Kimsenin çarşı-pazar ve market fiyatlarından haberi yok mu? Enflasyon denen canavarın rakamlarını nasıl hesap ediyorlar? Parmak hesabıyla mı? Yalan söyleyen rakam utansın dense, rakamlar dur biz yanlış yapmışız, yanlışımızı düzeltelim mi diyecekler?
Neredeyse makarna alamayacak hale geldi insanlar.
En ucuz ne kaldı?
Gıdanın kırık olanları…
Kırık Pirinç…
Sonra…
Kırık peynir!
Ya sonra…
Kırık yumurta…
Şu anda bu saydıklarımız yok satıyor!
İnsanların ceplerinde ki para ile satın alabilecekleri bunlar!
Yunus Emre, “Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun!” demiş ya…
Bilmeyen hadi canım diyor! Bilenler de, gönül isterdi ki…diye edebiyat parçalıyor!
Yarım ekmek almaya başladı insanlar!
Yarım ekmek mi, dünyada inanmam diyenler var!
Tok açın halinden anlamayınca, olacak olan bu!
Şehrimiz haricinde kalan büyük şehirlerde bir ekmek iki lira!
Yarım ekmek bir lira, bizde ise yarım ekmek 70 kuruş…
Parası yoksa insanın, o kadarına yetiyorsa ne olacak?
Gitsin askıda ekmek uygulamasından yararlansın diyebilirsiniz.
Doğrudur, doğru olmasına da…Bizim fakir-fukaramız, askıdan o ekmeği alamıyor, çünkü, eli uzanmıyor! Arından, utancından, laftan-sözden çekindiğinden, bu lafları kaldıramayacak olmasından dolayıdır ki, askıda ekmek uygulaması hemen her şehirde Suriyeli sığınmacılara yaradı!
*****
İsim bulma konusunda, yakıştırma da, pratik çözümler üretmede üzerimize yoktur. Sebze ve meyvenin tezgâhtaki fiyatına derman yetmeyince, son yılların vazgeçilmezi olarak ikinci el ürünler tezgahların ve marketlerin yan taraflarında yerini aldı.
Bu durumu takip eden asgari ücretliler ve emekliler ne yapsın, sabahın erken saatlerinde tutuyorlar marketlerin yolunu.
Sebze-meyve ve tahıla gelen zam yüzde 27 olmuş!
Bu ne mi demek?
Asgari ücrete gelen yüzde 21’lik zammı bir hamlede geçti demek!
Bu para üstelik, asgari ücretlinin eline geçmeden…
Yüzde 27 zam gelen ürünü nasıl alacaksınız? Hangi parayla?
O zamanda gözünüz çıkma ürünleri arayacak, yani ikinci el ürünleri…
Marketçilerin tabiriyle “olgun” meyve ve sebzeleri…
Hem olgun, hem de tezgahtaki ürünün yarısından daha az fiyata satılan meyve ve sebze!
Marketlerin yan tarafına konur konmaz, müşterisi hazır!
Mesela Domates beş liraysa, olgun diye vasıflandıran domates iki lira, hatta bir buçuk lira…
Elma altı liraysa, olgun elma üç lira, bazen iki buçuk lira…
Ne yapsın fakir -fukara, ne yapsın emekli? Evine yakın marketlerin civarında şöyle bir tur atıyor.
Şehrimizde, ikinci el sebze ve meyve konusunu ilk kez Afra başlatmıştı.
Konya’da ki yerli marketler, bu işe devam ettiler. Hem durumu ikinci ele düşen ürünler ziyan olmadı, hem de gerçek fiyatın yanına yaklaşamayan insanlara değişik bir hizmet verilmiş oldu!
*****
2020 fena vurdu hepimizi. Karantinalardan, yoğun bakımlardan, entübe hallerden kurtulanlarımız, ekonominin ağır yüküyle birlikte girdiler 2021 yılına…
Yani bayağı bir borç yüküyle birlikte…
Hani, “Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır!” diye başlayan bir türkümüz vardır ya…
Bu türkünün, “bir of çeksem…” diye başlayan dizesidir halimiz ve ahvalimiz.
2021 yılına o kadar çok bel bağlandı, 2020’de arta kalan o kadar çok beklenti bu yıla devrolundu ki, anlatmak mümkün değil!
2021 henüz yolun çok başında bir yıl…
İnsanımızın yaşadığı hayal kırıklığı tarif edilecek, anlatılacak gibi değil.
Bu hal hasta olup vücudumda bir kırıklık var,
Halsizim, bitkinim bir-iki hap aldım,
Yine de kendime gelemedim, kendimi toparlayamadım denilecek bir şey değil.
Bu kırıklık, gücenmiş olmanın verdiği bir hal.…
Bu kırklık, keyfekeder tavla oyununda taşın kırık olması değil…
Bu kırıklık, kazara kırılmış olan, bardak, tabakta değil!
Bu kırıklık, bir zamanlar aldığımız okul karnelerindeki zayıf notları gören rahmetli babalarımızın, kaşlarını çatıp, ne bu kırıklar diye gürlediği karnemizdeki zayıf notlarda değil.
Bu kırıklık, bir yerden düşüp, kolumuzu, bacağımızı kırdığımız kırıklarda değil.
Ekmek ufağı denilen, ekmeklerin kırılmış, ufalanmış hali hiç değil…
Sevdiklerimize, güvendiklerimize, inandıklarımıza, bel bağladıklarımıza kırılmış halimiz!
*****
Bizimkisi, Koronanın vurmasından, enflasyonun çarpmasından, ekonominin yere vurmasından, çaresizlikten, işsizlikten, kimsesizlikten dolayı kırılan gönüllerimizin 2021 yılındaki hali!
Gönüller yorgun, gönüller kırgın..
Hem de fena halde!
Kimlere mi?
Derdimize derman olmayan siyasilere…
Dost bildiklerimize…
Konu-komşuya…Hısım-akrabaya…Arkadaş dediklerimize…
Bu dönemde kolumuz- kanadımız kırıldı
İşimizden olduk…Aşımızdan olduk!
Evimize ekmek götüremedik…
Faturalarımızı ödeyemedik!
Kimin ruhu duydu?
Kimin haberi oldu?
*****
Dost bildiklerimiz vefasız çıktı! İnsanların umudu kırıldı!
Önünü göremez oldu, gülmeyi unuttu…
Tuttuğu, tutunduğu dallar elinde kaldı.
Güvendiği dağlara karlar yağdı!
Yarın endişesi, telaşı kapladı tüm benliğini…
İnsanların kanatları kırık,
İnsanların umutları kırık,
Hallerini sizlere daha nasıl göstersinler,
Daha nasıl ispat etsinler?
Kırık yumurta, kırık peynir, kırık pirinç hayatın gerçeği olduğu kadar, asıl mesele milletin kalbinin kırık olması. Gönül umduğuna küsermiş derler ya…Bizimkisi o hesap!