Mavi hedefimizdi ya…Harita nihayet maviye dönüyor. Haritada maviler çoğalmaya başladı. Bulunduğumuz şehir her an maviye dönebilirim sinyalleri vermeye başladı.
Tansiyonlar en azından bu açıdan düştü…
Gerginlik yerini rahatlamaya doğru bırakırken, bundan sonrası ne olur düşüncesi aldı insanları…
Virüs bu durumda ne yapar?
İşleri çok gevşetirsek geri döner mi?
Tekrar aynı şeyleri yaşar mıyız?
Bunları bilemiyor olsak da, işin tedbir kısmına uzmanların tavsiyeleri doğrultunda uyum göstermek en akıllıcası olacaktır diye düşünenlere katılıyorum.
Olaya esprili olarak yaklaşanlarımız, Virüs aşı haberinden bile korktu, bir yerlere gizlendi yada çekti gitti demeye başladılar bile…
Yoksa pusu kurdu, kendince tuzak falan mı hazırladı?
Belki de, gerçekten etkisini kaybetmeye başladı.
Yetkililerin açıklamış olduğu aşı konusu ile ilgili , hareketli ancak, ülkemizi rahatlatan bir döneme girmeyi bekliyoruz.
İnsanımız sadece aşı değil, kendisini ilgilendiren birçok konuda merakla 1 Haziran’ı bekliyor.
*****
Haziran kırılma noktası gibi…
Koronadan sonra ki dönemin başlangıcı gibi…
Kimimize göre yeni bir beyaz sayfanın açılması…
Kimimize göre yeni bir milat!
Kimimize göre yepyeni adımların atılacağı bir dönem.
Kimimize göre, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının değişimli bir ifadesi…
Bugünü, bugünleri çok bekledik diyenler az değil!
Yaşadığımız süreç ise hüzün dolu!
Maddi ve manevi kayıplarımızı anlatmakta güçlük çektiğimiz böyle bir dönem neredeyse hiç yaşamadık!
*****
İstihdam sağlayacak, çarkları döndürecek, insanların yüzünü tekrar güldürecek sektörlerin ve çarkların tamamı Haziran başına kilitlendi.
Uzun ve zahmetli bir bekleyiş süreci yaşandı.
Ancak bu süreç en sancılı, içinden çıkılması pekte kolay olmayan bir süreç olarak anılacak ve anlatılacak.
Bu süreçten manen ve madden sağ çıkamayanlar oldu.
Bugünleri görenler ise ağır hasarlı…
Benim derdime Lokman Hekim bile çare bulamaz diyenlerimiz var!
Rahmetli, Orhan Veli, cep delik, cepken delik, cebimde yok metelik demişti amma…
Cepler, cepkenler paramparça,
Metelik desen, kim kaybetmiş ki ben bulayım denen bir safhada…
Borç batağı mı dersiniz?
Borç sarmalı mı?
Yahut borç girdabı mı?
Haziran ayına birçok insan gırtlağına kadar borçla girecek!
Bu öyle bir borç ki…
Borcu borçla ödemek bile bazılarımız için mümkün görünmüyor!
*****
Haziran başı, insanımız için tünelin ucundaki ışık oldu.
Tünel geçildi geçilmesine de…
Hasarı büyük oldu!
Tünelden çıkanlar,
Ayakta zorlukla ve güçlükle durmaya çalışacaklar.
Tünelden sürüne sürüme çıkanlar,
Ayağa kalkma mücadelesi verecekler!
Umut kandilleri, cılız ve titrek alevli kandiller olarak,
Tünelin içinde kâh yandı, kâh söndü.
Nevrimiz döndü.
Yol bitmedi.
Kimi yolcular vazgeçti,
Kimisi devam etti.
Kiminin ise nefesi bu işe yetmedi.
Kimisi için ümit hep vardı, bitmedi.
Neticede, tünelden çıkmak üzere bir hale geldik!
*****
Esas mesele nedir biliyor musunuz?
Bundan sonra ne olacak?
Öyle bir tüneli geçme mücadelesi yapıldı ki, bu mücadelenin mağlubu çok, galibi hiç yok.
Tünelden çıkabilenlerin mutlu olmadığı, olamadığı, yüzlerinin gülmediği bir tünelden çıkma hikayesi yaşadığımız.
Tünelden sonra bizi ne bekliyor?
Tünelin içinde, yardımsız, desteksiz, kendi başına, el yordamıyla, bazen kör ışıklarda, bazen bastığı yeri bilemeden geçen bir karmakarışık bir süreç.
Haziran çok fazla ümit yüklemesinin olduğu bir ay olacak!
Ne yapsın Haziran?
Haziran’ın insanımıza verebileceği en büyük müjde aşı olacak! Sonrada beklentilere verilecek cevaplar.
Her sabah taze bir başlangıçtır aslında…
Her ayın ilk günleri de, yepyeni umutların filizlendiği umut çiçeklerinin açtığı günler.
Maviye dönen bir şehir, maviye dönen bir ülke istediğimiz, arzu ettiğimiz böyle bir manzara, böyle bir görüntü değil miydi?
Dilerim Haziran, hepimizin yüzünü güldüren ay olur. Dertlerimizin bitmesine, acılarımızın ve sıkıntılarımızın dinmesine vesile olan ayın adı olur Haziran!