Kerkük’ü yutmaya çalışan Barzani’nin bölgedeki oyunları bitmiyor. Şehre Kürt bayraklarının asılmasından sonra başlayan kriz de giderek tırmanıyor. Kerkük’te yaşayan Türkmen kardeşlerimiz “Şehrimizi ve kendimizi sonuna kadar savunmak için kararlıyız. Sonuna kadar da mücadele edeceğiz” diyor.
Barzani’nin Peşmergeleri ile Türkmenler arasında bazı noktalarda tartışmaların ve çatışmaların da başladığına dikkatleri çekmek isteriz.
Sokaklara ve meydanlara taşan Türkmenler, Barzani’nin politikalarını eleştiriyor ve Türkiye’den de acil yardım ve destek beklediklerini haykırıyor.
Türkmenlerin lideri Erşad Salihi yaptığı açıklamada “Elimizdeki silahlarla gerekirse savaşacağız ama Kerkük’ü teslim etmeyeceğiz” diyor.
Kerkük’e Irak bayrağının yanı sıra Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının da asılmasının tek taraflı olarak onaylanmasına Türk Dışişleri Bakanlığı tepki gösterdi ve endişeyle karşıladığını bildirdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Kerkük’te Kürt bayrağı oylamasını doğru bulmuyoruz, bölgenin etnik yapısını değiştirmek doğru olmaz” şeklinde bir açıklamada bulundu.
Bu yeter mi?
Hiç kuşkusuz hayır.
Eğer ortada Türkiye’yi, güvenliğimizi ve Türkmenleri yakından ilgilendiren bir konu varsa gereğinin de yapılması şarttır.
Bizi yönetenler “Türkiye’nin güvenliği Kerkük’ten, Musul’dan başlıyor” demiyorlar mı?
“KERKÜK VE MUSUL, ANKARA VE İSTANBUL’DUR…”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kerkük konusunda ne demişti:
“Ankara’da göndere çekilen paçavraya ses çıkarılmazsa Kerkük mevzi kaybeder. Ankara gerilerse Türkmeneli düşer, devrilir. Ankara’yla Kerkük’ün kaderi birdir. Siyasi hesaplar uğruna Türkmenler feda edilemez, Türkmeneli teslim edilemez, yok edilemez. Kerkük Türk’tür, Türk’ün öz yurdudur.
Türkmeneli Türk milletinin cümle kapısıdır. Şayet kırılırsa Anadolu toprakları hepimize dar edilir. Söylemiştim demek istemiyorum; ama yine haklıyız, yine haklı çıktık. Kerkük Türkiye’nin Irak’taki soydaşı, gardaşı, kaderdaşı, her şeyidir. Türkmenleri savunmak Türkiye’yi savunmaktır. Artık bu tarihi ve jeopolitik gerçek görülmelidir. Kerkük ve Musul, Ankara ve İstanbul’dur.”
***
“Şimdi ‘Kerkük’ elden çıkarken ‘Evet’ mi diyeceğiz yoksa ‘Hayır’ mı?” sorusu, asırlarca tescilli bir Türkmen yurdu olan Kerkük’te; Kırım’ı ilhak eden Rusya’nın Kırım’da yaptığı referandum gibi bir oldubitti’li referandumla, Kürt yurdu veya bir başka deyişle Kürdistan’ın başşehri yapmaya hazırlanan Yahudi uşağı Barzani’ye verilmesi gereken cevabın “önsözü” niteliğidir.
***
Yâni Kerkük'te Barzani, Kürt nüfusu, Türkmen nüfusunu geçince Referandum yapma kararını herhalde boşuna almıyor...
Ne yâni biz hiç ses çıkartmayacak mıyız?
Türk Milleti, Barzani'nin başına “Kerkük nasıl geçirilir” hiç göstermeyecek mi?..
Tabiki gösterecek.
"Kerkük'te Referanduma Hayır" diyerek gösterecek.
***
Kerkük, Yahudi uşağı Barzani'nin referandumuna kurban ettirmemek için Türkiye; "Kerkük'te Referanduma Hayır" demelidir.
Türk Milleti; Kerkük'teki Türk mührünü bozdurmamak için elbette "HAYIR" diye haykıracaktır.
Yâ değilse; “dilsiz şeytan”lardan oluruz!
Kerkük, ilelebet yaşayacak olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından hayat-memat meselesidir.
Bu böyle biline…
Öz be öz Türk yurdu olan Kerkük'te;
"Yâ devlet başa, ya kuzgun leşe"...
AZİZİM DİYOR Kİ…
“Darı unundan baklava, incir ağacından oklava, Barzani’den ise dost olmaz.”
(Devlet Bahçeli)