Bayramlarımızın tatil süreleri bellidir. Takvimlerde de her biri yazılıdır. Turizme destek olsun diye son yıllarda, bayram tatilleri uzatılır oldu. Dini bayramlarımız tatile dönüşüyor, bu yüzden bin yıllık dini geleneğimiz de yok ediliyor diyen haklı itirazlar dışında buna kimsenin bir diyeceği olmaz. Ancak, uzatılacak bayram tatilleri böyle son dakika golü gibi değil de, bir önceki yıl içinde belirlense ve takvimlerdeki yerini de öylece alsa böyle, son anda, sürpriz gibi ACEMİCE yapılmasa ne güzel olur.
Örneğin şu günlerde Kurban Bayramı çok yaklaştı. Tatilin kaç gün olacağı merak ediliyor. Ama tatilin böyle son anda uzatılmasının turizm dışındaki sektörlere nasıl zarar verdiğinden hiç bahseden yok. Sanki bundan ekonomi yöneticilerinin, oda, borsa ve medya yöneticilerinin haberi bile yok veya umurlarında değil ki, hiç sesleri çıkmıyor. Tatilin uzatılıp uzatılmayacağı da hala belli olmuş değil.
Ekonomiyi düze çıkaracağız derken maalesef hata üstüne hata yapılıyor. Bu uzun tatiller de diğerleri gibi çok önceden belirlenip, yılın takvimlerinde gösterilse; esnaf, tüccar, sanayici ve diğer iş insanları da verecekleri çek ve senetlerin ödeme günlerini ona göre ayarlardı. Böyle son anda sürpriz gibi tatil uzatılınca dokuz-on günlük bayram tatiline rastlayan çek-senet ödemeleri, bayram sonundaki ilk mesai gününe yığılıyor. Sırf bu yüzden zora düşen, hatta batan firma sayısı da sanılandan çok fazladır.
Bilindiği gibi geçen yılın Kurban Bayramında da böyle geç açıklanan, uzun bir tatil vardı. Bu tatil bittikten sonra maalesef çok sayıda firma sıkıntıya düştü veya battı. Bunu batışları sadece malum dolar manipülâsyonunun getirdiği ekonomik türbülânsa bağlayamayız. Aynı zamanda ilk mesai gününde ödenmesi gereken çek ve senetlere ek olarak uzun bayram tatili günlerine rastlayan çek ve senet ödemelerinin de eklenmesiyle ilk mesai gününe çok fazla ödeme yığılması da sebep olmuştur. Bundan dolayı hiçbir yetkili ve sorumlunun, öz eleştiri yaptığına şahit olmadık. Tam aksine bu hatalara devam edilmiştir. Geçtiğimiz Ramazan Bayramında bunu açık açık bir kez daha görmüş olduk.
Bir ülkede faiz, enflasyon ve işsizlik oranları ne kadar yüksekse; o ülkede ekonomi o kadar kötüdür. Elbette beterin beteri vardır. Elbette ülke olarak geçmişte daha kötülerini de yaşadık. Ama kendimizi niçin hep daha kötü, daha geride olanla karşılaştırıyoruz? Elbette ekonomisi bizden daha geride olan ülkeler de olacaktır. Ama ortada batı ülkeleri gibi bir ekonomik gücümüz yokken rehavete kapılıp, uzun uzun tatiller yapmak yerine daha çok, daha bilinçli ve daha verimli çalışmamız gerekmez mi?
Özel sektörün büyük çoğunluğu resmi tatil günleri bitince iş yerlerini açıyor. Ama kamuya ait yerler ve bankalar kapalı olduğu için tam verimli bir çalışma yapamıyor. Ekonomisi güçlü olan ülkeler bu tatilleri hak etmiş, yapıyor. Ama biz çalışmak zorundayız. Sayın Cumhurbaşkanımız geçen yıl yaşanan ekonomik sıkıntıların, dış güçlerin yaptığı bir ekonomik manipülâsyon sonucu olduğunu açıkladı. İşte bunu ekonomik bakımdan güçlü ülkelere yapamıyorlar. Yapsalar da bizdeki kadar yıkıcı olmuyor.
Demek ki, ilerlememizi istemeyen dış güçlerin kolayca manipülâsyon yapabileceği, adeta bir oyuncak gibi oynayabileceği derecede zayıf, kırılgan ve güçsüz bir ekonomimiz var. Halkın önünü açıp, verimli bir çalışmaya zemin ve fırsat hazırlayacak yerde, son dakikada gelen sürpriz tatil golleriyle onların ödeme programlarını alt üst etmeye hakkımız var mı? Bari gölge etmeyelim, başka ihsan istemez.
Ekonomide buna benzer çok basit konularda, çok fazla hata yapılıyor. Ama uykuları kaçan, yuvası dağılan, çoru-çocuğu perişan olan bu hataları yapanlar değil, hep bu yüzden işi bozulanlar oluyor. Karşılıksız çeke hapis cezası getiren 5941 sayılı yasa bunun en bariz örneğidir. Hatta işi bozulanlar, bu hataları yapanların umurunda bile olmuyor ki, 2018 de mağdur ettikleri insanlardan çek hapis cezasını bile hala kaldıramadılar. Meclis tatile girecek, dönüşte görüşülecekmiş! İnsanlar haksız yere hapiste yatıyor ama onlar için bu önemli değil, tatil daha önemlidir. Siz hiç şimdiye kadar bizim ülkemizde, işi daha iyi yapacak birileri gelsin diyerek istifa eden birini gördünüz mü? Göremezsiniz çünkü onlar, sonuç nasıl olursa olsun, en iyiyi kendilerinin yaptığına inanıyorlar. Halkla iç içe görünseler de belli ki, bu oy içindir. Görünen o ki, karar vericiler halktan kopmuştur. Asıl sorun da burada zaten. Allah’a emanet olunuz.