Çiçero diyor ki: “İnsanın, bir şeye üzülünce saçını başını yolması kadar saçma bir şey yoktur çünkü kellik üzüntüyü gidermez. “ O halde bırakın saçlarınız yerinde kalsın. Ölenle, olana çare varsa koş peşinden… Nasıl olsa bütün mezarlıklar, dünyada işleri yarım kalmış insanlarla doludur.
İnsanlar balık misalidir. Balık sudan çıkınca, insan da insanlıktan çıkınca ölürler. Bir insanın hayatından değerli bir şeyi yoksa o insanın hayatının da değeri yoktur. Neden “insan” diye başladım?
Çünkü insanlarda dayanılmaz derecede bir bencillik gördüğümdendir. Bencil insan kendisinden başkasını görmez. Çünkü gözlerinin önünde gurur perdesi vardır. Eğer ona gerçeği görecek bir göz bağışlasalardı, hiç kimseyi kendinden küçük görmezdi.
Bazı kişiler «insan her şeyin ölçüsüdür» diyorlar! Hâlbuki insan aklı, aşılmaz duvarlarla örülüdür. Bu sahayı sonsuz zannedip, bakarkör olarak alabildiğine koşmak insanı helâke götürür. İnsan, yaratılan en iyi bir sanattır ve en büyük sanatkâra muhtaçtır.
Her ne kadar bir şeyler yapıyor ve inkâr edilmeyecek bir «sanatkâr» tarafı var ise de bu aklının sınırları dâhilindedir. Şahsen ben bir insana söz anlatmak için yakasını, paçasını tutmaya lüzum görmüyorum. Çünkü dinlemiyor.
O zaman da galiba en iyi çözüm bu diyerek dilimi tutuyorum. Zira bir insanı anlayabilmek, koskoca bir kitabı anlamaktan zormuş meğer… Hele bazı insanlar her nedense başkalarını üzünce seviniyorlar, ne hikmetse?
İnsan bir sahilden diğerine ulaşınca, artık kayığı sırtında taşır mı? Akıl denen bir şey var. İnsanların çoğu genel yargıda, gerçeklerden çok görünüşe göre karar veriyorlar. Oysa Allah bütün insanlara göz vermiştir, fakat çok azına gerçeği bulup çıkarmak kısmet oluyor.
Anlıyorum ki; birbirimize köprü kuracağımız yerde, aramıza duvar örüyoruz ve bu yüzden de hep yalnız kalıyoruz. O zaman çözüm ne? Çözümü çok basit… Karşında birisi konuşurken yüzüne bak! Yüzüne bak ki, insan yerine konulduğunu anlasın.
O anda meşguliyetin varsa, bunu nazik bir şekilde dile getir. Aletlerin, aleti olma! Senin bir kişiliğin var. Onu, başkalarını taklit ederek bozma! Öfkelenip de ortalığı tozu dumana katma! O zaman bırak karşındakini, kendini bile göremezsin.
İnsanların gözünde kahraman mı olmak istiyorsun? O zaman dinle! İnsan zekânın karşısında
saygıyla eğilir, ama iyi davranış ve şefkatin önünde diz çöker. Meğer ne kadar da kolaymış bu kahramanlık… Şefkat ve iyi davranış hepsi bu kadar…
Selam ve muhabbetle…