Uzmanların, tez zamanda bu adamı gözetim altına almaları gerekir. Bu adamın başını boş bırakırlarsa, kendisine ve çevresine de zarar verebilir. Köşeye sıkıştırılmış bir kedinin saldırı refleksi ile hareket ettiğini görmüyor musunuz?
Kılıçdaroğlu’ndan bahsediyorum.
Kasetle “Genel Başkan” nasıl olunuru uygulamalı gösteren O!
Her fırsatta toplumu geren O !
Yalan dolan ile algı oluşturmak isteyen O !
Kan edebiyatını siyaset literatürüne sokan O !
Teröristleri hastanelerde ziyaret eden O!
Şimdi de münferit bir hadiseden toplumsal bir kaos çıkarmak için kollarını sıvamış kameralar önünde kahraman edasıyla arz-ı endam ediyor. Abartı CHP’nin genlerinde var belli ki! 27 Mayıs darbesine “Üniversite öğrencilerini kıyma makinesinden geçirdiler” diyerek gidilmedi mi? “Köpek Davası”, “Bebek Davası” diyerek bir Başbakanı dar ağacına göndermediler mi? Bu adam bulunduğu makamın yükünü taşıyamıyor. Hâlâ görmüyor musunuz?
Cenaze törenlerinde “İstenmeyen Adam” ilan edilmesini hazmedemiyor. Şehit yakınları bu adamdan rahatsızlık duymakta haksız mı? Hem sıkılmadan teröristleri hastanede ziyaret ettiğini itiraf edeceksin, arkasından yarım abdestle cenaze namazı kılacaksın. Bir şehit yakınının önüne bıraktığı mermiden de rahatsız olacaksın. Korkma ! “Seni öldürürüz” diye tehdit değildir belki de. “Cenaze namazını kıldığın musalladaki şehit bu mermilerle öldürüldü” demek istemiş de olabilirler. Soğan yemediysen neden ağzın koksun ki? Kısaca buna “Suçluluk psikolojisi” diyebilir miyiz?
Bu gibi olayları abartarak –aklısıra- parti içindeki çatlakları yamamaya çalışıyor. Hedef saptırmak istiyor. Dikkatleri dağıtarak oturduğu koltuğu meşru kılma uğraşında. Parti içi disiplini bile sağlayacak olgunluğu olmayan bu adamın, ana muhalefetin başında olması bile bu ülke için bir züldür anlayana. Genel Başkanlık birikimi yok. Yönetici olgunluğu yok. Ufuksuz. Alternatif görüş beyanından yoksun. Ama -ne hikmetse- ana muhalefetin başında. “Böyle başa böyle tarak” diyeceğiz amma, şişede durduğu gibi de durmuyor.
Bu milletin ferasetinden korkacaksın azizim.
Siz kendinizi 1950’li yıllarda mı sanıyorsunuz. Köprünün altından çok sular geçti. Suni sancılarla kaos çıkarma ümitleriniz gömüldü. Sen “Leb” demeden vatandaş “Leblebiyi” anlıyor artık. Ham hayallerle emeksiz, “Armut piş, ağzıma düş” mantığı ile iktidar yolları kapandı. Önce hak edeceksin. Sonra millet “Onay” verecek. Milletin “Evet” dediğine biz sizin gibi hakaret de etmeyiz.
Ateşle oynuyorsun Kılıçdaroğlu !