Bu gerçeklere rağmen biz Müslümanlar köleliği neden batının telkinleriyle 19. yüz yılda resmen kaldırıyoruz?
İslam’ın köleliği kaldıran din olduğu hakkında şu ayetleri dikkatle ele alıp inceleyelim:
“Kâfirlerle savaşa girdiğinizde hemen öldürücü darbeyi vurun, nihayet onları çökertince esirleri sağlam bağlayın. Sonra ya karşılıksız bırakırsınız yahut bedel alarak. Ki böylece savaş ağır yüklerini indirsin (sona ersin). İşte böyle; Allah dileseydi onları bizzat cezalandırırdı, fakat sizleri birbirinizle denemek istiyor. Allah, yolunda öldürülenlerin amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.” (Muhammed 4)
İslamiyet savaşta, düşmanların tehlikesi geçinceye kadar güçlü kuvvetli insanları esir almayı bunları sıkıca bağlamayı, ancak normale dönünce bunları serbest bırakmayı emretmektedir.
Savaş esirleri kadın olsun erkek olsun serbest bırakılmasının iki yöntemi vardır: bir fidye alarak salıvermek, iki karşılıksız olarak serbest bırakmak.
Müslümanlardan beklenen, savaş esirlerini karşılıksız olarak serbest bırakmalarıdır. Ancak fidye ile bırakmak da tercih edilebilir, yani Müslümanlar ellerinde bir esiri uzun süre, ömür boyu tutacağı, alımını satımını yapacağı bir mal gibi görülmesi söz konusu değildir. Ama o devirde hatta 19. Yüz yıl ortalarına kadar Araplarda da dünyanın diğer milletlerinde de durum tam tersiydi.
Müslümanlar ellerindeki esirleri fidye ile serbest bırakmak isterlerse mantıklı ve makul bir para karşılığında serbest bırakabilirler ancak köleler bu parayı bulamayabilirler o zaman ne olacaktır?
O zaman aşağıdaki Tevbe suresi 60. ayette geçtiği gibi cenabı Hakk'ın oluşturduğu bir vergi fonundan bu özgürlüğe kavuşmak isteyen köle veya cariye istediği kadar parayı alıp kendisini tutan kişiye ödeyerek serbest kalabilecektir.
“Sadakalar (zekât gelirleri) ancak şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, sadakaların toplanmasında görevli olanlar, kalpleri kazanılacak olanlar, âzat edilecek köleler, borçlular, Allah yolunda (çalışanlar) ve yolda kalmışlar. İşte Allah’ın kesin buyruğu budur. Allah bilmekte ve hikmetle yönetmektedir.” (Tevbe 60)
Bu ayette net olarak, özgür olmak için paraya ihtiyacı olan kölelere zekât verileceği beyan edilmiştir.
Bununla beraber Kur’an-ı kerimde birçok ayette köleleri serbest bırakma üzerine emir ve tavsiyeler yer almaktadır. Alttaki ayette; boşa edilen yeminin günahından kurtulma yollarından birisi de eldeki köleyi serbest bırakmak, olarak veriliyor.
“Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da kefareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek yahut onları giydirmek yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz! “ (Maide 89)
Yani her halükarda elde köle tutma diye bir şey yoktur, hele hele cariye alım satımı asla yoktur.
Kadın köle demek olan cariyelerle serbest bırakılma aşamasında karşılıklı rıza ile evlenmek mümkündür yani yukarıdaki ya karşılıksız ya da parayla serbest bırakılması gereken kölelerden kadın olanlarla evlenmenin de cenabı Hak aşağıdaki ayetle kurallarını koymuştur. Ayrıca Müslümanların güzel ahlakından etkilenen köle ve ya kadın köleler serbest bırakılsa bile yanından ayrılmama hakkı vardır.
Böyle durumlarda kadın köle ile evlenme hukuku konuyu detaylı olarak anlatan aşağıdaki Nisa suresi 25. ayette geçmektedir.
“İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Nisa 25)
Kısacası köleleri elden ele mal gibi satmak veya cariyeleri yine istediği gibi nikâhlamak, odalık yapmak bir Arap töresidir ancak İslamiyet bu töreyi kesinlikle yasaklamış ve ortadan kaldırmıştır.
Aşağıdaki ayet de hiçbir insanın hatta peygamberin bile köle tutamayacağını kesin olarak ifade ediyor:
“Allah’ın, kendisine Kitabı, hükmü (hikmeti) ve peygamberliği verdiği hiçbir insanın, “Allah’ı bırakıp bana kullar olun” demesi düşünülemez. Fakat (şöyle öğüt verir:) “Öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah’ın istediği örnek ve dindar kullar) olun.” Al-i İmran 79)
Zira Allah Teâlâ hazretleri Fatiha suresiyle bu hususta noktayı koymuştur:
“Ancak sana ibadet eder, kulun oluruz ve ancak senden yardım isteriz.” (Fatiha 4)