“Aşure Günü” gibi çok mübarek bir günü içinde bulunduran Muharrem Ayı’nı yaşamaktayız. Çok önemli olayların yanında çok üzücü, Müslümanların gönlünde derin acılar bırakan “Kerbela Olayı” da bu ayda vukuu bulmuştur.
Hz. Hüseyin Efendimiz (ra) ve ailesinin hunharca katledilmesi, hepimizin içini acıtmakta ve yüreğini sızlatmaktadır. Şahadet şerbeti içen o güzel insanlar en büyük cennet makamı olan “Makamı Mahmut”a kavuştular.
O güzel, yüce insanlara bu hunharca muameleyi reva görenlerin akıbetini bir düşünün!
Hz. Hüseyin Efendimiz(ra) ve ailesinin katlinin failleri veya azmettiricileri; ister Hz. Muaviye’nin (ra) oğlu Yezit olsun, ister başkası, kim olursa olsun Yüce Rabb’ime hesabını verecekler elbet!
-Bin dört yüz yıl önce yaşanmış bu acı hadisenin üzerine bugün düşmanlıklar bina etmenin, fitneye alet olmanın kime ne faydası var?
Kimseye bir faydası olmadığı gibi, o kadar büyük zararları var ki insanları saptırmakta ve imanlarına zarar vermektedir. Hele hele Ehli Sünnet anlayışa sahip Müslümanların bu olayın yaşanmasına gösterdikleri duygusal tepkiden kaynaklı, Hz. Muaviye(ra) ile ilgili olumsuz sözlerine çok üzülüyorum!
Bir kısım Müslümanlar bu duygusal durumdan kaynaklı olumsuz sözlerde bulunuyor ve hassasiyetimiz olmasın mı diye, tepkilerinin haklılığını ortaya koymaya çalışıyorlar.
Hassasiyetimiz olsun olmasına da Peygamber Efendimiz(sav)’in Ashab-ı Kiram Efendilerimizle ilgili sözlerine de hassasiyet olsun. Ehli Sünnet dışı anlayışların etkisine kapılmayalım!
Ehl-i Beyt sevgisi üzerinden; Hz. Ebubekir(ra), Hz. Ömer(ra), Hz. Osman(ra) Efendilerimize, Aişe Validemize(ra) hakaret edecek, buğzedecek ve hatta küfredeceksin sonra da Müslüman’ım diyeceksin. Bunların derdi Ehl-i Beyt değil; öyle olsaydı bu olayı bahane ederek Esahab-ı Kiram Efendilerimize bu hakaretleri yapmazlardı.
-Allah’ın (cc) ve Peygamber Efendimizin(sav) sevdiklerini sevmeyeceksin, olmadı hakaret edeceksin, olmadı küfredeceksin…
– Bu durumda Müslümanlık kalmaz, iman gider.
Kaldı ki hiçbir Müslümanın; aralarında her ne olumsuz olay yaşanırsa yaşansın, Ashab-ı Kiram Efendilerimiz hakkında kötü söz söyleme, eleştirme hakkı yoktur.
Peygamber Efendimiz (sav):
“Ashabıma dil uzatmaktan Allah’tan korkun. Benden sonra onları kötü emellerinize alet etmeyin. Onları seven, beni sevdiği için sever. Beni sevmeyen de onları sevmez. Onları inciten beni incitmiş olur. Beni inciten de Allahü Tealayı incitmiş olur. Bununda cezası gecikmeden verilir” buyuruyor.
-Efendimiz (sav)’in emri açık ve net değil mi?
-Efendimiz (sav)’in sözünün üzerine söz olur mu?
Yüce Allah (cc), ”Allah ve Resulü herhangi bir meselede hüküm bildirdikten sonra, hiçbir erkek veya kadın müminin o konuda başka tercihte bulunma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne isyan ederse besbelli bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab 36) Buyurarak Allah ve Resulünün sözünün üzerine söz olmadığını açık açık emretmektedir.
Yaşanan bazı olumsuz olaylar, tüm Müslümanları üzse de Müslüman’a düşen hayırlı davranış; sükut etmek, olaylardan ders çıkarmaktır.
Yaşanacak bazı olaylarla ilgili Efendimiz (sav);
“Ashabım arasında fitne çıkacak, o fitnelere karışanları, Allah-ü Teâlâ benimle olan sohbetleri hürmetine af ve mağfiret edecektir. Sonra gelenler, bu fitnelere karışan Ashabıma dil uzatarak cehenneme girecektir. (Müslim) Buyurmaktadır.
Ashab-ı Kiram Efendilerimiz arasında hepimizin bildiği bir takım anlaşmazlıklar, hatta çatışmalar olmuştur. Bu yaşanan çatışmaları irdelemek, incelemek taraf olma durumuna sebebiyet vermektedir. Taraf olma durumu, karşı tarafa olumsuz bakma hissine yol açmaktadır. Her iki taraf da Ashab-ı Kiram Efendilerimizdir. Onun için sükut etmek, irdelememek Müslüman için hayırlı davranış diyoruz.
Peygamber Efendimiz (sav):
“Ümmetimden bazıları, Ashabımı kötüleyecekler. Bunlar, Müslümanlıktan ayrılacaklardır.”
“Allahü Teâlâ, bana ashap ve akraba olarak en iyileri seçti. Birçok kimse, ashabıma ve akrabama dil uzatır, kötülemeye çalışırlar. Böyle kimselerle oturmayın! Birlikte yiyip içmeyin, bunlardan kız alıp vermeyin.” [Dare Kutni] Buyurarak, bizleri uyarmaktadır.
Bu kadar açık emirler üzerine hâlâ fitneye alet olunuyorsa, ben ne diyebilirim, siz ne diyebilirsiniz?
Alınması gereken en önemli ders; fitne o mübarek insanları bile etkilediyse bizim gibi zayıf Müslümanların halini bir düşünün! Ahir zaman fitneleri de dahil olmak üzere her türlü fitneye karşı uyanık olmalı ifrat ve tefritten kaçınmalı birlik beraberlik içinde fitnelere ve her türlü haksızlığa karşı mücadele etmeliyiz.
En önemlisi, her duyarlı Müslüman, duyarlı davranmak mecburiyetindedir.