Ekonomik hayatta zaman zaman yaşanan krizler, küreselleşen ve ekonomik sınırların yok olma derecesine geldiği dünyamızda neredeyse kaçınılmaz olmuştur. Geçmişimize bir baktığımızda çeşitli krizler yaşandığını görürüz. Ekonomik ilişkilerin küreselleşme nedeniyle yoğunluk kazanması sonucunda dünyanın herhangi bir yerinde oluşan kriz dalga dalga bütün dünya ülkelerini çeşitli oranlarda etkileyebilmektedir.
Krizlerin genel özelliği ilk önce bir talep durgunluğu yaşanması (günümüzde olduğu gibi) ve buna müteakip çeşitli istenmeyen durumların ortaya çıkmasıdır. İşletmeler özellikle KOBİ’ler taleplerin azalmasıyla birlikte ciddi sorunlar yaşamakta ve bir kısmı hazin bir şekilde varlığını sona erdirebilmektedir. Her türlü krizle baş etmek mümkün olmayabilir ama krizle mücadele etmek, önlem almak yani finansal krizi yönetmek krizin vereceği hasarları azaltabileceği gibi, birçok işletmeyi iflastan kurtarabilir. Finansal kriz yönetiminin başarısı işletme yönetimlerinin yetkinliklerine ve finansal yönetimin kalitesine bağlı olduğunu unutmayalım.
Finansal istikrarsızlık son yıllarda dünya ekonomisinin en belirgin özelliği haline gelmiştir. Kısa aralıklarla ortaya çıkan ve birbirini izleyen krizler, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin reel ekonomileri üzerinde kalıcı etkiler bırakmaktadır. Ekonomik krizlerin görünür etkisi finans piyasalarında, gerçek etkisi reel kesimde ortaya çıkmaktadır. Türkiye’deki ekonomik krizler özellikle ihracat imkânları yüksek olan işletmeler ile turizm sektöründeki işletmeler dışındaki işletmelerin getirisini azaltmanın yanı sıra, bu işletmelerin riskini aşırı derecede yükselttiğini gözlemliyoruz. Ekonomik kriz yıllarında KOBİ’ler ve büyük ölçekli işletmelerin finansal kaldıraç oranı ve toplam borç içerisinde kısa vadeli borçların payı ciddi artış göstermiştir. Bu artış özellikle KOBİ’lerde daha belirgindir. Kısa vadeli yükümlülükleri karşılama potansiyeli olan cari oran, kriz yıllarında imalat sektöründe faaliyet gösteren büyük ve küçük ölçekli işletmelerde önemli düşüş göstermiştir.
Krizlerin etkili bir şekilde yönetilmesi işletme yönetiminin daha doğrusu finansal yönetimin yeterliliği ile doğrudan ilgilidir. Kriz gelmeden önce gerekli önlemlerin alınması ve krizler karşısında proaktif bir yönetim yaklaşımının benimsenmesi ve kriz sırasında uygulanacak prosedür hakkında bir belirlilik olması, yani neler yapılacağının ilgili ve yetkililerce bilinmesi, ayrıca kriz geçtikten sonra da artık krizlerin bir daha gelmeyeceği şeklinde değil de “şu an kriz olsa ne yaparım” düşüncesiyle hareket edilmesiyle krizlerin vereceği hasarları asgari düzeye indirilebilirsiniz.
Aradığınız Destek burada yoksa? Vazgeçmeyin!
Bir sonraki yazımızda, görüşmek üzere hoşcakalın selam ve dua ile…