Fortune 500 listesine çeşitli zamanlarda girmiş 1535 takım üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda, sürdürülebilir başarının örneği olabilecek dünyada 15 profesyonel takım saptayabildikleri anlatılmıştır... Sürdürülebilir başarıyı sağlayan takımların en önemli özelliği, “Beşinci düzey liderlik’’ olarak isimlendirilen özelliklere sahip kişiler tarafından yönetiliyor olmalarıdır. Beşinci düzey liderlik kısaca, kişilik boyutunda derin bir alçakgönüllülük ve profesyonel boyutta da büyük bir tutku olarak tanımlanmaktadır. Akla gelen ilk soru şudur: Bence beşinci düzey bir lider olan Aykut Kocaman alçakgönüllülüğü hayata ve takımına nasıl yansıtır ve ne yaptı? Cevap; başarıyı paylaştı ve birlikte çalıştıkları kişileri ön plana çıkardı. Başarılarının kaynağı sorulduğunda, dış koşulların kendilerini desteklediğini ve talihli olduklarını söyledi. İşler iyi gitmeyip ve beklenen sonuçlar alınmadığı zaman, sorumluluğu bütünüyle üstlendi. İş başında sakin, soğukkanlı ve kararlı davrandı. Birlikte çalıştıkları kişileri motive etmek için ‘’karizmatik’’ görünmek yerine, önceden belirledikleri standartları pusula olarak kullandı... Standart ve tutarlılık iradesini futbolcularına benimsetti...
Peki ne oldu? Beklentiler yükseldi, şehir mağlubiyete alışamadı, iniş çıkışlar elbette olacaktır. Sabırlı olmak gerekir. Ama iki senedir söylüyorum; bu takıma lider bir orta saha son vuruşlarda etkili santrafor lazım…
Belli görevlerin ekiplere düştüğü alanlarda (iş hayatı, spor yöneticiliği, hükümet ve benzeri yerler) olduğu gibi basketbol ve futbolda da liderlik karmaşık bir iştir. Emek ister… Uğraş ister... Güç ister... Taktiksel anlamda modern basketbol sürekli değişim ve gelişim içindeyken; fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak da takım ve oyunculardan hiç olmadığı kadar çok şey talep eder. Bu da beklentileri arttırır ve yüksekte tutar.
Bugün birçok işte, var olan hatta Konya basketbolu için yok olmak üzere olan kaynaklardan sürekli daha fazlası talep edilir ve büyük ekonomik zorluklar yaşandığında dönüşüme olan ihtiyaç, işin günlük rutini üzerine kurulur. Üst düzey profesyoneller bunu tek başlarına yapamazlar. Peki biz ne yaptık? “Her işten ben anlarım! Para bendeyse ben ne dersem o olur…’’ mantığıyla hareket ettik ve kaybettik.
Benim bildiğim bir ekip oluşturulur, bu ekip geliştirilir, büyütülür ve ayakta durması için kişisel egolar bir yana bırakılarak her türlü destek verilir… Bu ekip işin gerektirdiği taleplere karşı üzerine düşeni gerçekleştirmek için bu kuruma öncülük eder. Bu ister basketbol takımı olsun ister küresel bir şirket olsun, liderlik ve başarı yolunda karşılaşılan zorluklar hep aynıdır. Geçtiğimiz günlerde Türkiye basketbolu da oyunculuğu döneminde de basketbolun takım oyunu olduğuna inanan ve yeni bir ekip yeni bir anlayışla ülke basketbolunu gerek kulüp bazında gerekse uluslar arası arenalarda başarılı olabilmesi için Hidayet Türkoğlu’nu başkan seçmiştir. Öncelikle Türkoğlu ve hangi yönetim gelirse gelsin her defasında kurullarda görev alan Alper Arıkoğlu’na da başarılar diliyorum. Umarım Arıkoğlu’yla Konya basketbolu önceki senelerde olduğu gibi bir çok liglerde bir çok takımıyla ve hakemiyle şehrimizi en iyi şekilde temsil eder.