KOÇİ BEY RİSALESİNDEKİ "KAHT-I RİCAL" İFADESİNİ BİR OKUYUN

Uğur Özteke

Her geçen gün AK Partili büyüklerimi ve dostlarımı hatta iktidarın bire bir atadığı yöneticileri, zengin ettiği isimleri daha çok sevmeye başladım.

Geçmişlerinde Milli Görüş ideolojisi ile yetişmiş ve gerçek anlamda adam gibi adam bu dost isimler AK Parti iktidarları ile hem maddi açıdan hem de makam olarak hayal dahi edemedikleri yerlere geldiler.

Kastettiğim bu isimlerle ben yaş durumlarına göre en fazla 40 en az da 10 yıldır birlikteyim.

Yani bu insanların siyasi görüşü, partisi, konumları ne olursa olsun adaletten sapmamaya çalışmalarıdır. Zaman zaman yapılan yanlışlar karşısında sussalar da, hataları görüp görmemek için zora ki kafalarını başka bir yöne çevirseler de ‘ilahi adalet’ duygusu ve inancı hep yüreklerinde vardı.

Her şeyden önce samimilerdi.

Onlar konuşmak isteseler de konuşamazlar “Doğruya doğru eğriye eğri” diyemezlerdi. Çünkü inanılmaz bir iç korku ve karamsarlık vardı.

Yalnız bir şeyden asla ama asla taviz vermiyorlardı, yanlışı ya da hatayı en düşük ses tonu ile kabul ederken biliyorlardı ki Cenab-ı Allah bir gün bu yapılanların hesabını soracaktı.

Genel anlamda bu dost isimlerle nerede ise bir aydır aynı çizgiye geldik.

Onlarda çizgiyi çekmeye başladılar(!).

Aslında gelinen noktayı hafızalar bir türlü kabul etmemeye çalışsa da dille ikrar ediyorlardı.

Artık Devlet, Cami Derneği gibi yönetilemezdi. Yönetilmiyordu. Yönetilmeye çalışıldığı zaman da duvara toslanıyordu.

Ve daha biz demeden Sayın Cumhurbaşkanımızın en yakın ekibinden koruma ekibinden tutun da beyin takımına kadar nerede neleri değiştirdiğini, bizlere şimdi bu dostlarımız anlatıyorlardı.

İş ehline verilmeliydi.

Bir yere bir müdürü atarken illa ki falanca okul mezunu olması ve namaz kılıp kılmadığının araştırılması ya da bizim mahallenin çocuğu olması yetmiyordu.      

Birincisi işin ehli olacak, ikincisi hain olmayacak.

Gerisi teferruattı ve zaten kendiliğinden olup gidiyordu.

AK Parti iktidarlarında artık bugün içinde bundan sonra da atamalarda sadece Milli Görüşçü olma referansı artık yetmiyordu. Çünkü zaten kapasiteli, güçlü alt yapısı olan, temiz, düzgün, ufuklu ve vizyonlu olanlar ilk başta bir yerlere gelmişlerdi. Sonradan getirilen, çakmalar, ya da falanca abinin torunu olmak yan bacanağı olmak işi sulandırmaya başlamıştı. Bu durum hem iktidara hem de partiye zarar veriyordu artık.   

Bazılarının da dibi kaygandı. Su çıkıyordu.

15 Temmuz darbesinin ardından yurt içinde ve yurt dışında devletimize ve milletimize karşı yapılan her hain girişim işin hangi boyutlarda ne kadar derin olduğunu bazılarının suratına “Osmanlı tokatı” gibi iniyordu.

Ankara bu tehlikeyi gördü. Dalga dalga iş bundan sonra Anadolu’ya ve yurdun yer yanına yayılacak inşallah.

Artık işini en iyi yapacaklar ile hain olmayanlar görev ve yetki sahibi olacaklar inşallah.

…………..

Hani dedik ya biz cahiliz. Bu yazdıklarımızdan tutun da konuştuklarımıza kadar her şeyi ya büyüklerimizden, ya samimi dostlarımızdan öğreniriz.

İşte hafta sonu yine kar, karla mücadele ve şehir yönetimi gibi konularda bir büyüğüm ile hasbihal ettik. Dahası sadece ben onu dinledim. Bazı konuları kafama bazı konuları da akıl defterime not etmeye çalıştım.

Bu abimiz aile boyu Milli Görüş misyonu içinde yetişmiş ve artık kessen kanı AK Parti diye akan bir abimizdi. Resmi iş yapmıyordu. Ama yaptığı iş direkt Beştepe tarafından onay görüp takdir ediliyordu.

Ama bu abimiz şehir yönetimine Konya’da resmi yönetim işlerine gelince çıldırıyordu. Allaaaaah bir anlatıyor, bir anlatıyor ki, söyledikleri bana göre de doğru ama ben kalemi kağıdı attım sadece dinliyorum.

Çünkü onları yazamam.

Yazarsam beni asarlar.

Ne asması oyarlar. Patlıcan oyar, kabak oyar gibi oyarlar vallahi.

Sonra da Konya tarihine “Oyulmuş Uğur Paşa!” diye geçeriz maazallah.

…………..

Bir ara dayanamadım lafını kestim.

Çünkü bütün belediyeleri de, çalışanlarını da geçmişleri ile birlikte ansiklopedi gibi biliyordu. Eeee ne de olsa hepsi arkadaşı ya da birlikte olduğu insanlardı.

Neyse “Abi bu dediklerini ben nasıl yazayım. Zaten birileri sıkıştı mı “muhalefet” deyiveriyor benim de çoluğum çocuğum var bana yazık günah değil mi?” deyince “Hah tamam bundan sonra şunda birleşeceğiz. Doğruyu söylemek, yanlışı uyarmak artık AK Parti’ye muhalefet değil. Bak bu konuda kitaplar dahi yazılacak. Esas yanlışı yapanlar hem Reis’e hem de davaya zarar veriyorlar.

Tamam, kar rahmet ama sen bunu kader yapamazsın kardeşim.

Rahmeti ben onlardan mı öğreneceğim.

Bırakın ilçeleri şurayı burayı, Konya karla mücadelede Büyükşehir ve üç merkez ilçesi ile bile koordine olamadı.”

………………

İşte belediyelerimizde bir hukukçunun nasıl inşaat ya da imar işine karar verdiğinden tutun da, açık öğretim fakültesi mezunu 40 yaşına gelmiş bir işsizin bugün nasıl müdür olduğuna, makam aracından maaşına kadar yani saltana kadar her şeyi bir bir, isim isim anlattı abimiz.

………………

Ne olur şimdilik bu kadar diyelim.

Allah korusun yarın ekmeğimizden, işimizden oluruz.

Ama bugünlük son noktayı koymadan abimin anlattıklarından tarihi bir olayı da not almaya çalıştım.

Hiç değilse bugünlük kazancımız partili ya da falanca cemaatçi olmadan, özetle şucu bucu olmadan tarihi bir yaşanmışlıktan ders çıkartmak olsun.        

…………..

Osmanlı Sultanı IV. Murad memleketin içinde bulunduğu duruma çözüm bulmak için Koçi Bey'e bir çalışma yapması talimatı verir.

Tarihe KOÇİ BEY RİSALESİ diye geçen bu günkü mana da, devletin içinde bulunduğu durumun tespitini yapan bir tür rapor ve tavsiye notudur.

En dikkat çeken tespit "KAHT-I RİCAL" ifadesidir.

Kaht-ı Rical bir memlekette büyük devlet ve siyaset adamları ile alimlerin bulunmaması.

Osmanlı Devletinde özellikle Tanzimat’tan sonra “kaht-ı rical” tabiri çok kullanılmıştır.

Devlet adamlarının yetişmemesi, alimlerin çok azalması, devletin yıkılış sebeplerinden birisidir.

Aynı zaman da “kaht-ı rical iş emanet edecek adam bulunmadığı dönemlere de" verilen isimdir.

Koçi Bey Risalesi sadece yazıldığı 17. yy'a değil günümüze de ciddi mana da hitap eden mesajlarla doludur.

IV.Murad'ın ıslahatların da temel referansı bu rapor olmuştur.

Emanet ehli olmayan insanları devlet yönetiminden uzaklaştırmış, torpili, yolsuzluğu, medrese usulsüzlüklerini, başta tütün olmak üzere kötü alışkanlıkları önlemeye çalışmıştır.

Koçi Bey Risalesi,  yazıldığı döneme göre çok ileri bir devlet yönetimi modeli ön görmesiyle de dikkate değerdir.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Bir şeye hâIâ inanmakIa, yeniden inanmaya başIamak arasında çok büyük fark vardır

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bir sıkıntı ya da olumsuzluk karşısında tek yürek olmayı becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.