İçinde sürekli enflasyon, kur artışı, dolar, döviz, ekonomi, para, zam gibi kelimelerin geçtiği cümleler kurmak ya da bu cümleleri okumaktan artık yorulduk. Ancak bu kelimelerin zihnimizde fazlaca yer bulması, halkın gerçek gündeminin sadece ekonomi olduğu gerçeğini de ortaya koyuyor.
Nasıl koymasın?
‘Cep delik, cepken delik,
Kol delik, mintan delik,
Yen delik, kaftan delik,
Kevgir misin be kardeşlik!’ diyor ya Orhan Veli Kanık… Hakikaten paramızın günden güne eridiği, lira olarak var olanın meta karşısında değerini yitirdiği, bunun da enflasyon kelimesiyle anlamlandırılmaya çalışıldığı bir zaman dilimini yaşıyoruz.
Bir ekonomist edasıyla uzun uzadıya enflasyonun yükselmesiyle neler olduğunu anlatacak değilim. Sadece ve sadece halkın gerçek gündemine ilişkin hakikatleri paylaşmaya çalışıyorum.
Geçtiğimiz hafta İstanbul’dan bir aile dostumuz yazdı. Konya’da ikamet eden ailesinin kiralık olarak oturduğu daire satılığa çıkarılmış. Ya da ev sahibi satacağını söyleyip evden çıkmalarını istemiş. He deyince ev bulmak da kolay değil tabi. Benden ricası, eşini, dostunu, çevreni kullan da Karatay ilçesi sınırlarında kiralık bir daire bulalım şeklinde oldu…
Başka bir dostum ile daha dün yaptığımız görüşmede, ev sahibinin birkaç ay içerisinde evi boşaltmasını istediğini, gerekçe olarak da eve kendisinin oturacağını söylediğini ifade etti. Ne yapıyormuş, evini kiraya vermiş, kendisi çadırda mı yaşıyormuş sorusunun akla ve mantığa yatkın bir cevabı maalesef yok!
Geçtiğimiz hafta görüştüğüm bir ağabeyimin de anlam veremediğim bir arayış ve düşünce içerisinde olduğunu görünce dostane bir tavırla sormaktan kendimi alı koyamadım. Nedir sıkıntı diye sorduğumda, ikamet ettiği evin bir başkasına satıldığını, evi yeni alan kişinin de evi yatırım için değil oturmak için aldığını söylediğini ifade etti. Belki gerekçe itibariyle en masum olanı bu vatandaştı. Zira söylediği doğruysa, bir ev almış ve evinde ikamet etmek istiyor.
İyi hatırlıyorum, bundan 3-5 sene öncesine kadar zibil gibi kiralık daire vardı. Sitelere, apartmanlara baktığım zaman hemen her binada birkaç tane satılık ve birkaç tane de kiralık daire yazısı görebiliyordum. İnsanlar ev kiralarken öncelikle sahibinden kiralamayı tercih ediyor, ev ararken önceliğini doğrudan sahibi tarafından ilan edilmiş daireler oluyordu.
Şimdi etrafıma bakıyorum, bir tane kiralık daire yok. Satılık daire yazısı var, onların da zaten yanına yaklaşmak mümkün değil.
Bir şey daha dikkatimi çekiyor. Gerek mesken, gerekse iş yeri anlamında boş duran birçok binayı da görüyorum. Sıfır değilse de sıfıra yakın binalar. Taze bitmiş değil, geçtiğimiz yıllarda yapımı tamamlanmış ama içerisine hiç oturulmamış. Bazı mülk sahiplerinin kiraya vermek ya da satmak yerine durup beklemek ve bekledikçe değer kazanmasını tercih etmek gibi bir tavrı var.
En nihayetinde dalga dalga büyüyen bir barınma krizi var. Daha düne kadar bir evi olup başını sokabilen iyi konumda diyorduk ya, bugün ev sahibi tarafından evden çıkarılma kaygısı taşımayan, evden çık, sattım, tadilat yaptıracağım, çocuğumu oturtacağım gibi cümlelerle taciz edilmeden kiracı olarak bir evde oturabilenler de iyi konumda. Bu kriz böyle devam ederse, bir çoğumuzu köyümüze geri döndürecek, şehirde barınamayan köyünde kendine yer edinecek. Köyü olmayan ne yapacak, orasını ben de bilmiyorum.
Ezcümle, kiralık birkaç daire lazım eşimize dostumuza… Üzerimizde de bir yük oluştu, paylaştılar ve denk gelirse haberimiz olsun dediler. Ben de buradan sizlerle paylaşayım. Kiralık bir daireniz varsa, ya da etrafınızda kiralık bir daire varsa, bir tane Karatay ilçesi Hacı Yusuf Mescit Mahallesi’nde, bir tane de Meram Belediyesi hizmet binası yakınlarında kiralık ev talebimiz var. Haberiniz olsun.