Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen 2 gün sonra, 12 Ağustos’ta kaleme aldığımız bir yazıda “27 Ağustos’ta Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun “kalıcı” genel başkan ve başbakan seçileceği intibaını edindim” şeklinde yazmıştım.
Ve devam etmiştim: “Abdullah Gül, 28 Ağustos sonrası partiye döndüğünde, normal şartlar altında genel başkan olmak üzere dönmüş olmayacak. Bu ihtimal partinin yetkili kurullarının genel eğiliminin aksine bir bakış açısını yansıtıyor… Bu durumda Konya olarak Davutoğlu’nun başbakanlığı ve AK Parti Genel Başkanlığı’na hazır olmalıyız diye düşündüm.”
Ancak dün de Konya olarak ne kadar hazır olduğumuzu sorgulayan bir yazı yazdım. Amacım “küçük hesaplar” peşinde koşanları eleştirmekti.
İlk yazımda da bu “küçük hesaplar peşinde koşanlar”ın bir nevi “Davutoğlu iyi, çevresi kötü” havası oluşturmaya çalıştıklarını zaten belli etmiştim.
Bu benim de eleştirdiğim bir durumdu.
O yazımızda birilerince “sorun” olarak görülen ‘akraba vekil’le, yani Kerim Özkul’la dün telefonda konuştuk.
Daha doğrusu Kerim abinin sitemlerini dinledik.
Ne diyordu?
“Hiçbir yanlış iş içinde olmadım bugüne dek. Hiçbir yanlış çıkışa imza atmadım. Sadece yanlış bulduğum konularda eleştirilerimi dile getirdim. Sen benim yaptığım bir yanlışı ortaya koy, eyvallah; ama yanlış ortaya konmadan, yanlış yapanların senin yazıların üstünden de bana taş atmalarına izin verme!”
Haksız mıydı Kerim abi?
Doğrusunu isterseniz kimsenin benim üzerimden bir başkasına kendi çıkarı doğrultusunda taş atmasına fırsat vermem, bu noktada Kerim abinin feveranının büyük bir bölümüne katılsam da ilk yazıda aktardığım eleştiri bana ait değil.
Yukarıda söyledim, benim de yazımda eleştirdiğim bir tutumdu bu.
Bu “düzeltme” ve “açıklama”yı kabul eder mi Kerim abi, bilemem ama, en azından meram-ı maksudumu yeniden dile getirmeme vesile olur.
O yazıda asıl murad ettiğim nokta böylece aslında ortaya da çıkmış oldu.
Konyalılar, küçük hesapları bırakarak büyük hedefler belirlemedikçe, Davutoğlu'nun Başbakan olmasından edinecekleri ivmeyi azami noktaya taşıyamazlar.
Aksine beklentilerin de altında kalır ve doğrusu müstakbel başbakanımızı da güç durumda bırakabilirler.
Gücün diyalektiğindeki değişimleri an be an koklayabilecek yeterlikte olan bazı şehirliler ne demek istediğimizi zaten anlamışlardır.
Kalın sağlıcakla…