KKTC’yi ne zaman tanıyacaksınız?

Erol Sunat

 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 38 yıllık bir Cumhuriyet. Ne Birleşmiş Milletler, ne Avrupa Birliği, ne İslam Ülkeleri Birliği nede Türk Cumhuriyetleri tarafından hâlâ tanınmış değil.

Yalnızca bir tek ülke tanımış! O da Türkiye!

Geçtiğimiz yıl, Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in partisi DİSİ’nin yayın organı Alithia gazetesi manşetinde “KKTC 5 Ülke Tarafından Tanınma Yolunda” ifadesini kullanmıştı.

Bu ülkeler, Türkiye’yle kardeş olan Azerbaycan, Pakistan, Libya, Bangladeş ve Gambiya diye de iddialarda bulunulmuştu.

Bu iddiadan bir sonuç geldi mi? Hayır!

Bu ülkelerden KKTC’yi tanıyan oldu mu? Olmadı!

Tanımak için adım atan var mı? Henüz yok!

Lafla olduktan sonra, adım da atılır, tanırlarda da!

Çünkü KKTC’yi kim tanımaya kalksa, başta Rumlar ve Yunanlılar olmak üzere, dünyanın her tarafından üstü açık, üstü kapalı tehditler yağıyor!  

Rumlar her fırsatta AB’den bu konuda destek ve yardım talebinde bulunmaya devam ediyorlar!

Bütün bunlara rağmen KKTC ayakta ve yanında Türkiye var!

 

*****

Kıbrıs’ın ilk Türk Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan rahmetli Dr. Fazıl Küçük, Türk Mukavemet Teşkilatının kurucularındandı ve Volkan adlı ilk silahlı direniş örgütünün kurucusuydu. Kurmuş olduğu Kıbrıs Türk Milli Halk Partisi, 1955 yılında Kıbrıs Türktür Partisi adıyla devam etti.

Rauf Denktaş’la birlikte vermiş oldukları mücadele, Kıbrıs’a kazandırdıkları devlet olma vasfı ve o devleti ayakta tutacak temelleri Türkiye ile birlikte atmanın vermiş olduğu başarı, Kuzey Kıbrıs’ı ayakta tutuyor.

Rahmetli Denktaş ve rahmetli Dr. Küçük Türk Mukavemet Teşkilatını birlikte kurmuşlardı. Denktaş, Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında kurulan KKTC’nin mimarıydı.  Onun yerine gelenlerin hiç biri onun yerini dolduramadı. Onun kadar mücadeleci olamadı.

Denktaş, yavru vatan dediği Kıbrıs’ı, Anavatan dediği Türkiye’sine sevdiren insandı. Sevimli gösteren insandı.  Onun Kıbrıs için döktüğü gözyaşları, Kıbrıs için çektiği acılar, Kıbrıs için gösterdiği feragat, Kıbrıs için ettiği dualar, Kıbrıs’ı var etmek için, kabul ettirmek için gösterdiği çabaları dilerim unutmayız. Sağlığında onu anlayamadık, onun yaptığı kahramanca mücadeleyi bizlerdeki ufuk noksanlığı dolayısıyla kavrayamadık. Batının kafalarımızı karıştırmasını önleyemedik.

Çünkü; İnsanlar öldükten sonra değerini anlamak gibi bir bahtsızlığımız ve rahatsızlığımız var!...

 

*****

Bir zamanlar AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri olan Verhaugen, “Kıbrıs Türklere bırakılmayacak kadar AB için önemlidir” demişti.

Annan Planı çerçevesinde, az kalsın gitti gidiyordu KKTC…

Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etme çabaları Başpiskopos Makarios, General Grivas ve EOKA lideri Nikos Sampson’un kanlı planlarıyla hayata geçirilmeye çalışılmış, ENOSİS yani adayı Yunanistan’a ilhak çabalarına karşı Kıbrıs’ta TMT yani Türk Mukavemet Teşkilatı kurulmuş, Türkiye’den adaya gönderilen rahmetli Ali Rıza Vuruşkan, bu teşkilatın ilk Bayraktar’ı yani ilk Başkan’ı olmuştu. Kod adı “Ali Conan” olarak geçen Vuruşkan’ın hayatı TRT 1 ‘de yayınlanan “Bir zamanlar Kıbrıs” dizisinde, “Ankaralı” olarak geçiyor.

Bayraktar’ın etrafında toplanan bir avuç Türk Subayı ve Kıbrıslı Mücahitler, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’la birlikte hem olayların seyrini değiştirdiler hem de Yunanlıların adayı ilhak etmelerinin önüne geçen büyük adımlar attılar. Kıbrıs Barış Harekatına kadar olan süreçte adada destan yazdılar.

O günler çok gerilerde kaldı. Kurulan Cumhuriyeti ilk tanıyan Türkiye oldu. Ve o tanımanın ardı gelmedi.

 

*****

KKTC’nin varlığı Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmıyor. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi kuruluşlar ve uluslararası toplum, 1974'te Türkiye'nin gerçekleştirdiği Kıbrıs Harekâtından beri Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Türkiye işgali altındaki toprağı olarak nitelendirmeye devam ediyor.

Bu yüzden, uluslararası toplum tarafından ekonomi, ulaşım, spor gibi alanlarda ambargolar uygulanmaktan vazgeçilmiyor.

Güney Kıbrıs’ı Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında tanıyan dünya, adada iki devletin yaşayabileceğini bir türlü kabullenemedi.

Oysa, böyle bir örnek daha var dünyamızda…Karayipler’de ki Hispaniola adasının yarısı Haiti Cumhuriyeti, diğer bir yarısı ise Dominik Cumhuriyeti.

Onlar kuzey güney diye değil, doğu batı olarak adayı bölüşmüşler.

Dünyamız canı isterse tekeden süt sağmayı bilecek kadar da bu işlerde mahir ülkelerden kurulu.

Kıbrıs adasının Akdeniz için önemi paylaşılamaz ve bölüşülemez olunca kafalarında kırk tilki dolaştırıp, kırkının da kuyruklarını birbirine değdirmeyenler bir ipte iki cambaz oynamaz misali, işleri uzattıkça uzatıyorlar. Kıbrıs’taki Maraş bölgesindeki var olan haklarımıza da, KKTC’nin statüsüne de karşı çıkmaları, kabullenememeleri ondan…

 

*****

2004 yılında Güney Kıbrıs’ı AB’ye alan Avrupa Birliği, medeniyet gibi, insan hakları gibi, dünya devletlerinin kardeşliği gibi, demokrasi gibi sözüm ona savunduğu birçok hakkı KKTC’ye çok görüyor. O haklardan mahrum bırakıyor. Ada’da iki ayrı devlet kabul etmiyoruz demekten de çekinmeyen açıklamaların ardı arkası kesilmiyor.

Rumların adada yapmış oldukları vahşetten tek bir kare dahi yayınlanmaması için Avrupa basınını satın alan Yunan asıllı Amerikalı armatör Onassis’i de unutmadık, Avrupa basınını da, Avrupa devletlerin barış ve demokrasi havariliklerini de…

Hadi onları anladık! İslam Birliği Teşkilatına mensup 57 ülkeden Türkiye haricinde, Pakistan gibi, Bangladeş gibi, Endonezya gibi, Malezya gibi, Mısır gibi, Suudi Arabistan gibi, Katar gibi, İran gibi, ülkeler bugüne kadar tanıyamazlar mıydı KKTC’yi?

Türk Cumhuriyetlerinin başını çeken, Azerbaycan gibi, Kazakistan gibi, Türkmenistan gibi,

Tacikistan gibi, Özbekistan gibi, Kırgızistan gibi devletler neden tanımazlar KKTC’yi?

KKTC’nin yanındayız demek başka, tanımak başka, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmak daha bir başka!

 

*****

15 Kasım 1983 yılında kurulan KKTC’nin ilk Cumhurbaşkanı seçilen, Kıbrıs’ın kahraman evladı rahmetli Rauf Denktaş, hiçbir zaman unutulmayacak olan Dr. Fazıl Küçük, efsane isimler olarak Türk Milletinin ve Kıbrıs Türkü’nün hafızasında yaşamaya devam edecekler.

Çünkü, Kıbrıs Türkü, Türk Mukavemet Teşkilatı andına sahip çıkmaya, özgür, bağımsız, egemen olarak, kendi devletinde başı dik, bayraklarının gölgesinde, Mehmetçik ve Mücahidinin bekçiliğinde huzur ve güven içerisinde yaşamaya devam ediyor.

TMT yani Türk Mukavemet Teşkilatı andı dünden bugüne hiç değişmedi. Kıbrıs Mücahidinin dilinden de hiç düşmüyor!

İşte o and; “Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyetine, canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk Milletine adadım. Ölüm dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağım. Bildiğim, gördüğüm, işittiğim ve bana emanet edilen her şeyi, canımdan aziz bilip, sonuna kadar muhafaza edeceğim. Gördüklerimi, işittiklerimi, hissettiklerimi ve bana emanet edilenleri, hiç kimseye ifşa etmeyeceğim. İfşaatın bir ihanet sayılacağını ve cezasının ölüm olacağını biliyorum.

Yukarıda sıralanan hususları harfiyen tatbik edeceğime, şerefim, namusum ve bütün mukaddesatım üzerine söz verir ant içerim.”

Böyle bir KKTC tanınmaz mı? 38 yıl dolmak üzere, KKTC’yi ne zaman tanıyacaksınız kardeşler?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.