TARİHE YOLCULUK (333)
HZ. MEVLÂNA: “Sen değerinle ve düşüncenle iki âleme bedelsin. Ama ne yapayım ki kendi değerini bilmiyorsun. Kendini ucuza satma, çünkü değerin yüksektir.”
İnsana bakış açımız nasıl olmalı?
Eski mahallemden sevdiğimiz bir genç olan Hulisi’yi, geçirdiği bir kalp krizi neticesinde kaybetmenin derin hüznü ve teessürüyle naaşını Üçler Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlarken emekli hâkimin bir mezar taşında, yazılı şu dörtlük epey düşündürmedi değil:
Diriyiz daima ölmeyiz/ Karanlıkta kalmayız/ Çürüyüp toprak olmayız/ Bize leyl ü nehar olmaz.”
Kabristanlar, bize ölümü, yâni ahireti ve öbür dünyayı “Ey yoldan geçenler yakında görüşürüz” mesajını vermesi ve hatırlatması açısından biz müslümanlar için önemlidir.
Gelip geçici (oyun oynaştan ibaret) bir dünyada yaşıyor olmamız dolayısıyla bu dünyadaki hayat ile insana bakışımızın nasıl olması gerektiği hususu, elbette çok önemli.
Vazgeçilmez insanlarla dolu olan mezarlıklara baktığımızda, âdemoğlunun hayatının ne kadar kısa olduğu görülecektir.
İyi bir insan, ahlâklı ve erdemli bir Müslüman olmak kadar zor bir şey yok şu geçici dünyada.
İyi, ahlaklı ve erdemli insan olabilmek o kadar da zor olmasa gerek. Ben, dünyayı iyi, erdemli ve ahlâk sahibi insanların kurtaracağına inanıyorum. Cenab-ı Hakk tarafından “en şerefli varlık” olarak yaratılan ve yeryüzünün “halifesi” olarak taltif edilen müslümanlar olarak insana ve insanlara; Yunus’ca, Mevlâna’ca bakabilmenin yollarını bulmalıyız.
“Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm” diyen Yunus gibi “Halifetullâh” makamına yükselebilmek elbette her insanın harcı olmasa gerek. Nefsimizi, kendimizi bilmeyi nasip etmesi için Rabbimize niyâzda bulunurken, Yunus gibi yokluk (hiçlik) âleminin bilincine varanlardan olmayı da bize nasip etsin.
Hz. Mevlâna, Şeyh Galib’in “Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen” beytinden dolayı insana seslenirken “Sen kâinatın özüsün” diyor. Bu kâinatın vazgeçilmez çekirdeği olan insana öyle bir nazarla bakıyor ki;
“Ey Hakk’ın kitabının kopyası olan sen/ Ey padişahın güzelliğine ayna olan sen/ Âlemde senin dışında olan bir şey yoktur/ Ne istiyorsan kendinden iste, kendinden ara/ Ne arıyorsan sensin, sen" demek suretiyle bize bir ayna tutuyor.
İnsanın sonsuza açılan penceresi olan ‘gönül’e son derece ehemmiyet veren Hz. Mevlâna, bizi, şu beytiyle ne de güzel uyarıyor:
“Sen değerinle ve düşüncenle iki âleme bedelsin. Ama ne yapayım ki kendi değerini bilmiyorsun. Kendini ucuza satma, çünkü değerin yüksektir.”
Değerini ve kıymetini bilenlere ne mutlu!
SAM AMCA’NIN ÇİZİLEN KARİZMASI
Türkiye, Amerikalı Ajan Rahip Brunson’u yakalayarak Sam Amca’nın küresel karizmasını çizdirmiş, yâni küresel büyüleyici özelliğine bir çizik attırmıştı.
Bu aslında dünya çapında önemli bir olaydır. Bunun önemini bilen Amerika, karizmasının çizilmesini kendisine yediremediğinden, ayağındaki nasırın acısından dolayı devamlı tehditkâri açıklamalarla Türkiye’ye pabucu pahalıya ödettirmek için her yolu deniyor.
ABD'li rahip Brunson, tehditlerden sonra adlî kontrol şartıyla ev hapsine alındı.
Peki, bu ne anlama geliyor?
İşin püf noktası işte burada…
“Al papazı, ver papazı” açıklaması FETÖ’ye yönelik olmakla birlikte hain FETÖ ele başısının Amerika’da ev hapsinde tutulmasına karşın, ajan papaz Brunson da sonunda ev hapsine alındı.
Rahibin ev hapsine alınması pazarlık için gösterilen küçük bir iyi niyet göstergesi olarak görülebilir. Ev hapsine alındı diye “başıboş kaldı” anlamı da çıkartılmaması gerekir. Rahip Brunson, ABD için Trump'tan daha değerlidir. Çünkü Trump gelip geçicidir. Trump olmazsa yerine bir adam bulması kolaydır. Brunson gibi ajan adamlar kalıcıdır. Böyle adamların yerini doldurmak kolay değildir. Böyle konularda biraz daha derin ve geniş düşünmek gerekir. Abdullah Çatlı’nın yeri henüz doldurulabilmiş değil.
PAZARTESİ: Karamanlı Karasakal Hoca…