KIZIL CENNET MARDİN

Hasan Durucan

Midyat Şenköy Kefilmelep, Kefilmardin, Midyat Hapisnas, Midyat Tınat, Savur Kıllıt, Kızıltepe Hanika ve Salah, Nusaybin Hessinmeryem ve Sercahan, Mazıdağı Gümüşyuva ve Avrıhan, Derik Derinsu, Dırkıp, Haramiye mağaraları bulunmaktadır.

Mardin’in kendine özgü yemekleri, yörede yetişen bitkilerin yardımı ve yaşam tarzının belirleyiciliğiyle geleneksel bir boyut kazanmıştır. Mardin mutfağının zenginliği, gelmiş geçmiş uygarlıkların kültür birikimleri ve yöre halkının medeniyetteki değişim sürecinde kendilerini yenilemedeki yetenekleri ile açıklanabilmektedir. Yöreye has baharatlar kullanılarak lezzeti arttırılan geleneksel yemekler arasında, ikbebet (içli köfte), ırok,  semburek, kitel raha, etli dolma, kibe yani işkembe dolması, kuzu çevirme, kaburga dolması, lebeniye, zerde ve kahiye sayılabilir. Çeşitli dinlerin dinsel törenleri için hazırlanan yemekler, düğün, doğum ve ölüm sonrası geleneksel günler ve ayinler için özel olarak yapılan hayır yemekleri, yöre mutfağını oluşturan ögelerden bazılarıdır.

Mardin Müzesi, Deyrulzaferan Manastırı ile Kasımpaşa Medresesi görmeden; badem şekeri, leblebi, ceviz sucuğu tatmadan ve telkâriden gümüş işleme almadan dönmeyin desem yeridir. Yöre halkının ikramını kabul edin ve sokak aralarında koşuşturan, oyun oynayan çocukların başını okşayıp onlarla sohbet edin. Her sokağını elinizdeki kompakt makine ile kadraja alırken parmaklarınızı tarihe şahitlik eden o duvarlara sürün ve tarihin kokusunu içinize çekin. Mezopotamya Ovası’na dalıp nefsini dinlendirdikten sonra Mardin sokaklarında adımlamanın keyfine doya doya varın.

 

 

MİDYAT

Midyat’ın ismi ve kuruluşu konusunda değişik görüşler bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre, ilçenin adı birçok değişimlerden sonra Farsça, Arapça ve Süryanice karışımından meydana gelmiş “Ayna” anlamına gelmektedir. Başka bir rivayete göre de Midyat, mağaralar kenti anlamına gelen Matiate kelimesinden ismini almıştır. Bu görüşü ileri sürenler, Matiate isminin Asur yazıtlarında M.Ö. 9.yy’da geçtiğini ifade etmektedirler. Bu görüşe paralel olarak Midyat’ta ilk yerleşim yerinin mağaralar olduğunu gösteren Elath mevkiinin Romalılar döneminden günümüze kadar geldiği söylenmektedir. Midyat ismi ise ibadet edenlerin dağı, diyarı anlamında kullanılır. Geçmişten günümüze Midyat insanı geçim kaynağını çiftçilik, hayvan yetiştiriciliği ve el sanatları oluşturmuştur. Midyat’ın geleneksel el sanatları taş işlemeciliği, gümüş işlemeciliği (telkari), bakırcılık, kilim dokuma, kumaş boyama, çömlekçilik, kuyumculuk günümüzde önemini koruyor. Son yıllarda talebinde büyük artış gözlenen gümüş işlemeciliği yurt dışında da kendine pazar bulabiliyor. Eski Midyat’ta yan yana dizilmiş 25 kadar küçük atölyede, gümüş geleneksel işleme ve tamamıyla el emeğiyle işlenerek, yüzük, gerdanlık, vazo, kemer, anahtarlık, çay kaşığı ve bardakaltı gibi aksesuarlara dönüştürülerek ülkemizde ve yurtdışına satışa sunulmaktadır. Midyat’ın aslında çok eski geçmişe sahip olup günümüzde tekrar rağbet gören diğer bir sanatı olan taş işlemeciliğidir.

 

NUSAYBİN

Düz bir ovada kurulmuş olan Nusaybin, Yukarı Mezopotamya’nın en eski yerleşim yerlerinden biridir. Milattan önce 3000-2800 yıllarında bölgede hakimiyet kuran Sümer İmparatorluğu’nun 3. Ur Sülalesi’ne kadar uzanan bir tarihe sahiptir. Tarihte pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan ilçe M.Ö. 2. yılında Sasaniler tarafından başkent olarak kullanılmıştır. 1100 yılında Selçuklu hâkimiyetine giren ilçe 1516 yılında Osmanlı İmparatorluğu yönetimine girmiştir. Birinci Dünya Savaşında Fransız hakimiyetine, 1921 yılında  imzalanan Ankara Antlaşması ile de özgürlüğüne kavuşmuştur. En yüksek yeri olan Bagog Dağı’nın deniz seviyesinden yüksekliği 1275 metredir. Gırnavaz Harabeleri, Mor Yakup Kilisesi, Zeynel Abidin Camii Külliyesi ve tarihi kiliseler mevcuttur. Ekonomisi genel olarak tarım, nakliyecilik ve ticarete dayalıdır. Tarımda sulanan arazilerde sanayi bitkilerinin üretimi ve bazı yerlerde yılda çift ürün alınması ve her türlü elektronik eşyaların bulunduğu bir çarşının oluşmasına rağmen sermayenin batı illerine yönelmesi nedeniyle yeni yatırım alanları oluşmamakta ve işsizlik giderek büyümektedir. Fakat ilçe merkezinde yine de büyük bir esnaf kitlesi vardır. Ortadoğu Ülkeleri ile ticaret yapan esnaf, getirdikleri mallarının çoğunu Irak’ a göndererek ticaret yapabilmektedirler. Uzun yıllar bölgede devam eden terör, eğitim ve öğretimi yetersiz kalışı, tarıma dayalı bir ekonomi ve işsizlik İlçede sosyal yapının temelini oluşturmuştur. Halk geleneklerine bağlı, geçmişten gelen adetlerini devam ettiren bir yapı göstermektedir. Özellikle düğünlerde ve ölümlerde geçmişten gelen adetlere bağlılık devam etmektedir. Hızlı göç alan bir yapıya sahip olan Nusaybin aynı oranda dışarıya da göç vermektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.