Kimsenin, bizleri ümitsizliğe sevk etmeye hakkı yok!

Erol Sunat

 

Ekranlarımızda, insanların kafasını karıştıran, zihinlerini bulandıran, yüreğine ümit yerine, korku salan, aslı iyi niyetli, ancak her yere çekilebilen bazı sorular sorulduğu görülüyor.

Sosyal medyanın zaman-zaman felaket tellallığına davetiye çıkaran, ümitsiz vakaya dönüşen haberleri, görüntüleri de iç açıcı değil!

Ekranlarda programa davet edilenlerin sordukları, ancak insanları rahatlatmayan sorular,

Uzmanların bazen yapıcı,

Bazen düşündürücü,

Bazen karamsarlığa iten,

Bazen anlaşılamayan açıklamaları,

Koronavirüsten toplumun yüzde şu kadarının enfekte olabileceğini var sayan oranlar,

Artık kabak tadı veren, bıktıran,

İnsanları ümitsizliğe sürükleyen salgın senaryoları,

Hepimize hem yeter dedirtti, hem de canımıza tak ettirdi!

Üstelik daha yolun başında sayılmamız gereken şu günlerde…

Ölüme odaklı,

Ölüm merkezli,

Bütün açıklamaların ölüme çıktığı bir haber trafiği!

Bu tür haberlerden zevk alan,

Oldukça yüksek bir reyting aldığını düşünen,

İnsanları ekrana kilitledik diye sevindirik olan bir bakış açısı!

Bir türlü bu işten bıkılmadı!

Vazgeçilmedi!

Bu haberler pek tabi ki, verilecek, verilmeli…

Ölümün hayatın gerçeği olduğundan kimsenin en ufak bir şüphesi yok!

Merak etmeyin, ölümden kaçışın kurtuluşun olmadığını da, herkes biliyor!

Lakin; Her felaketin, her çıkmazın,

Her salgının içinde hayata dönüş,

Salgından kurtuluş hikayeleri, mucizeleri var!

Söyler misiniz? Bunlara ne zaman yer vermeyi düşünüyorsunuz?

Kim olursanız olun!

Hiç kimsenin bizleri;

Yeise,

Ümitsizliğe,

Ve karamsarlığa sevk etmeye, düşürmeye hakkı yok!

 

İNSANLARA HAYATA TUTUNMA İMKANI VERİN!

Haber mantığının ölüme odaklanması, dikkatleri ölüm noktasına çekme çabaları,

İnsanları karamsarlığa,

Vesveseye,

Paniğe ve ümitsizliğe sevk ediyor.

Bu salgın hikayesinin içinde ölüm dışında hayata dönme mucizeleri yok mu?

Haberciler, yazarlar bu konulara neden hiç girmezler?

Bütün mesele, reyting kaygısıysa!

Yerin dibine batsın kaygınız!

İnsanımızın kaygısının, korkusunun, endişesinin, ne durumda olduğu umurunuzda mı?

İnsanlar öldüğü kadar, kurtuluyorlar da, bu virüsü yeniyorlar da!

Yapılan ne ?

Ölüm üzerinden reyting yapmak!

Her gün kaç kişinin öldüğüne dikkat çekmek!

İlerleyen günlerde,  ölümlerin iyice artması halinde,

Vereceğiniz bu yönde haberler, ne demek biliyor musunuz?

Millet olarak kimyamızın bozulması demek ve bizlere hayata tutunma imkanı vermemek demek!

İsterseniz bir daha düşünün, olmadı birkaç defa daha!

 

VİRÜS KONUSUNDA Kİ BİLGİ KİRLİLİĞİ ARAMADIĞINIZ KADAR!

Her ekranda ölüm var! Her kanal bizi, her Allah’ın günü ölüme şu kadar gün kaldı dercesine  hayattan uzaklaştırma çabasında adeta!

Bunu bilerek mi yapıyorlar diyenleri belli ki duymuyorsunuz!

İnsanların zaten psikolojisi bozuk!

Zaten moralleri dibe vurdu vuracak!

Virüs konusunda ki bilgi kirliliği aramadığınız kadar!

Eğer salgından kurtulanların hikayelerini ekranlara vermez, göstermezseniz,

İnsanları hüsrana uğratacaksınız, umutlarını yok edeceksiniz!

Aşı diyorsunuz,

Bugün bulunsa en iyimser bir ifadeyle,

Bir yıl sonra insanlara umut olacak!

Bu virüsün ilacı yok!

Çin, İran ve İtalya’da kurtulan insanlara yapılan tedavilerde elde edilen uygulamalara benzer uygulamalarla salgının önüne geçilmeye çalışıldığı da anlatılıyor.

İnsanlar sabırsız,

İnsanlar endişeli,

İnsanlar kaygı  ve korku içinde,

insanlar virüs bana bulaşmasın diye,

Kimden ne duyarlarsa, onun peşine düşme eğilimindeler.

Öncelikle bu yanlış gidişatın önüne geçilmeli.

Tıp ilmine, sağlıkçılara, uzman doktorlara güvenilmeli ve mutlaka sağlanmalı!

 

ÖLDÜK-BİTTİK DEMENİN HİÇ KİMSEYE FAYDASI YOK!

Salgın bütün dünyada karşı konulamayan ve hem dünyanın, hem de ülkelerin gündemini alt-üst eden bir durum. Böyle zamanlar moral değerlerin en üst seviyede olması gereken zamanlar.

Öldük-bittik demenin hiç kimseye faydası yok!

Bir şeyi açık açık sormak gerekiyor.

Derdimiz ne? Üzüm yemek mi? Bağcıyı dövmek mi?

Bir olunacaksa, beraber olunacaksa, birlikte hareket edilecekse,

Bu işin üstesinden el ele vererek, birbirimize kenetlenerek,

Fedakar sağlık çalışanlarımıza güvenerek, canı gönülden destekleyerek geleceğiz.

Bu işin başka çaresi de yok, imkanı da…

Televizyon programlarında soru soranlardan bazılarının,

Uzman doktorlarımızı köşeye sıkıştıran,

Bunaltan, cevap vermek istemedikleri,

Kendilerinden veremeyecekleri cevapları vermeleri istenmesinin,

Koronavirüsle mücadeleye katkısı ne?

Salgınların önüne ah-vah etmekle, günah keçisi aramakla, eksikleri sayıp dökmekle geçilemiyor.

Bu konular bugünün meselesi değil.

Öküz altında buzağı aramanın sırası da hiç değil.

Televizyon programlarında bazı uzman doktorlarımızın işaret ettikleri gibi,

Moderatörlerin, gazetecilerin toplumu rahatlatacak umut aşılayacak sorular sormaları,

Salgından kurtulanlarla ilgili haberler, söyleşiler yapılması,

Bu kabus ne zaman bitecek diye, heyecanla ve ümitle bekleyen insanların yüreğine su serpecektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.