Bu ilk vukuatı değil ki Kılıçdaroğlu’nun. Daha önce de benzeri gafları olmuştu. Gerçi “Gaf” işlenen fiili biraz yumuşatıyor. Bu gaf değil. Taammüden işlenmiş bir suçtur. Daha öncekiler de böyleydi.
Oysa Allah kullarını o kadar mükemmel yaratmış ki. Kulların ağzından çıkanı kulağı duysun diye kulak kepçelerini poposuna yerleştirmemiş. Ey muhterem Kemal Efendi. Ne zaman akıllanacaksın sen? Ne zaman adam gibi muhalefet edeceksin? Söylediklerinden yüzün kızarmıyor mu? Ya da akşam eve gittiğin zaman eşin hanımefendi “Kemal bugünkü söylediklerin sana yakışmadı. Yine ağzını bozdun. Böyle devam edersen ağzına biber süreceğim” demiyor mu?
Bu adam tez vakitte müşahede altına alınmalıdır. Vücut dili ağzıyla söylediklerinden daha da vahim şeyler söylüyor. Yüzünün aldığı şekillere bakılırsa ağzına biber sürmek bile kesmez. Yüzünde bir hınç ifadesi hiç eksik olmuyor. Elleri ve kolları ile yaptığı şekiller tatminsizlik alametleri ile dolu. Böyle birinden de her şey beklenir. Öyle ki, iktidarsızlık başına vurmuş. Ne kadar yanlış şeyler yapıyorsa, hepsinin de ana sebebi iktidarsızlık. Kemal Efendi’nin yaptıklarından biraz da Başbakan sorumlu. Kaç 23 Nisan geçti, bir kere Kemal Efendi’yi, Başbakanlık koltuğuna oturtmadı. Böyle de olmaz ki canım.
Aileden Sorumlu Bakan ne demişti?
“Bir kurumda böyle bir olayın bir kere yaşanmış olması, o kurumu kapatmak için gerekçe olamaz. Öte taraftan failin en ağır cezayı alması için sıfır toleransla hukuki takibimizi yapıyoruz.”
Sizin ne söylediğinizin bir önemi yok aslında. Karşınızdaki nasıl anlamak istiyor, aslolan bu. Bakalım nasıl anlamak istemişler:
“Bakan ‘Bir kereden bir şey olmaz’ dedi”
İki âmâ erik yiyormuş. Birisi ötekine “İkişer-ikişer yiyorsun galiba” demiş.
“Kör gözünle nasıl gördün ?” deyince,
“Kendimden pay biçiyorum” cevabını vermiş.
Demek ki onlardaki zihniyet, “Bir kereden bir şey olmaz” yönünde.
Ne diyelim. Kel başa şimşir tarak.