Kıyamet kopuyor, çok normal değil mi?

Rasim Atalay

Filistin topraklarına mabadını yerleştirecek kadar yer bulur bulmaz başta Filistinli Müslümanlar olmak üzere bölgedeki tüm Müslüman ülkelere acı yağdıran İsrail’in Ortadoğu’da zulüm üzerine kurduğu politika aralıksız devam ediyor.

Küçücük bir keneyken kocaman bir kan emiciye dönüşen Siyonist İsrail, kendisiyle sınır komşusu olan ülkelerin tamamında büyük bir tehdit unsuru oluşturup bölgedeki kan ve gözyaşının her geçen artarak devam etmesinin tek müsebbibi…

Sadece sınır komşularıyla da kalmıyor artık…

Arkasına sığındığı ABD’nin yönlendirmeleriyle Arz-ı Mev’ud (vadedilmiş topraklar) olarak tanımladıkları coğrafyanın tamamına zulüm, kan ve gözyaşını yaymak hedefiyle hareket alanını genişletme çabasında olan Siyonist İsrail, özellikle son bir yıldır Ortadoğu’ya adeta kıyameti yaşatıyor.

‘Bu zulme kim dur diyecek?’ sorusu Müslüman, gayrimüslim ayrımı yapmaksızın aklıselim olan herkesin cevap aradığı bir soruyken, özellikle Arap ülkelerinin yöneticilerinin “Benim için öncelikli ve önemli olan ülkemin güvenliği, ülkemin çıkarları. Filistin meselesi benim nazarımda öncelikli bir mesele değildir” diyebilecek kadar aymazlık dolu söylemleri, akıllara ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ atasözünü getiriyor.

Filistin’de işgal varmış, Müslümanlar katledilmiş, zulüm almış yürümüş, ülke, sınır tanımamış, kutsalımız tehlike altına girmiş hiç önemli değil diyorlar… Sınırlarımıza girilmediği sürece bizim için sorun yok düşüncesiyle kendilerini açık açık ümmetten ve kendi milletlerinden soyutluyorlar.

Peki biz ne yapıyoruz?

Boykot…

İsrail mallarını ne kadar boykot ettiğimiz konusu ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte velev ki boykot ediyor ve İsrail menşeili ürünleri almamak için hassasiyet gösteriyoruz…

Yetiyor mu?

1948 yılından bu yana Ortadoğu’ya kan ağlatan, gözyaşı döken, kundaktaki bebekleri bile anacığından ayıran ve bunu yaparken gözünü dahi kırpmayan büyük bir zalim var karşımızda…

Bu zalimin karşısında ‘Boykot ettik, onların mallarını almıyoruz, satmıyoruz’ demek bizi kurtaracak mı mahşeri mizanda?

Sahi bunları hiç düşünebiliyor muyuz?

Acı yaşandıkça normalleşiyor mu yoksa hayatımızda?

7 Ekim 2023 tarihinden bu yana bir yılı aşkın bir süre geçti. Bu zaman diliminde ABD’nin güdümündeki çete devleti İsrail’in başta Gazze olmak üzere Ortadoğu’nun tamamında uyguladığı baskı ve zulmü normal mi kabul etmek gerekiyordu?

7 Ekim 2023 tarihi ve sonrasındaki üç beş günü hatırlıyorum da Konya’da özellikle 7 Ekim gecesi caddeler, meydanlar mahşer yeri gibiydi. STK’lar hep birlikte, omuz omuza vermiş yürüyor, meydanlardan yükselen dualar arşa karışıyordu. Siyasi görüş ayrımı gözetmeksizin aynı hedef için, özgür Filistin için, zulümden kurtulmuş Gazze için, bölgedeki huzur ve sükunet için liderler yan yana yürüyebiliyordu.

Bugün ne değişti?

Zulüm azaldı veya bitti mi?

İnsanlar gülmeye bile ar ediyor, birçoğumuzun yediği bir lokma ekmek boğazımıza düğümleniyordu… Derdim var demeye utanır hale gelmiştik…

Bugün ne değişti sahiden?

Bakıyoruz, akan kan zerrece azalmamış, artarak devam ediyor. Bir avuç zalim, milyonlarca Müslüman’a kıyameti yaşatıyor.

Galiba değişen biziz, normalleştirmişiz… Anlaşılan o ki acıkan yerlerimiz, acıyan yerlerimize galip gelmiş de yine kendi günübirlik dertlerimizin peşine düşüvermişiz.

Allah affetsin!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.