Geçen hafta Konya’da Kenevir bitkisinin yetiştirilmesi ile ilgili üretim izni alması üzerine bir yazı kaleme almış ve sonucu “taşıdığı yük itibariyle oldukça önemli olan tarımın temsilcilerinin olaylara bakışı ve yorumlarında etik kurallar çalışmalıdır” şeklinde bağlamıştım.
Şu konuyu tekrar ısrarla ele almalıyım ki, kenevirin Konya’da üretilme iznini alınmasında en büyük pay Kooperatif Başkanı Mahmut Şenyüz ve yönetimine aittir. Biz izinden kısa bir süre önce dâhil olduk ve daha sistemli (üretiminden sanayide işlenmesine kadar) üretim modellemeleri ortaya koyarak işe başladık. Üretim İzninin Nisan sonunda gelmesi ile bu sene için sadece Ar-Ge ye müsaade edildi.
Ar-Ge de olsa, deneme için 1 gram dahi tohumumuz yoktu. Bunun için Kooperatif yönetimi ile hemen Samsun’a, yani kenevir araştırmalarının merkezine gittik. Gidişimiz Kulu-Kırıkkale, Çorum üzerinden Samsun oldu. Önce, daha önce de çalıştığımız, Enerji Tarımı Araştırma Merkezi müdürü Mustafa Acar ve ekibini, sonrasında Ondokuzmayıs Üniversitesi, Kenevir Araştırma Merkezi müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç’ı ziyaret ettik. Tohumluk temin ile birlikte yerinde tartışmalarla tecrübelerini aktardılar. Geceyi Cumhurbaşkanımızın da Samsun ziyaretlerinde kaldığı DSİ Bölge misafirhanesinde geçirdik. Lüks olmasa da sükûneti ve temizliği ile kaldığım en güzel yerlerden biri olarak hatıralarımızda yer aldı.
Dönüşte arkadaşlarımızın da yardımı ile önce Kenevirin sapından başlayıp, lifi, hatta kumaşına kadar işlendiği, KenevirO şirketinin 30 milyon Avroya kurduğu tesise uğradık. Burada Ziraat Mühendisi arkadaşım Hüseyin Özçelik eşlik etti. Oldukça gururlandığımız bu tesis ve ekibinden çok şey öğrendik. Devamında Suluova’da kenevir ekimi yapılan bir tarla ziyaretinde, ekimi yerinde gördük. Buradan Yozgat ve Nevşehir üzerinden gece yarısı sağlıklı ve bilgi yüklü olarak Konya’ya ulaşmış olduk.
Oldukça verimli ve ufkumuzu daha da genişleten bu ziyaret kenevirin Konya’da geliştirilmesi ile ilgili, sadece AR-Ge değil, kooperatif yönetimi ve çiftçinin yapması gerekenleri öğrenmiş oldu. Geçen hafta ki yazımda da ele aldığım gibi Kenevir öyle “ha deyince olacak” bir bitki değil. Taşıdığı özel bir madde (esrar) ile üretimi oldukça kuralara tabii olan bir bitki. Bu bakımdan Üniversite için bile herşey kontrol altında. Bu sene için Ar-Ge üretim yapmak bile bir başarı sayılır. Seneye belirli bir program dâhilinde kısmen de olsa üretime geçilebilir. Yaygın üretim için ihtiyaç duyulan durumları söyle sıralayalım.
Kenevir ana konuları itibariyle bir enerji, yağ, lif ve tababet bitkisidir. Tüm bunları bir araya getirmek zor olsa da, imkânsız değil. Saplarının doğrudan yakıt olarak kullanılması dışında bitkinin taşıdığı her bir değer için öncelik, ihtiyaç olan tesislerin kurulmasındadır. Konya için de ilaç sektörü dışında yağ ve lifi için kontrollü ve kurallara uygun üretim yapmada ve işlemede bir sıkıntı yoktur.
Buradan anlaşılan, nerede olursa olsun ekonomik olarak geniş alanlarda üretimi için mutlaka keneviri işleyecek tesislere ihtiyaç vardır. Aksi durumda üretim elde kalabilir, en kötüsü yem veya yakıt olarak tüketilir. Esas olarak; lifi için tekstil ve selüloz; yağı için soğuk sıkım yağ, biyoenerji için de biyogaz tesislerine ihtiyaç vardır. Bu tesislerin kurulması ile şeker fabrikalarının yaptığı gibi sözleşmeli olarak üretilebilir. Tesis kurulması ile ilgili Kooperatif yönetimi birçok yatırımcıdan söz almıştır. Havza’da Kurulu KenevirO firması, Konya’da 40 bin dekar (16 bin Konya dönümü) alanda kenevir üretilmesi halinde bir fabrika kurarak sözleşmeli üretim yapabileceğini belirtti.
Bu arada kenevirin yıllık yağışı 700-800 mm olduğu yerlerde sulamasız yetişebileceği bilinmelidir.
Konya’da kenevir üretiminin gelişmesi için bir sürece ihtiyaç vardır. Ürünün garanti olması ve değerini bulması için öncelik tesiste, tesis için de üretimde olacaktır. Bu sene Ar-Ge üretimi yanında, MEVKA desteği ile geniş bir toplantı yapılması ve kenevirin derinlemesine tartışılması hedeflenmektedir.