Ne zaman kargoculardan söz açılsa, hemen herkes kargocularla ilgili bir derdini, şikâyetini dile getiriyor.
“Bir dokun, bin ah" işit misali.
Şikâyetler muhtelif.
Kimileri, gelen kargonun kırık dökük olduğundan şikâyet ediyor, kimileri de çok geç geldiğini söylüyor. En yaygın şikâyet konusu da “geldik evde bulamadık" yalanı.
Önceleri, geldiklerinin ispatı için kapıya bir not yapıştırırlardı. “Geldik bulamadık. Şu kadar gün içinde falan şubemizden kargonuzu alabilirsiniz” derlerdi. Şimdilerde işin kolayına kaçıyorlar. Kargoyu şubeden çıkarmadan bir mesajla işi bitiriyorlar. Ya da bitirdiklerini sanıyorlar.
Acaba diyorum. Bu arkadaşların geldiklerini ispat etmek gibi bir sorumlulukları yok mudur?
Çok da küstahlar. Şubede çalışanlara bir şey söylemeye de gelmiyor. “Git istediğin yere şikayet et" diyerek bir de zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar.
Kargo firmalarının konusu Konya'ya münhasır değil. Yani bu çirkinlik sadece bizde yaşanmıyor. Ulusal tv kanallarında da bu konuda kapsamlı haberler yer almıştı.
İş ahlakı ile bağdaşmayan bu davranışın ölçüde, tartıda yapılan hileden hiç bir farkı yoktur.
Ürün siparişi verilirken, sipariş veren kişinin gerekli tüm bilgilerini alıyorlar.
Sipariş veren kişinin açık adresi, sabit ve cep telefonları ile birlikte mail adresi de kargo firmalarının elinde bulunmaktadır.
“Geldik bulamadık” diyene kadar, eldeki mevcut iletişim kaynaklarından birisi ile ilgili vatandaşa ulaşabilirler. Ama niyet bozuk olunca yalana sarılıyorlar. Çok yazık.
Bu tür çirkinlikler Tüketici Hakem Heyetlerinin sorumluluk alanına girer mi bilmiyorum. Neticede burada da insanları aldatmak gibi bir eylem var. Bu da cezalandırmaya müstahak bir konudur.
Eğer insanlar haramın ve helalin hesabını yapmazlarsa, bu ve benzeri çirkinlikleri çok yaşarız. Üç günlük dünya için, öteki gerçek alemde hesabını veremeyecek şeyleri yaparak ahiretimizi tehlikeye sokmak, akıllı insanların yapacağı iş değildir.
Kim insanları aldattığını düşünüyorsa, bilsin ki aldanan kendisidir.
İlahî kameralar kesintisiz kayıt yapıyor. Demedi demeyin.