Konya’nın ova kasabalarının birinde öğretmenliğe ilk başladığım 1990’lı yıllarda nadir de olsa gerçekleştirilen özel eğlence gecelerini bir türlü kabullenememiştik. Bu durum o kadar normal bir durum kabul ediliyordu ki sıradan basit hatta hava atma aracı bile görülebiliyordu.
Bir gün sabahın erken vaktinde otobüsten inip okula yöneldiğimizde, merkezde bulunan cami yanında genç bir bayan görmüştük. Soğuktan titriyor biraz da korkmuş gibi görünüyordu. Belli ki otobüs bekliyordu.
“Yabancısınız herhalde!” sorusuna ürkek bir şekilde “Evet” cevabı boğazından düğümlene düğümlene çıkıyordu. Karşısında bizleri görünce sanırım biraz utanmıştı.
“Neden buradasınız?” sorusunun cevabını tahmin ettiğimiz için sormadık. Arkadaşımızın biri, biraz da öfkeyle “Geçiminizi bu yolla mı sağlıyorsunuz?” sorusu sorduğunda, genç bayan bir dakika kadar düşündü, gözlerini aşağı indirdi ve kısık bir sesle “Hayır ben üniversite öğrencisiyim!”
Hepimiz dona kalıyor, sözün bittiği yere demir atıyorduk. Ne diyebilirdik ki! “Yukarı tükürseniz bıyık aşağı tükürseniz sakaldı.”
Derin bir sessizliğin ardından, 19-20 yıl geçmiş olmasına rağmen, bayana söylenen o sözler, hala hafızamda tazeliğini koruyor.
“Genç bayan buralara gelmişiniz. Merak etmeyin kızmıyoruz. Kabul edilebilir bir durum değil ama bu sizin tercihiniz. Parasızlıktan, çaresizlikten ya da bir arkadaşınızın yanlış yönlendirmesinden dolayı bu duruma düşmüş olabilirsiniz. Burada kız çocukları neden okutulmuyor biliyor musunuz? “Aman Hocam! KIZ ÇOCUĞU OKURSA…” kaygısı var. Bizler bunun mücadelesini veriyoruz. Bu mücadelede neden başarısız olduğumuzu şimdi daha iyi anlıyoruz. Sizin buraya üniversite öğrencisi kimliğiyle gelmeniz demek, memlekete hizmet edecek hemşire, doktor, avukat, öğretmen olacak tüm kız çocuklarımızın önünü kesmek ve onların hayatını karartmak demektir. Bunun farkında mısınız?” sözlerinden sonra zaten utancından yıkılmış olan genç bayan otobüse binerken gözyaşlarını gizlemeye çalışıyordu.
Amir, öğretmen, muhtar, belediye başkanı konumundaki insanların desteği ile birkaç yürekli aile “Biz kızımıza güveniyoruz ve sonuna kadar destekçisiyiz !” cesaretiyle kız çocuklarını okutmaya başlamışlar ve yıllar sonra çocuklarının gururlarını, mutluluklarını doyasıya yaşamışlardır.
O yürekli ailelerden birinin kızı olan öğrencimin “Maliye Gelir Uzmanı” alarak Zonguldak’ta, yine kız öğrencilerimizden birinin “Rehberlik ve Psikolojik Danışman Öğretmeni” olarak Konya’da göreve başlaması “Kız Çocukları Okursa...” algısını tamamen ortadan kaldırmış ve kız öğrencilerinin eğitim özgürlük kapısını ardına kadar aralamıştı.
O yöredeki insanların “Herkes kız öğrencisini okutmaya özen gösteriyor. O özel geceler de artık yok denecek kadar azaldı” sözleri adeta eğitimin zafer çığlıklarını andırıyordu.
Gerisinin geleceğini artık biliyoruz. Öğretmen, avukat, mühendis, veteriner ve birçok üniversitenin meslek dallarında eğitimlerine devam eden kız öğrencilerimiz bulunuyor. Onların “Cehaletin zinciri kırıldı. Özgürlüğe doğru uçuyoruz!” haykırışlarını şimdiden duyar gibiyiz
Ayakları altında cennet bulunan, Anne adaylarımızın okuyup meslek sahibi olmaları, ülkemiz ve insanlığımızın geleceği adına son derece önemli olduğunun unutulmaması dileğiyle…