Birilerine göre Türkiye’nin gündeminde Ayasofya olmasa da bana göre ülkemizin en önemli gündemi, Ayasofya’nın aslı hüviyeti olan camiye döndürülmesidir.
Ayasofya özelliklede televizyonlarda boy gösteren Müslüman görünümlülerin iki yüzlülüklerini gösterdi.
Öyle kıvırıyorlar ki kıvırmaktan nerdeyse fırıldağa döndüler. İdeolojisi olan bir kişi doğru veya yanlış inandığı değerlerin arkasında durur.
-İnanacaksan inanacaksın inanmayacaksan inanmayacaksın kıvırmanın alemi yok!
Adam gibi çıkacaksın, ben seküler yani dinle işi olmayan biriyim Ayasofya’nın cami olmasını istemiyor müze olarak devam etmesini ya da ben Hıristiyan’ım Ayasofya’nın kilise olmasını istiyorum diyeceksin!
Ya da adam gibi Müslüman olacak Ayasofya’nın ne şartla olursa olsun camiye döndürülmesini istiyorum, diyeceksin!
-Kıvırmayın efendiler kıvırmayın, çok kıvırmak adamı fırıldak yapar!
Geçen televizyonun birinde rahmetli Turgut ÖZAL’ın oğlu Ahmet ÖZAL vardı. Yazık o babanın oğluna, babasının kemiklerini sızlattı!
-Hiç sende o babanın hatırı yok mu?
Beyefendi, “Cuma gün Cuma namazı kılınsın pazar gün de kilise olarak Hıristiyanlar ayin yapsın” diyor.
En saçma düşünce bu! Müze olarak devam etsin demek daha mantıklı ve makul olup bu tür düşünceler tam bir gaflet, dalalet hatta hıyanettir!
Oldu olacak cumartesi de Sinagog olsun, deyiniz de Yahudileri de memnun edelim.
Yetmedi, geriye pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri kalıyor. O günler boş geçmesin; madem Ayasofya dünya mirası, pazartesi ülkemizdeki Budist artıkları da meditasyon yapsın!
Salı, çarşamba ve perşembeyi de laik vatandaşlarımıza tahsis edelim, onlarında hakkı var; onlarda nasıl isterlerse öyle kullansınlar. Mesela, Mozart’ın senfonilerini seslendirebilirler.
İşin şakası bir yana böyle saçma sapan işlerle uğraşmaya, herkese şirin görünmeye hiç gerek yok!
Bir Müslümana bu tür sözler yakışmaz, Müslüman İslam’ın gösterdiği istikamet üzere konuşur ve hareket eder. Sadece Ahmet ÖZAL değil, bunun gibilerden öyle çok ki, tahmininizden fazla.
Arkadaş siz konuşmak zorunda değilsiniz; ya hak konuşun ya da susun!
Bir de çok bilmişler var. Efendim, açılsın açılmasına da zamanı şimdi değil, nasıl olsa açılacak birkaç yıl sonra açılsın, gibilerinden laflar ediyorlar.
-Bunun zamanı mı kaldı?
En acil şekilde ister Danıştay ister Cumhurbaşkanı isterse TBMM tarafından kimin kararıyla açılacaksa açılmalıdır.
-Türkiye egemen bir ülkeyse Ayasofya’nın açılmasına niye AB, ABD, UNESCO veya başkaları karışır?
-Yoksa Türkiye Cumhuriyeti egemen bir ülke değil mi?
Efendim, ülkemizin ekonomi, işsizlik ve terör gibi sorunları var, bu sorunların çözümü için içeri ve dışarıdaki güçleri karşımıza almamamız gerekirmiş bir sürü tırı vırı gerekçeler!
Türkiye’nin ekonomi, işsizlik ve terör gibi sorunlarının bir iki yılda biteceğini kim garanti edebilir?
-Kaldı ki, bu güne kadar Ayasofya müze değil miydi?
Adama sormazlar mı, insanının yüzde 99’nun kendisini Müslüman olarak tanımladığı egemen Türkiye niye bu güne kadar camiye döndüremedi?
-Geçin bunları, bunların hepsi faso fiso şeyler!
Ayasofya’nın camiye döndürülmesinin arkasında hangi niyet olursa olsun yeter ki açılsın!
Ancak, arkasında dünyevi bir kazanım elde etme niyeti varsa Fatih Sultan Mehmet Hazretlerinin laneti onlarında üzerine olsun!
Dini değerler çocuk oyuncağı değil! Dini değerlerle kim oynadıysa mutlaka zararını görmüş ve göreceğinden kimsenin şüphesi olmasın!
Asıl niyet Allah(cc)’ın rızası olup bunun yanında dünyevi bir kazançta olacaksa olsun; olsun kardeşim!
Özellikle muhafazakar-milliyetçi partilere sesleniyorum!
Ayasofya’nın camiye çevrilmesi yönündeki desteğiniz samimi olmalı ve bir takım kıvırmalara girilmemelidir.
Elbette ki, halk ve HAK(cc) katında bir karşılığı olacaktır. Esas olan, Allah(cc) katındaki karşılığıdır.
Dünyada elde edilen bir takım kazanımlar gelip geçici olup öbür dünyada bir faydasının olmadığını biliniz ve ona göre hareket ediniz.