaz!
Kardeşlik ikliminde, kimse kimseye lakap takmaz, kültürüne, geleneğine, göreneğine, şivesine, diline, dini inançlarına karışmaz!
Kardeş, kardeşini olduğu gibi kabul etmiştir, kusur aramaz!
Hoşgörü, kardeşliğin vazgeçilmezi ve baş tacıdır!
Kardeşlik gören gözlerin, seven kalplerin güzelliğidir!
Bir olmak, beraber olmak, hoşgörü dairesinin içerisinde bir arada bulunmak, kardeş olmak güzel şey.
Kardeşlik ikliminin hüküm sürdüğü şehirlerin var olduğu bir ülkedeyiz!
Hoşgörünün şehrinde, vefalı olanların, vefa gösterenlerin, vefa vaktine uyanların, vefa vaktinde bir araya gelenlerin sunduğu göz yaşartan tablo, kardeşlik ikliminin bir nişanesidir.
Bu nişane keşke, hep sürse, hep devam etse!
Gel çağrısının, bu kadar çok yakıştığı sayılı şehir var dünyamızda.
Güzel Türkiye’mize, şehrimize hoşgörü de, vefa da, kardeşlikte yakışıyor!
Kardeşlik İklimi demişken!
İklimin ılımanı, rüzgarı meltem olanı, soğuğu dokunmayanı, sıcağı yakmayanı, pınarları buz gibi olanı, yüce çınarların gölge olduğu, gülizarların, lalezarların insanları mest ettiği, insanların yüzünün güldüğü, birbirine selam verdiği, kavgayı, münakaşayı, tartışmayı bir daha gün yüzüne çıkamasın diye derinlere gömdüğü bir iklimin adı neden kardeşlik iklimi olmasın ki…
Yeter ki, isteyelim, el ele verelim!