Kendimizi bildik bileli, çocukluğumuz, hatta bir iş tutana kadar ki hayatımız kira evlerinde geçti. Ondan sonrası da, daha ötesi de! Ana ve babalarımızın tek bir hayali vardı. Ev sahibi olmak! Bizlerinde öyle!
Ev sahibi olanlar oldu. Ev sahibi olamadan bu dünyadan göçenler oldu. Ev sahibi olmak adına acılar çeken, hüsrana uğrayan, açgözlü insanlar tarafından perişan edilenler oldu.
Ev sahibi olmak isteyenin birçok insanın hakkı, huzuru mahşere kaldı!
Gözleri açık gittiler. Kahrederek, ahlar ve feryatlar içinde gittiler!
Siyasiler ve iktidarlar bu insanların kadrini kıymetini hiç ama hiç bilmediler, bilemediler! Hâlâ da gönlümüzden geçen bu değildi demeye devam ediyorlar!
Barınma hakkının mağduru olan, barınma adına kiralarda sürünen, ev alma ümidiyle çırpınan, iki arada bir derede kalan insanlar bizim insanımız!
Barınma hakkı meselesi bir türlü çözülemedi!
Babadan kalma bir eve sahip olanlar, yada aileden zengin olanlar haricinde ev sahibi olmak, dünde kolay değildi, bugünde kolay değil! Hele ki tek maaşla hayatını sürdüren bir aileniz varsa.
Hani ekmek aslanın ağzında derler ya, şimdi de konut aslanın ağzında! Bir müjdeyle üzerine hemen yüzbinlerce lira eklenen konutlar ise, konutu bizim için aslanın midesine çoktan indirdi.
Aslan, fırsatçı ve açgözlülerle birlik olmuş kolaysa gel al diyor! Hatta sen yaklaşma bile, seninle pazarlık yapacağıma, yabancı alıcıya satar geçerim diyerek caka satıyor! Yabancıda, dolar var, euro var! Para peşin, para hazır!
*****
Biz ise; konutta faiz indirimini duyar duymaz, konutuna birkaç yüz bin lira daha koymakta tereddüt etmeyen aç gözlüler ve fırsatçılarla baş edemiyoruz! Çünkü, fırsatçıların gözü doyacak gibi değil!
Konutu aslanın ağzından kim alacak? Barınma hakkını gündeme alacak olanlar! Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının en önemli haklarından biri de barınma hakkıdır diyenler!
Ne yazıktır ki, barınma hakkı konusunda yapılanlar yeterli değil!
Tane ile domates alan vatandaş, Halk ekmek kuyruklarında ekmek sırası bekleyen vatandaş, aslanın midesine indirilmiş konutları nasıl alacak? Hangi parayla?
Hele asgari ücretli ve emekli! Konuta elini uzatanın eli yanıyor! Ülke ekonomisinin lokomotifi olan İnşaat Sektörü, bu sorunu onlarca yıl öncesinden çözebilir, günümüze ise yaptığı rötuşlarla devam edebilirdi.
Bugün geldiğimiz nokta; barınma hakkı yönünden mağdur olmuş, altından kalkamayacağı kiralarla karşı karşıya, ev sahiplerinin olmayan insaf ve merhametine terk edilen, anlaşılmaz bir fırsatçılığın pençesinde çırpınan insanların var olduğu bir manzara!
Bu mesele keşke “-ecek” ve “-acak” diye biten cümlelerle çözülebilseydi. Açıklanan müjde paketleri, fırsatçılar ve açgözlüler tarafından yine nalıncı keseri gibi kendilerine yontuldu. Konut sahibi olmayı düşleyen, arzu eden, kendince hesap yapanların hayalleri suya düştü.
Anlaşılan o ki, ne fırsatçıların, nede aç gözlülerin gözü doyacak gibi değil!
*****
En sıkıntılı konulardan birisi de kira meselesi. Ev kiraları ve dükkan kiraları uçmuş vaziyette!
Ev sahibinin bir evi, kiracının bin evi derlerdi ya hani, yalan oldu. Kiracının kiralayacağı ev kalmadı. Kiralık evler yüksek ve fahiş kiralar yüzünden, kiracılar tarafından karşılanamıyor.
Ne yapacak bu insanlar, nasıl ve nerede barınacaklar?
İstanbul gibi şehirlerde, bir evin farklı insanlara oda-oda kiralama yöntemi ise, barınma hakkı noktasında saçmalamaya başladığımızın bir göstergesi.
Barınma meselesi şirazeden çıkmış durumda!
Bu meseleye acilen dur denmezse, hemen el konmazsa, barınma hakkı meselesi bir an önce çözülmezse fırsatçılar ve açgözlüler yüzünden cinnet geçirmeye hazır nur topu gibi bir derdimiz oldu demek işten bile değil!
Asgari ücretli bir kardeşimiz, 2500-3000 lira kira verebilir mi? Verirse nasıl geçinir? Nasıl ayakta kalır?
Ya emekliler? İstenen kira maaşları kadar!
İnsafın, vicdanın, merhametin ve özellikle Allah korkusunun kalmadığı insanların mal ve mülk sahibi olduğu, zalim ve berbat bir dünyada yaşıyoruz!
İstediğim kirayı versin, içinde kim oturursa otursun mantığı ve vurdumduymazlığı had safhada!
Kiracıların evlerinden çıkma lüksleri yok! Çıktıkları an, kiralık evlerin kirası oldukça uçuk!
Beni ilgilendirmez, o benim sorunum değil, piyasanın geçeri böyle, istediğim kirayı kim verirse, kiracım o olur diyen yaklaşımlar ise ev sahiplerinin vazgeçilmezi.
*****
Kendimizi bildik bileli konut konusunda vaatler işiten, vaatler verilen, vaatlere boğulan bir toplumuz. Bugüne kadar istenseydi her bir vatandaşımız ev sahibi olabilirdi. Hem de, kendi evlerinde kira öder gibi küçük taksitlerle öder, ev sahiplerinin oğlum gelecek, kızım gelecek, ya çık ya kirayı artır baskısını hissetmeden!
Bütün iktidarlar, bütün siyasiler bu sıkıntılardan, bu çekilenlerden, bu işlerden sorumlu.
Vaat rüzgarlarının ardından sürüklendiğimiz, yaşadığımız o kadar çok macera ve acı hatıra var ki, hangi birini anlatsak, hangi birini ortaya döksek!
Konut Kooperatiflerinin, holdinglerin, bankaların elinde perişan oldu insanlar. Ne müteahhitlerin gözü doydu, ne holdinglerin, ne bankaların! Milletin ahından feryadından batan müteahhitlerin, batan holdinglerin, ismi dahi kalmayan bankaların, sandıkta kalan iktidarların hangi birini sayalım!
Hangi biri ders aldı, ders çıkardı?
Biz yanlış yapmışsız diyerek hatasından döndü?
Bugün; ev sahibi olmayan hiçbir vatandaşımız kalmadı, çok şükür bunu başardık, verdiğimiz sözleri yerine getirdik denebilirdi. Hatta onlarca yıl öncesinde de, anlatmaya çalıştığımız mutlu sonlara ulaşılabilirdi!
Şimdi ise; Kira yüzünden, konut sahibi olamama yüzünden içine düştüğümüz girdaptan bizi acil kurtaracak bir el bekliyoruz!
*****
En büyük haklardan biri nedir bilir misiniz? Barınma hakkı! Nasrettin Hoca “Parayı veren düdüğü çalar” dese de, parayı veremeyenlerinde barınma hakkının olduğunu, parayı verebilecek imkanlara kavuşturulmalarının gerektiği olmazsa olmaz bir mevzu olarak, acil çözüm bekliyor!
İnşaat sektörü bu ülkede elbette güzel şeyler yaptı! Yol yaptı, köprü yaptı, baraj yaptı, hastane yaptı, inşaat adına yapılması gerekli olan ne varsa yaptı.
Yalnızca, barınma noktasında yapılanlar yeterli olmadı! Vatandaşın işini kolaylaştıran, nefes aldıran, oh dedirten bir hale bir türlü gelemedi!
Siyaset ise; vatandaşın barınma hakkını içine alan, onu rahatlatan, kiracı olmaktan kurtaran, ev sahibinin keyfi isteklerini ortadan kaldıran barınma hakkını ona iade eden çalışmaları en sona bıraktı.
Sona kalanın hali nicedir bilirsiniz!
Gözümüzü açtık, birde baktık ki, kiralık bir evdeyiz. Yılar geçti uyuduk uyandık yine baktık, yine bir kiralık evdeyiz! Kira ile ev alamama ile boğuştuğumuz günlerin geride kalması ise en büyük dileğimiz. Türk Milletinin yüzünü kim güldürürse, Rabbimde onun yüzünü güldürsün inşallah!