Birkaç gündür şehirde değiliz. Türkiye’nin farklı coğrafyalarında halkla bir araya geldik. Ülkenin ve siyasilerin durumuyla ilgili nabız yokladık.
Son söyleyeceğim cümleyi en başından kurayım. Sosyal medya aleminde yaşayanlar belki üzülecek ama; tarlasında çalışan Şerife Teyze’nin, camisinin yolunu tutan Mahmut Amca’nın, çaydanlık tamiri yapan Mehmet Ağabey’in gündeminde ne Sedat Peker var ne de erken seçim…
Çarşı içindeki bazı esnafların sıkıntı çektikleri hepimizin malumu. Buna karşın bakkal, tatlıcı, fırıncı, kuruyemişçi esnafı halinden memnun. Pandemide cirolarını katlamışlar. Hele hele pazar günleri zincir marketlerin kapalı olması en çok onları sevindirmiş.
Giyimciler halinden çok fazla hoşnut değil. Özellikle bayramın boş geçmesi kazançları minimize etmiş. Mobilyacılar, perdeciler ne çok iyi ne de çok kötü durumda halleri stabil.
Ev hanımları çocukların evde kalmasından fena halde şikayetçi. Bir an evvel okulların açılmasını bekliyorlar. Uzaktan eğitimin çocuklara yeterli fayda sağlamadığı görüşü hâkim.
Son sınıf hariç lise talebelerinin çoğu okuldan kopmuş. Yazın ne iş yapsak da son çıkan telefonlardan birini alsak derdindeler…
Gelir düzeyi orta ve altında olan ailelerin çocukları için uzaktan eğitim bence çok işe yaramadı. Sahadan aldığımız en önemli neticelerden biri bu. Çocukların dünyaları değişmiş, farklılaşmış… Okumak, ders çalışmak, sınava girmek onlar için zül…
Peki ne iş yapacaksın sen dediğimde, ilçelerindeki iş sahalarına göre; garsonluk diyen de var, turizm diyen de… Gider sanayide çalışırım diyenler yoğunlukta. Doğru ya bu süreçte Türkiye’de üretim yapan firmalar hiç boş kalmadı. Mesailerini 3 vardiya sistemine göre teşekkül eden çok.
Sanayici daha evvel belirttiğim gibi birinci olarak hammadde bulamamaktan ikinci olarak ise aşıda öncelikli sırada olamamaktan şikayetçi.
Memur ve belediye çalışanları geçen yıla göre; gıda, züccaciye, ev alışveriş gibi ürünlerin pahalılığından şikâyet ediyor.
Sebze meyve yetiştiricileri ve halcilerde de genel olarak büyük bir sıkıntı gözlemlemedim.
Evliya Çelebi misali gezdiğimiz yerler, oralarda konuştuğumuz insanlar tam bir Anadolu fotoğrafı çekmemize vesile oldu.
Son günlerin popüler bir deyişi var. Evet iktidar irtifa kaybediyor ama muhalefetin de kazandığı bir şey yok. Mesele tam da bu aslında.
Ekonomik durumu salgından etkilenmiş bir amca önce kızıyor, köpürüyor tek tek yanlışları sayıyor. Söylediklerinin bazıları doğru bazıları ise muhalif medya tarafından üretilmiş dezenformasyon haberlerin kulaktan kulağa çalınarak yarı eksik yarı tam yansıması… Sonra ‘işte adamakıllı biri çıksa yıkar bunları amma yok ki, yine en iyisi bunlar…’ diyor.
Ezcümle Anadolu toplumu dini hassasiyetlerine sıkı sıkıya bağlı. Muhafazakâr kitleleri seçim zamanı camide iki satır Kur’an okuyarak veya başörtü takıp cami ziyareti yaparak ikna etmek kolay değil.
En son görüştüğüm bir tecrübe abidesinin görüşlerini özellikle bir kenara not ettim.
Seçim sonucu ne olur diye sordum…
‘İkisi de kazanamaz’ dedi. (Cumhur ve Millet İttifaklarından bahsediyor)
‘Hani Davutoğlu kazanamadı da bi seçim daha olmuştu ya öyle olur’ dedi.
Eee biri kazanmak zorunda ikinci turda iki aday kalacak ve çok oy alan seçilecek dedim.
‘O zaman Tayyip alır yine’ dedi.
Bakalım sokaktaki vatandaşın bu erken tahmini doğru çıkacak mı…